Bahattin Yücel

Bahattin Yücel

Digital Devrim Çağı

Gündeme ardı ardına düşen -eski Türkiye ölçülerine göre- “inanılmaz” haber başlıkları, ilk bakışta AKP iktidarının yolun sonuna geldiğini gösteriyor. Örneğin bu iktidar ile şaşırtıcı yakınlıkta ilişkileri olan -içlerinden- birisinin video yayınları, on milyonlarca kişi tarafından görülmedik ilgiyle izleniyor.
Yargı, emniyet, siyaset çevreleri hatta bakanlarla aynı fotoğraf karelerine girmiş kara para aklayıcıları, dolandırıcılar, uyuşturucu kaçakçıları, imar vurguncuları salt bizim değil, dünya basının da günlük haber akışlarında üst sıralarda.
Toplumun yüzde altmışlık bölümün her gün tanık oldukları bu tür haberler karşısında, muhalefetin beklenen ilgiyi yaratamayışı dikkatlerden kaçmıyor. Belli ki, herkesin bildiklerini sürekli tekrarlayan ve genelde sosyal medyada dile getirilen eleştirilerin odağındaki, “AKP gidecek, sıra bize gelecek” anlayışı yeterince etkili olamıyor.
AKP ise bu haberlerden rahatsız olmadığı izlenimi veriyor.
Son günlerdeki söylemlerine bakılırsa, MHP’nin siyasal çizgisine teslim olarak HDP’nin kapatılmasına gidecek yolu bir kez daha denemeye hazırlanıyor. Gerçek gündem ile ilgilenmek yerine, baskı ve sindirme yöntemlerini güncellemeyi yeğliyor.
Bir süredir Rusya’ya yakınlaşılarak dengelenmeye çalışılan Biden yönetiminin baskıları, AKP’nin Afganistan konusundaki istekliliğine bakılırsa, ABD’nin istediği sonucu vermişe benziyor.
Ülkenin toplumsal psikolojisi, Garcia Marquez ‘in “Kırmızı Pazartesi” adlı romanındaki kahramanı Santiago Nasar’ın, kenttekilerin o pazartesi günü öldürüleceğini bildikleri ama kendisinin farkında olmadığı sonunu kabullendiği izlenimi uyandırıyor. Kuşkusuz söz konusu olan bir romanın kurgu kahramanının bilinen sonu değil, tarihsel yol ayırımında bulunan Türkiye’nin geleceğidir.
Zaman herkesin bildiklerini sürekli tekrarlayarak yakınma değil, alternatifleri seçmene sunarak harekete geçme zamanıdır.
Daha yalın söylersek; AKP’nin 20 yıllık iktidarı boyunca verdiği zararları ortadan kaldırmak, ona benzeyerek yapılacak yüzeysel düzeltmelerle değil, ancak devrimsel nitelikli bir değişim programı ile gerçekleşebilir.
Türkiye kayıt dışı ekonominin kaçınılmaz sonucu olan yolsuzluklardan, borç batağından, hukuk dışılıktan ve mafyalaşmış ilişkiler düzeninden, sadece üreterek kurtulabilir.
AKP’nin verdiği zararlar, salt sanayi ya da hizmetlerde değil, düşünce ve bilimde üreterek aşılabilir. 19. yüzyılda dünyayı etkisi altına alan sanayi devrimini ıskalayarak koca bir imparatorluğun tasfiyesine seyirci kalan Osmanlı’ya özenen AKP’yi, iktidardan göndermenin yolu, onun muhafazakarlığını kopyalayarak değil, içinde yaşadığımız digital çağa göre yeniden konumlanmaktan geçiyor.
Türkiye “digital” devrimi gerçekleştirecek insan kaynaklarına ve bilgi birikimine fazlasıyla sahiptir. Muhalefet bu gerçekten hareketle rotasını geleceğe çevirerek, seçmenlerin güvenlerini kazanabilir.
Geçtiğimiz 19. yüzyılda sanayileşmeyi kaçıran Türkiye’nin bu yüzyılda digital devrimi kaçırma lüksü yoktur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bahattin Yücel Arşivi