Bahattin Yücel

Bahattin Yücel

Devri Sabık

AKP uzun süren iktidar döneminde yönettiği kamu kurumlarını, yandaşlarına orantısız kaynak aktarma amacıyla kullanıyor. Bankalar ve yatırımcı devlet kurumları, atanan partili yöneticiler eliyle siyasal amaçlı finansman odaklarına dönüştürüldü.
Geçmiş iktidarların esnettikleri denetim mekanizmalarını devre dışı bırakan yasal değişiklikler, yargı bağımsızlığına son verdi. AKP -eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in ifadesiyle- teşkilatlarının süzgecinden geçirilen, deneyimsiz yargıç ve savcıları göreve getirdi.
Son günlerde tarikatlar arasında paylaştırılan bazı Bakanlıklardaki gelişmeler, siyasal İslamcı akımların AKP eliyle Cumhuriyetle açıkça hesaplaştıklarını göstermeye yetiyor.
ABD İstihbarat elemanları tarafından uzun yıllar boyu tasarlanan ılımlı İslam projesi kapsamında, sonradan terör örgütü olarak nitelendirilen “cemaat” eliyle, istihbarat ve silahlı kuvvetlere AKP iktidarında sızıldı. Bu kurumlarda Cumhuriyet tarihimizin en büyük tasfiye operasyonu gerçekleştirildi.
Cumhuriyetin; Osmanlı’nın son yüzyılından dersler çıkararak özenle kurduğu, 1950 yılına kadar mezunlarının diplomalarını Cumhurbaşkanlarının imzaladıkları, Harbiye ve Harp Akademileri kısa dönem askerlik yapmış bir öğretim üyesinin emrinde, sözde üniversiteye dönüştürüldü.
Özgürlük düşüncesinin filizlendiği, Askeri Tıbbiye ve Askeri hastaneler kapatıldı. Üniversite özerkliği yok edildi.
AKP’nin 20 yıllık iktidarında yapılanların listesi hayli uzun.
Liyakatsiz kadroların her krizde ülkeyi içine soktukları bunalımlar, yitirilen orman varlığımız, peşkeş çekilen yer altı zenginliklerimiz, bu dönemin gelecek kuşaklara ne denli ağır yükler getireceğine ilişkin yeterli fikir veriyor.
,Aslına bakılırsa son yıllarda olanlar, 1950 seçimleri öncesi DP’nin, CHP seçmenlerini etkilemek amacıyla başvurduğu, “devri sabık yaratmayacağız” söylemine karşın iktidara gelince tam tersini yapmasına benziyor.
Yukarıdaki örnekler, AKP’nin DP içinde Menderesci kanat tarafından ilk adımları atılan, Cumhuriyet Halk Partisi üzerinden Cumhuriyetle hesaplaşma amaçlı “devri sabık” projesinin, geliştirilmiş uygulamasını hayata geçirdiğini açıkça ortaya koymaya yetiyor.
Sözün özü; AKP yüzyıl öncesinin -belki- 31 Mart’ın rövanşını almak istiyor.
Muhalefet bu süreci yoğun biçimde iktidarın yolsuzluklarına ilişkin, kamuoyuna yansıyan bilgileri gündeme getirerek değerlendiriyor.
Seçmenlerde belirgin biçimde artan hoşnutsuzluğun, ilk seçimlerde kendilerini iktidara taşıyacağını umuyor.
Kendi oy tabanındaki tepkileri bir anlamda yatıştırmaya çalışıyor.
Devri sabık yaratılmayacağına ilişkin açıklamalarıyla, AKP seçmenini etkileyeceğini varsayıyor.
Oysa yaşadığımız sorunlar, devri sabık yaratmakla çözülecek kadar basit değil. Olağanüstü koşullarda evrensel hukuk kurallarının dışına çıkarak, 20 yıl süren bir iktidara oy veren seçmeni cezalandırmak hiç değil.
Kaldı ki, “Devri Sabık” ; hukuk dışı yönetimlerle hesap sormak olamaz. AKP iktidarı sonrası, yolsuzlukların, haksız bağımlı yargı kararlarının ve yağmalanan kamu kaynaklarının araştırılması, partizan kadrolaşmanın tasfiyesidir.
Muhalefet bu süreci AKP’ye benzeyerek değil, alternatif çözümler geliştireceğine seçmeni ikna ederse başarılı olacaktır.
Özellikle CHP ve İYİ Parti; ülkenin geleceğini kuracakları konusunda somut adımlar atarken, AKP türevi partiler ve birtakım siyasetçilerle aynı çizgiye yaklaşmaktan kaçınmalıdırlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bahattin Yücel Arşivi