Devlet, yolsuzluk, hukuk, mafya, cinayet…

Almanya Maliye Bakanı ve mevcut koalisyon hükümetinin küçük ortağı Hür Demokrat Parti (FDP) genel başkanı Christian Lindner hakkında başsavcılık inceleme başlattı.

İddia şu: Lindner 2021 yılında daha bakan değilken ev satın almak ve yenilemek için bir bankaya kredi başvurusunda bulunuyor. Lindner bir yıl sonra, bu kez maliye bakanı sıfatıyla o bankaya yüzüncü kuruluş yıldönümü vesilesiyle bir kutlama mesajı gönderiyor. Banka bunu reklamında kullanıyor. Kısa bir süre sonra da Lindner’in satın almak istediği evle ilgili kredi başvurusuna onay çıkıyor.

Yer yerinden oynuyor kredi başvurusunda bulunduğu bankaya tebrik gönderdi diye.

Lindner’in avukatları “Bir bankanın yıldönümünü kutlamak maliye bakanının rutin bir görevidir” filan diye çırpınıp duruyorlar.

Gördünüz mü Almanya bizi niye kıskanıyor?

Kredi talep ettiği bankanın yıldönümünü kutladı diye başı derde giren bakanların olduğu bir ülkede kim kıskanmaz Türkiye’deki çalma çırpma özgürlüğünü?

Merkezi İsviçre’de olan “Ulusötesi Organize Suçlara Karşı Küresel Girişim” (Global Initiative against Transnational Organized Crime) adlı bir sivil toplum kuruluşu var. Bu kuruluş iki yılda bir Küresel Organize Suç Endeksi adlı bir rapor yayınlıyor. Rapora yüzlerce bağımsız akademisyen ve uzman bilimsel katkı veriyor. Üç de Türk uzman var. En son raporu 2021 Eylül’ünde yayınlamışlar.

Türkiye 193 ülke içinde 12. sırada rapora göre. Birinci Kongo Demokratik Cumhuriyeti. Arkasından Kolombiya, Myanmar, Meksika, Nijerya, İran, Afganistan, Irak, Orta Afrika Cumhuriyeti, Honduras, Kenya geliyor. Biz onikinciyiz 2021 Eylül ayı itibarıyla…

Bu sonbahar bir rapor daha yayınlarlar ve biz ilk ona girmiş oluruz herhalde iktidarın 2023 hedeflerine uygun olarak!

Bakın neler diyor rapor:

“…Türkiye bir mafya devleti olarak anılır hale geldi. Veriler, bugün durumun her zamankinden daha vahim olduğuna işaret ediyor. Türk hükümeti, altın ve petrol ticareti, insan kaçakçılığı ve silah kaçakçılığı gibi belirli suç alanlarını zaman zaman kendi siyasi amaç ve çıkarları için kullanıyor.

“…Siyasi koşullara ve şu veya bu ülkeyle jeopolitik ilişkilerine bağlı olarak, Türk hükümeti organize suç faaliyetleri üzerindeki kontrolünü duruma göre sıkılaştırıyor veya hafifletiyor.

“…Devlet yetkililerinin, Suriye ve Libya’da savaşan selefi-cihatçı gruplara yasadışı yollardan silah gönderme ve Türkiye’deki paramiliter gruplara silah sağlama işlerine karıştığı görülüyor.

“…Adana, İzmir, Diyarbakır, Reyhanlı, Gaziantep ve İstanbul gibi ağırlıklı olarak Türkiye’nin deniz ve kara sınırlarına yakın bölgelerde çok sayıda suç şebekesi bulunuyor. Bu şebekeler, uyuşturucudan göçmen kaçakçılığına kadar bir dizi sınır ötesi kaçakçılık faaliyeti yürütüyor.

“…Türkiye’de üst düzey politikacıların IŞİD’den milyonlarca dolar değerinde petrol satın aldığını ve bu petrolün yasadışı satışını gerçekleştirdiklerini gösteren yeterli kanıt var.

“…Ülkedeki tüm denetim mekanizmaları doğrudan hükümet tarafından atanmakta, kontrol edilmekte ve genellikle muhalefeti bastırmak için siyasi bir araç olarak kullanılmaktadır.

“…Ülkedeki yolsuzlukla mücadele kurumlarının yolsuzlukla mücadele mevzuatını doğru dürüst uygulamaması nedeniyle bu suç devlet aygıtının tüm seviyelerine yayılmış durumda. Bir cezasızlık kültürü yaratıldı. Hükümet yalnızca organize suça yataklık etmekle kalmayıp, büyük ölçekte organize suçların faili oldu.

“…Hükümet, 2016’daki başarısız darbe girişiminin ardından yargı sisteminin tasfiye edilmesi sonrası, rejime sadık binlerce yargıç atayarak yargı bağımsızlığını ciddi şekilde zayıflattı. Yerel mahkemelerden Anayasa Mahkemesine kadar siyasi muhaliflere karşı en etkin araç olan Türk yargı sistemi artık Erdoğan’ın kontrolünde…”
Türkiye’nin dış dünyaya verdiği görüntü budur.

“Lider ülke olduk” palavrası, “Küresel güç olduk” iddiası, “Türkiye Yüzyılı” hevesi gelir bu gerçeklere çarpar işte.

İtibardan tasarruf olmaz diyen iktidar bilmeli ki bir ülkenin itibarı devleti yönetenlerin edindiği servetlerin kaynağının soruşturulup soruşturulmamasıyla ölçülür. Almanya’da olduğu gibi.

Bir ülkenin itibarı Küresel Organize Suç Endeksinde 193 ülke arasında 12nci değil 193üncüye yakın olmasıyla ölçülür.

Bir ülkenin itibarı başkentinin ortasında işlenen siyasi cinayetin ucu nereye dayanacak olursa olsun karanlıkta bırakılmamasıyla ölçülür.

Bir ülkenin itibarı insanlarının mutluluğuyla ölçülür.

Yüzüncü yılında cumhuriyetimizin hak ettiği itibarına yeniden kavuşmasını dileyelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kaya Türkmen Arşivi