DEĞDİ Mİ?

DEĞDİ Mİ?
Dolar ve euro Türk Lirası karşısında rekor serisini dün de devam ettirdi. Dolar 17,19’u, euro da 18,51’i görerek bir kez daha tarihi zirvelerini yeniledi. Dünkü kayıp yüzde 2.5’i bulurken TL Reuters’ın hesabına göre bu...

Dolar ve euro Türk Lirası karşısında rekor serisini dün de devam ettirdi. Dolar 17,19’u, euro da 18,51’i görerek bir kez daha tarihi zirvelerini yeniledi. Dünkü kayıp yüzde 2.5’i bulurken TL Reuters’ın hesabına göre bu yıl yüzde 22 eridi.

Ekonomistler Türkiye’nin düşük faiz politikasına ve CDS risk priminin 740 baz puan ile rekor seviyeye yükselmesine dikkat çekti. Böyle giderse ‘Aralık 2021 yeniden yaşanabilir’ uyarısı yapıldı.


EKONOMİSTLER NE DİYOR?
Twitter hesaplarından paylaşımda bulunan Türkiye ve dünyadan ekonomistler TL’nin değer kaybını Türkiye’nin düşük faiz politikasına ve CDS risk priminin rekor seviyeye yükselmesine bağladı.

ABD’li ekonomist Mohamed El-Erian, TL’nin dünkü değer kaybının Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faizlerin artmayacağı, hatta düşebileceği yorumunun ardından geldiğini hatırlattı. Allianz ve Barclays’te yöneticilerinden El-Erian “Ekonomi açısından, yaşananlar ekonominin temel bir yasasının yok sayıldığı bir deneyin devamı” ifadelerini kullandı.

BBC Türkçe’de yer alan habere göre; Bloomberg ve Financial Times’ta köşe yazarlığı da yapan El-Erian “Türkiye’nin para birimi zayıflamaya devam ediyor” dedi.

RİSK PRİMİ REKOR SEVİYEDE
Türkiye’nin beş yıllık CDS primi (devlet tahvillerinin temerrüde karşı sigorta primi) dün 740 puanla 2008 krizinden beri en yüksek seviyeye çıktı. Bu, risk primi artan ülkenin borçlanma maliyetinin de artması daha fazla faiz ödemesi anlamına geliyor. Bunun ardından dolar/TL kuru akşam ve gece saatlerinde yükselmeye devam etti.

CDS 24 PUAN DAHA ARTTI
Atilla Yeşilada, CDS priminin dün 764 puana çıktığını duyurdu, “Dışardan borçlanabilene helal olsun. Her gün bir binaya daha kibrit çakıyorsun, be Erdoğan Abi” dedi.

‘ARALIK 2021 YENİDEN YAŞANABİLİR’
Ekonomist Atilla Yeşilada bunun dolar/TL için kritik bir gece olduğunu söyledi ve ekledi: TCMB bu gece NYC-Asya seansında müdahale etmek zorunda, yoksa Aralık
2021 yeniden yaşanabilir.

Türk Lirası Aralık 2021’de tarihinin en değersiz seviyesine düşmüş, dolar/TL kuru 18,36’ya yükselmişti.

Tam burada; Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin 21 Mart’ta söylediği “Kur korumalı mevduat hesabı devam edecek. Yatırımcının çıkması için bir neden yok. Çünkü Türk Lirası en düşük durumda, daha ineceği bir yer yok, vatandaş rahat olsun” dediğini, Nebati’nin bu cümleyi kurduğu gün doların 14,84 liradan işlem gördüğünü de kayda geçmek gerekir.

İRİS CİBRE: ‘DOLAR BORÇLANMA MALİYETİMİZ…’
Finansal piyasalar yöneticisi İris Cibre de CDS priminin 14 yılın zirvesine çıktığını belirterek “Dolar borçlanma maliyetimiz yaklaşık yüzde 10,9 yükselmiş durumda, hayırlı olsun” dedi ve ekledi: Dövizde tekrar parabolik hareketlere neden olmasından korkuyorum.

