Devlet bir kişinin kinine öfkesine teslim edilemez

Devlet bir kişinin kinine öfkesine teslim edilemez
Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yıl sonu basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kılıçdaroğlu, iktidar ile İBB arasındaki “terör” gerilimine ilişkin “Erdoğan...

Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yıl sonu basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kılıçdaroğlu, iktidar ile İBB arasındaki “terör” gerilimine ilişkin “Erdoğan yerel yönetim başarımızı hazmedemedi” dedi. Merkez Bankası’nın faiz düşürmesiyle başlayan ve kur korumalı TL mevduat hesabı uygulaması başlayana kadar devam eden oynaklık için “Kazanan Erdoğan, ailesi ve yakın çevresi” ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı adaylığından, TÜİK başkanına yanıta kadar birçok konuda daha değerlendirmede bulundu.

Kılıçdaroğlu’nun konuşmalarından öne çıkanlar şöyle:

BUNLARIN SİCİLDEN HABERLERİ YOK
“Yerel yönetim başarımızı Erdoğan hazmedemedi. Çünkü demokrasi kültürü yok. Zaten bütün belediye başkanlarımızın telefonlarını dinliyorlar. Her bir belediye başkanımız için dosyalar açtılar. Devlet bir kişinin kinine, öfkesine teslim edilemez. İktidarda kalmak için atmayacağı yalan, iftira yok. Bir saat konuşur ama 10 dakika televizyonda karşıma çıkamaz. Bir resmi kurumda çalışacak kişiler için adli sicil aranır, adli sicili savcı verir. Bunların Cumhuriyet Savcısı’nın verdiği sicilden haberleri yok.”

SOYGUN ERDOĞAN’IN TALİMATIYLA GERÇEKLEŞTİ
“Biz ekonomik istikrardan yanayız. Kurların yukarı çıkması aşağı düşmesi, bu oynaklık başlı başına yatırımcının önünü görmesine engel olan en temel unsur. Devlet kendisi fiyat düşürmüyor, zamları yapıyor, ama esnafın fiyat düşürmesini istiyor. Önce sen fiyat düşürsene devlet olarak! Neticede yaşananlara bakınca ortada bir soygun var. Soygun, Erdoğan eliyle, talimatıyla gerçekleştirildi. Belli kişilere olağanüstü kazanç sağladılar. Kazanan, Erdoğan, ailesi ve yakın çevresi oldu.”

YOKSULLUĞU BİTİRECEĞİZ
“Güçlü bir sosyal devlet yapılanması sağlayacağız. Hiçbir ailenin asgari ücret altında bir geliri olmayacak. Aile Destek Sigortası’ndan (ADS) destek oluşturacağız. Her evde mutlaka bundan bir sigortalı olacak. ADS, 1971’de kabul edilmiş bir yasayla mevcut ama işlerliğe koymuyorlar. Çünkü yoksulluğu yönetiyorlar, ama bitirmiyorlar. Biz yoksulluğu bitireceğiz.”

GİTMESİNİ DE BİLMEK GEREKİR
“Kararsızlar, AK Parti’den kopmuş olanlar. Erdoğan millete umut/güven vermiyor. Konuştuğumuz insanlar ne olup bittiğinin farkında. Baskın seçim yaparlarsa memnun oluruz. Erdoğan’ın kazanma şansı yok. Bunu biliyor. Kendisi için en hayırlısı seçime gidip, gelecek yeni iktidara devleti teslim etmektir. Gelmesini bilmek kadar gitmesini de bilmek gerekir.”

İTTİFAK OLARAK ARAMIZDA MUTABAKAT VAR
“Var olan sistemin, ki onlar ‘rejim’ diyorlar, ülkeyi felakete sürüklediği ortada. İttifak olarak, güçlendirilmiş parlamenter sistemde neler yapılması gerektiği hususunda aramızda bir mutabakat var. Türkiye’nin demokratik anlamda yeniden inşa edilmesi lâzım. İttifak olarak hepimiz güçlü bir sosyal devletten yanayız. Aslında görüştüğümüzde aramızda çok da büyük bir görüş ayrılığı olmadığını görüyoruz. Uzlaşma kültürünü geliştireceğiz.”

