Devlet ne kadar geç fark ederse cezayı o kadar büyük keser

İdarenin her yaptığıyla alakalı eleştiride bulunurken iyi yaptıklarını da yazmak lazım. Son zamanlarda yaptığım paylaşımlarda belirttiğim “otomobilde haksız kazancın önüne geçmek” için Ticaret Bakanlığının çalışmalarda sona geldiğini öğrendik.

Yeni yönetmeliğin hazır olduğunu Ticaret Bakanı Mehmet Muş’tan duymuş olduk. Buna göre otomobilin ilk tescilinden sonra şirketler, galeriler, kiralamacılar 6 ay ve 6 bin kilometreyi geçmeden aldıkları sıfır araçları satamayacak.

Sayın Bakan şöyle bir açıklamada bulunmuş:
“Bir bakıyorsunuz sıfır ikinci el araç ilanları var. Dolayısıyla yeni araç alınıyor ve üzerine daha büyük rakam konularak satılıyor. Otomobil fiyatlarında birbirini tetikleyen durum söz konusu. Yönetmeliği hazırladık. İlk tescilden sonra şirketler, galeriler, rentacar’lar için 6 ay ve 6 bin kilometreyi geçmeden aldıkları sıfır araçların satışına kısıtlama getiriyoruz. Gerçek anlamda ihtiyacı olanlar alsın. Gerçek anlamda ikinci el olacaktır böylece. Şirketlerde ortak fiyat belirleme veya piyasayı manipüle gibi konular varsa o Rekabet Kurulu’nun görev alanı ve soruşturma açtı, inceliyor. Varsa yanlışlık gereğini yapar yoksa kapatır. Yönetmelik yayınlandıktan sonra vatandaşın birinci elde daha fazla erişime ulaşacağını düşünüyoruz. İkinci el sıfır diye bir ilanla karşı karşıya kalmayacağız…”

Hakikaten “ikinci el sıfır araç” kendi içinde tuhaf bir cümle ve bu şekilde piyasada haksız kazanç elde edenler yanında, rekabete aykırılık teşkil eden işler de yapıldığını gördük. Araçlar bayilere gelmeden galerilere gidiyor ve normal fiyatının çok üzerinde satılıyordu. Bu durum piyasadaki ikinci el araç fiyatlarının da hızla artmasına sebep oldu. Örnek vereyim:

Ben tam elektrikli küçük aracımı satın aldığımda konforundan hoşlansam de menzilinin kısalığından mutlu olamadım. “Bana % 30 daha fazla fiyat teklif edene hemen satarım” diye içimden geçirirken alış fiyatının iki katı teklif geldi. Doğal olarak vedalaştım araçla. Elbette fiyatlar daha sonra yükselmeye devam etti ama pişman değilim. Çünkü elde ettiğim kâr oranı oldukça ciddiydi. Benden o fiyata satın alanın aynı oranla kârlı satması mümkün değil bu şartlarda. Türkiye fırsatlar ülkesi derken yalan söylemiyor kimse.

FIRSATÇILIK İLE AHLAKSIZLIK BİRBİRİNE KARIŞTI…
Birçok kişi “Sattın ama yerine koyamazsın” derken, ben onlara “Zaten bir daha bu arabadan almam” dedim. Eğer marka bağımlılığınız yok ise kalite-konfor-güvenlik beklentilerinize hitap eden her araç işinizi görür. Pahalı araca binmek benim dünyamda prestij unsuru değil açıkçası. Ancak Türk milletinin otomobil sevdasını fırsata çevirmek isterken, etik ve ahlaktan çıkanların üzerine gidilmesi son derece önemli.

Türkiye’nin neresine gidersem gideyim bayilerine milyonlarca lira yatırım yaptırıp onlara araç tedarik edemeyen markalar görüyorum. Ancak söz konusu markaların “ikinci el sıfır araçları” nasıl oluyorsa galerileri dolduruyor. Bayiler seslerini mecburen çıkaramıyorlar ancak, sonunda birileri dayanamayıp “Yeter” dedi sanıyorum.

Bu durumda otomobil fiyatlarının yükselmeye devam edeceğine dayanarak yapılan hesapların bir kez daha kontrol edilmesi uygun olacak diye düşünüyorum. Döviz bazındaki artış haricinde yeni eklemeler yapmak giderek zorlaşacak. Çip krizi olmasa bunlar yaşanır mıydı bilmem ama her şerde bir hayır vardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Emre Alkin Arşivi