Demokrasi, hem de hemen…

Demokrasi, hem de hemen…
“AB sürecini rayına oturtmaya hazırız” dedi Cumhurbaşkanı Erdoğan. Söylem değil, eylem beklentisini sıkça dile getiren, AB rotasına dönüşün ancak demokrasi değerlerine dönüş olduğunu net bir şekilde ifade eden AB çevrelerinde...

“AB sürecini rayına oturtmaya hazırız” dedi Cumhurbaşkanı Erdoğan. Söylem değil, eylem beklentisini sıkça dile getiren, AB rotasına dönüşün ancak demokrasi değerlerine dönüş olduğunu net bir şekilde ifade eden AB çevrelerinde acaba bu sözler nasıl karşılandı?
AB ile müzakerelerin başladığı 2005’ten bu yana hızla gerileyen ve durma noktasına gelen Türkiye-AB ilişkileri nasıl canlanacak? Bunun tek bir formülü var. O da demokrasi ve insan hakları alanında atılacak adımlar. Yaptığım görüşmelerden edindiğim izlenim, AB cephesinde Erdoğan’ın ‘Raya oturtmaya hazırız’ cümlesinin ‘ihtiyatla’ karşılandığı yönünde.
AB, mart ayında ABD ile ‘eşgüdümlü’ olarak Türkiye’ye yönelik ‘sert’ yaptırımlar planlıyor. Bu aynı zamanda, batının Türkiye’yi tamamen dışlaması ve ‘tecrit’ etmesi anlamına geliyor. Türkiye’nin ekonomik olarak son derece güç bir dönem yaşadığı aşikar. Buna rağmen Erdoğan’ın özellikle son aylarda gerginliği tırmandıran açıklamaları ortada… Bu söylemin yanı sıra, göçmenleri Yunanistan kapısına yığma girişimi ve gemilerin ‘’Navtex’ ilanlarıyla sondajlar yapma manevraları da ters tepti, bir sonuç getirmedi. Ve önümüzdeki bu iki aylık dönem çok önemli…
Söylem değil eylem
AB’nin ilk olarak 1 Ekim zirvesiyle devreye soktuğu, 11-12 Aralık zirvesinde ise Ankara’ya mart ayına kadar ek süre tanımayı kararlaştırması, Erdoğan’ı artık bir tercih yapmaya zorladı. Söyleme göre bu tercih, AB sürecini rayına oturtmak. Ama eylem öyle mi olacak?
Erdoğan, bu hafta bir araya geldiği AB ülkelerinin Ankara’daki büyükelçilerinden destek istedi. “AB ile ilişkilerimizi yeniden rayına oturtmaya hazırız” dedi, “Sizden gerek Brüksel’e gerek başkentlerinize yapacağınız yönlendirmelerle Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinde yeni bir sayfanın açılmasına destek vermenizi bekliyoruz” mesajını verdi.
Bu arada uzun bir aradan sonra, 25 Ocak’ta yeniden istikşafi görüşmeler kapsamında Yunanistan ile masaya oturmaya kararı alındı. Aynı zamanda, ‘Fransa’nın başına bela’ dediği ve hatta ‘Akıl sağlığını sorguladığı’ Emmanuel Macron, dolayısıyla Fransa ile de ilişkilerdeki gerilimi düşürmek için girişimlerde bulunuyor.
AB ile yeni sayfa mümkün mü?
Bu ancak somut adımlar ve icraatla olabilir. Marta kadar süre var. Bu yıl Almanya’da, önümüzdeki yıl da Fransa’da seçimler var. Her iki ülkedeki seçimlerde halk, liderlerin Türkiye’ye yönelik politikasını dikkate alacak. Bu nedenle seçim kampanyalarının göbeğinde Türkiye konusunun yer almaması mümkün değil. 1 Ocak’tan itibaren AB Dönem Başkanlığını Almanya’dan altı aylığına devralan Portekiz’in programında Türkiye’den tek bir satır dahi söz edilmiyor. Yani AB artık, icraat bekliyor.
Her eleştirenin ‘terörist’ ilan edildiği, rektör atamasını protesto eden öğrencilerin evlerinden zorbaca gözaltına alındığı, sivil toplum kuruluşlarına sürekli olarak devlet müdahalesinin yapıldığı, RTÜK, BİK gibi kurumların basına ‘sopa’ olarak kullanıldığı, hâkimlerin kararlarına sürekli olarak müdahale edildiği, yargının adeta muhalifleri cezalandırma yeri olarak kullanıldığı, AİHM kararlarına rağmen Demirtaş ve Kavala’nın tutsak olduğu bir Türkiye’nin Avrupa ile buluşması mümkün mü?
Kesinlikle Hayır!
O halde önce demokrasi… Hem de hemen…