CUMHURBAŞKANI ADAYI TARAFSIZ OLMALI
“Cumhurbaşkanı adaylığı için ittifak olarak bir görüşmemiz olmadı. Ama hukuk, özgürlükler, devletin saydamlığı konusunda anlaşma içindeyiz. Cumhurbaşkanı olacak kişinin saraylara meraklı olmaması lâzım, daha mütevazı bir yaşam sürmesi, halka bu bakımdan yakın birisi olması lâzım. Türkiye’de sağlıklı şekilde dönüşümü sağlayacak biri olması lâzım. Seçim kararı alındıktan sonra ittifak olarak hemen bir araya gelir, gereğini yaparız. Ben tek başıma karar veremem ki cumhurbaşkanı adayı için, o yüzden bir isim belirtmem ittifak ortaklarımızı, onların başkanlarını dışlamak anlamına gelir. Ama bir cumhurbaşkanı tarafsız olmalı, şahsi kanaatim bu.”

KORKULARINDAN
Kılıçdaroğlu soru üzerine TÜİK Başkanı Sait Erdal Dinçer’in randevu ile ilgili sözlerini değerlendirdi:
“Kendi internet sitesini okumamış bu adam. Orada ne diyor, her vatandaş bilgi almak için kuruma gelebilir diyor. Düşünebiliyor musunuz, kendi internet sitesiyle çelişen bir adam TÜİK’i yönetebilir mi? Gerçek rakamları açıklamıyorlar, Saray’ın rakamlarını açıklıyorlar. Milletvekillerine devletin kapısını kapatmak ne anlama geliyor? Korkularından!”

İÇ GÜÇLERİN SOYGUNU VEYA ERDOĞAN’A YÖNELTİLECEK 11 SORU

CHP Genel Merkezi yaşanan kur krizi ve hayat pahalılığını ortaya çıkaran sebepleri tek tek inceledi ve an be an Cumhurbaşkanı Erdoğan’a soruları yöneltti. Etkinlikte paylaşılan sorular şöyle:

1-Erdoğan 22 Kasım tarihinde kabine toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, döviz kurlarındaki artışı “kurdaki rekabet gücü” olarak değerlendirdi. “Kurdaki artışa çare bulun” diyen iktisatçılara da “Mandacı iktisatçıların reçetelerine itibar etmiyoruz” ifadelerini kullandı. Erdoğan’ın bu konuşmayı yaptığı gün dolar kuru 11 lira 5 kuruş idi.

Erdoğan kendisine “tedbir al” diyen iktisatçıları o gün neden dinlemedi? Dövize müdahale için, dolar kurunun 18 lira 33 kuruşu görmesini neden bekledi? Madem TL’nin değer kaybetmesi “kurdaki rekabet kuru” idi. Bu politikadan neden bir gecede vazgeçildi?

2- Erdoğan’ın AK Parti MYK toplantısında “Üretimle yabancı yatırımcıların dikkatini çekeceğiz. Çin böyle büyümüş” diyerek o toplantıda “Çin modelini” gündeme getirdiği 3 Aralık 2021 tarihli Hürriyet Gazetesi’ne manşet oldu.

Söz konusu tarihte de dolar 13 lira 43 kuruş idi. TL’nin değerini düşürerek, milleti fakirleştirerek, ucuz iş gücü haline getirmeyi amaçlayan bu modelden neden vazgeçildi?

3- Erdoğan, döviz kurlarındaki artışı sürekli dış güçlere bağlayarak, “ekonomik kurtuluş savaşı veriyoruz” demeye kadar işi götürdü. Ancak Erdoğan’ın yeni Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nabeti, 12 Aralık 2021’de verdiği bir demeçte “dışarıdan herhangi bir saldırı yok! Çok net olarak söylüyorum” diyerek Erdoğan’ı yalanladı.

Bakanın Erdoğan’ı yalanladığı gün dolar 13 lira 86 kuruş idi. Ekonomimize dış güçler saldırmadıysa, doları 18 lira 33 kuruşa hangi güçler getirdi? Erdoğan o güçlere neden sessiz kaldı. Öyle anlaşılıyor ki, millet dış güçlere odaklanmışken, iç güçler tarafından bir gecede soyuldu…

4- Erdoğan’ın 20 Aralık 2021 günü gerçekleştirilen Kabine toplantısı sonrası yaptığı açıklamaların gecesinde, Ziraat Bankası Genel Müdürü, “Şu ana kadar 1 milyar dolar civarında bir para bozduruldu” dedi. Hazine ve Maliye Bakanı da daha sonra bunu teyit etti. Bir başka özel bankanın Genel Müdürü 21 Aralık sabahı televizyona çıktı. “Sabah saat 10.00 itibariyle satılan miktarın 1 milyar 750 milyon dolara çıktığını” söyledi.