‘BÜYÜK CARİ AÇIK VE DEVALÜASYON RİSKİ ARTIRDI’
Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) Baş Ekonomisti Robin Brooks da Türkiye’nin CDS priminin geçmişte Brezilya ve Güney Afrika gibi gelişmekte olan ülkelere paralel hareket ettiğini fakat 2018’den bu yana uygulanan ekonomi politikaları nedeniyle ayrıştığını yazdı. Brooks “Tekrarlanan kredi teşvikleri, büyük cari açık ve devalüasyon Türkiye’nin risk primini çok daha yüksek bir seviyeye taşıdı” dedi.

‘TEKRAR BÜYÜK BİR DEĞER KAYBI KAÇINILMAZ’
IIF Baş Ekonomist Vekili Sergei Lanau da “Geçen Kasım’daki [TL’nin] büyük değer kaybına rağmen Türkiye’nin dış ticaret açığı büyüdü. Petrol ve altın harici ithalatta bile kayda değer bir düşüş yok” dedi ve ekledi: “Merkez Bankası rezervlerinin düşük seviyesi ve dışardan gelen paranın az miktarda olması göz önünde bulundurulunca TL’nin tekrar büyük bir değer kaybı yaşaması kaçınılmaz gözüküyor.”

‘SON SÜRAT RAYDAN ÇIKMA’
ABD’li yatırım fonu yöneticisi Will Slaugher ise “Erdoğan’ın rezervi bitti ve yakında liranın kontrolünü kaybedecek. Yıl sonuna kadar Türk Lirası büyük ihtimalle olağanüstü değer kaybedecek ve Türkiye’nin temerrüde düşmesi de mümkün” ifadelerini kullandı. Slaughter “Temerrüdü sermaye kontrolü ve vatandaşların dövizlerine el koyarak önlemeleri mümkün” dediği paylaşımına şöyle devam etti: “Fakat ne olursa olsun Türkiye makroekonomik olarak son sürat raydan çıkmaya doğru ilerliyor.”

Slaughter’ın paylaşımını alıntılayan gelişmekte olan ülkeler ve para birimleri uzmanı Paul McNamara ise temerrüt ihtimali görmediğini fakat yorumların geri kalan kısmına katıldığını söyledi.

‘TÜRKİYE İÇİN İŞLER İYİ GİTMİYOR’
Slaughter’ın paylaşımını alıntılayan bir diğer ekonomist olan Renaissance Capital Baş Ekonomisti Charlie Robertson, “Türkiye için işler iyi gitmiyor. Fakat turist otelleri için umut ışığı olabilir” dedi.

‘BİLİNÇLİ ŞEKİLDE YALAN MI SÖYLENMİŞ?’
Merkez Bankası eski Baş Ekonomisti Bilkent Üniversitesi ekonomi profesörü Hakan Kara ise Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin yaptığı açıklamalar hakkında “Ekonomi yönetimi büyüme için enflasyona göz yumulduğunu ima etmiş. Yani bu politikaların enflasyona yol açacağı önceden biliniyormuş diye anlıyorum” dedi ve sordu: “Eğer öyle ise ‘Enflasyon görünümündeki bozulma geçici’ denilirken bilinçli şekilde yalan mı söylenmiş?”

DOLAR NEDEN DÜŞMEZ?
Dünya gazetesi yazarı ekonomist Emrah Lafçı, sosyal medya hesabından “Dolar neden düşmez, tane tane anlatayım” diyerek döviz kurlarındaki yükselişe ve etkilerine dikkat çekti:

1- Dolar neden düşmez, tane tane anlatayım! Diyelim ki ülkemizin güzide çorap fabrikalarından biri ihraç etmek amacıyla çorap üretiyor olsun. Bugün dolar-tl’nin 17 TL ve yapılan ihracatın da 100 dolar olduğunu varsayalım.

2 - Demek ki bu ihracattan elde edilecek gelir 17*100’den 1.700 TL olacak. Bu kadar malın maliyetinin de 1.200 TL olduğunu düşünelim. Yani bizim çorapçı bu işten 500 TL para kazandı.

3 - Şimdi üzerinden 1 yıl geçsin. Ülkemizde gelecek yıl Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) artışının %100 olduğunu düşünelim. Çorapçının maliyeti 1.200 TL’den 2.400 TL’ye çıkacak. 100 dolarlık ihracatta da kurun 17 TL’yken 1.700 TL gelir elde ediyordu.