Ancak BDDK’nın gerçek kişilere ait döviz tevdiat hesaplarına ait rakamlar 20 Aralık ile 21 Aralık arasında bırakın vatandaşın satış yapmasını, aksine vatandaşın 218 milyon dolar döviz aldığını gösteriyor.

Bu durumda dövizleri vatandaş satmadıysa, o gece o dövizleri kimler sattı? Hangi kurdan sattı? Kimlere sattı?

5-Yine aynı özel bankanın Genel Müdürü “Dolara kurunun 11’li seviyelere gelmesini, vadeli işlemlerdeki pozisyonların eksiye geçmesini ve algoritmaların devreye girerek, pozisyonları kapatması neticesinde olduğunu” da söyledi. Yani o gece satışlar büyük ölçüde bilgisayar yüklenen emirlerin otomatik devreye girmesiyle gerçekleşti.

Bu durumda küresel piyasalarda manipülasyon sicili oldukça kabarık olan Amerikalı Finans şirketi J.P Morgan 18 Aralık tarihinde müşterilerine, “TL için yeni algoritma emri almayacağını, eski emirlerin de en kısa sürede iptal edilmesi” tavsiyesinde nasıl bulunabildi?

Bu finans şirketi 20 Aralık gecesi olacaklardan, sadece birkaç gün önce, bu bilgiye nasıl ulaşabildi?

Aynı J.P Morgan şirketine, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu 21 Aralık 2021 tarihinde aldığı kurul kararı ile “Türkiye’de danışmanlık yapma” iznini neden verdi?

6-20 Aralık gecesi, Vakıfbank 4,5 milyar dolar, Halkbank 3,6 milyar dolar, Ziraat bankası 6,5 milyar dolar, 21 Aralık sabahtan 22’si akşamına kadar TCMB’nın arka kapısından 4,5 milyar dolar, toplamda 19,1 milyar dolar satıldı. Eğer Erdoğan bu rakamlara “doğru değil”, “bu rakamları kabul etmiyorum” diyecekse, gelir TBMM’ne araştırma önergemize kabul oyu verir. Yapılabilir mi? Karnı ağrımayan yapar. Ama karnı ağrıyan yapamaz. İnkar eder.

7- TCMB’nin net döviz rezervleri 17 Aralık itibariyle, -46,7 milyar dolar. Yani kasada Merkez’e ait tek sent yok.

TCMB milletin kendisine emanet ettiği, yani Merkez’e ait olmayan rezervleri arka kapıdan hangi kanuna, hangi kurala dayanarak sattı? 84 milyona ait beytülmal böylesine pespaye bir kumara nasıl pey diye sürüldü?

8-Erdoğan 20 Aralık’tan bir gün önce “faiz indirmeye devam edeceğim, Ben Müslüman’ım nasslar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim” dedi. Ama bir gün sonra aynı Erdoğan dolar üzerinden faiz artışını yaptı. Madem Müslüman’dın, madem inancın gereği faizi indiriyordun, neden TL’ye dolar üzerinden faiz artışı yaptın? Neden TL’yi doların himmetine muhtaç ettin?

9- Bugün devletin Hazinesi özel bankaların ödeyeceği faizi bile kefil oldu. Özel bankaların ödeyeceği faiz bile Hazine’nin sırtına yüklendi. Erdoğan’a soruyoruz acaba bu hangi dinin kitabında var?

Sayısı yüz binlerle sınırlı bir avuç zenginin alacağı faizi, 84 milyonu kefil yapmak, bunların faiz yükünü milletin sırtına yıkmak hangi dinde caiz?

10- Erdoğan yaptığı bu işlere gerekçe üretirken “Yıllarca dünya ortalamalarının çok üzerinde oranlarla borçlanan, borçlanmak zorunda bırakılan bir ülke olduk” diyordu.

Hazine’nin borçlanma faizini artırmak neyin gereği? Faiz lobilerinin isteğinin gereği mi?

11- Erdoğan günün sonunda yaptığı bu operasyonla fakirden aldı, zengine verdi. Bunu biz demiyoruz. Kendi atadığı Hazine ve Maliye Bakanı diyor. Küçük yatırımcıları neden çarptın Erdoğan? Milletin alın terine, emeğine köpük deyip, neden bir gecede hüpettin?