4 - Demek ki 1 yıl kur hiç değişmese maliyeti 2.400 TL, geliriyse 1.700 TL olacak. Dolayısıyla 700 TL zarar etmiş olacak. Bu zararın gerçekleşmemesi için ne olması gerekiyor? Bingo! Kurun yükselmesi gerekiyor.

5 - Kur da ÜFE kadar artarsa yani 1.70’ten 3.40’a çıkarsa, ancak o zaman kâr da 1.000 TL’ye çıkmış oluyor ve kâr marjı değişmemiş oluyor.

6 - Her fırsatta ihracata dayalı büyüyeceğiz diyen bir ekonomi yönetiminin ÜFE’nin yani maliyetlerdeki artışın bu kadar yüksek olduğu bir durumda kuru çok fazla baskılayacağını düşünmek biraz saflık olur.

7 - Bu sebeple yeni kur artışları ve dolayısıyla yeni zamlara hazır olun lütfen. Evet ihracatçı korunuyor ama olan sabit gelirliye oluyor. Zaten GSYH’den ücretli kesimin aldığı payın her yıl düşmesinden de bunu rahatça görebiliyoruz.

KKM’YE BİR GÜNDE EK MALİYET 21 MİLYAR LİRA
Gelecek Partisi Sözcüsü ekonomist Serkan Özcan, sosyal medya hesabından dolardaki yükselişle ilgili paylaşım yaparak, bu yükselişin kur korumalı mevduattaki maliyeti nasıl artırdığına dikkat çekti:

“Dolar 17,10 TL! Dünden bu yana sadece 1 günde KKM safsatasının millete yükü 21 milyar TL daha artarak 157 milyar TL’ye ulaştı! 6 ay önce halaylar eşliğinde açıklanan KKM sistemi ülkeyi her geçen gün daha fazla yokluğa götürüyor! Bu hal sürdürülebilir bir hal değil!”

Serkan Özcan, bu değerlendirmesinin altına önceki günkü paylaşımını da ekledi: “Dolar 16,76 TL! Son 3 günde KKM safsatasının millete yükü 13 milyar TL daha artarak 136 milyar TL’ye ulaştı! Bilimi temel alan politikaları “köhne ve emperyalist finans kurumlarının dayatması” olarak tanımlayan Sn.Erdoğan, sizin uyguladığınız politikayı nasıl tanımlayalım??”

ÖZEL SEKTÖR DÖVİZ BORÇLARINA DİKKAT
Gelecek Partisi kurucularından ekonomi profesörü İbrahim M. Turhan, döviz kurlarındaki yükselişe farklı bir açıdan baktı, özel sektörün borçlarına gönderme yaptı: “Özel sektörün yurt dışından sağladığı krediler için Haziran’da yapılacak geri ödeme 6 milyar 71 milyon dolar. Yüksek maliyetle borçları yenilemek yerine bir miktar borç azaltmayı tercih eden firmalar döviz alıyorsa kur üzerinde baskı yaratan bir etken olabilir.

Önümüzdeki dönemde vadesi gelen özel sektör dış borçları şöyle: (Milyar USD) Temmuz 2,4 Ağustos 1,5 Eylül 2,8 Ekim 4,9 Kasım 5,7 Aralık 5,3 Finansman ihtiyacını hesaplarken buna aylık cari açığı da eklemek gerekiyor.

Avustralya, Hindistan, İngiltere, ABD, Kanada, Suudi Arabistan, Güney Afrika, Meksika, Brezilya, Arjantin, İsrail, Güney Kore, Malezya, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Kuveyt, Ürdün, İzlanda, Romanya, Polonya, Mısır, Tunus, Kenya, Uganda, Şili, Uruguay, Pakistan… Liste uzun.

Bu ülkeler ne mi? Hani “dünyanın hiçbir yerinde merkez bankası politika faizi ile enflasyon arasında ilişki kalmadı” diye bir tez var ya; son iki ay içinde faiz artışı yapan (bazıları 50 puan) kayda değer ekonomiler.