Dijital mafyanın günlük yaşam öyküleri / 2

Uluslararası arenadaki mafya, siyah gözlüklü, fötr şapkalı ve yüzünün yarısı mendille kapatılmış gangster tipinde değil. Teknolojiyi kullanan, sanatçısına değil, eserlerine değer (!) veren, yandaşlarına, lüks yaşam ve saygınlık yaşatmaya çalışan çevrimiçi hizmet (!) örgütü

Geçen haftaki yazımı okuyanlar hatırlayacaklardır; mafyanın Orta Çağ’dan başlayan yolculuğunda İtalya’nın ayrı bir yeri olduğunu, günümüz mafyasının yenilikçi (!) ve çağdaş (!) metotlarla sahnede güç gösterdiğinden bahsetmiştim. Mafya turizminden, devlet adamlarını kıskandıracak renkli cenaze törenlerinden, kilisenin ruhani gücüne ortak oluşundan ve post-modern tehdit şekillerinden örnekler vermiştim.
Özellikle yaşanan iç savaş sonrasında artan bir ivmeyle neredeyse beşikten mezara tüm Amerikaların hayatını bir şekilde etkileyen mafya yapılanması, 1970’li yıllarla birlikte, kovboy filmlerinde gördüğümüz “yüzü mendille kapatılmış gangster” tipinden uzaklaşmaya başlamış. Amerika’dan başlayan bu değişim sürecinde, toplumu ürküten soyguncu, gaddar, sevimsiz haydut kimliği yavaş yavaş ünlü, zengin, iş adamı, kanaat önderi tipine dönüşmüş ve -medyanın da katkısıyla- diğer ülkelere yayılmış. Mafya artık silah ve uyuşturucu gibi çok kolay para kazandıracak sevimsiz işler yanında, sinema, medya, uluslararası ticaret ve dağıtım ağlarında da rol almaya başlamış. Mafya patronları toplumun önünde lüks yaşamları, -içinde demir yumruk da olsa- kadife kaplı yumuşak söylemleri ve imrenilecek güçleriyle cemiyet hayatlarında yerlerini almaya soyunmuşlar.
Söylemedi demeyin!

Çağa ayak uydurmaya çalışan mafya, bir yandan dijital teknolojiyi kullanıyor bir yandan da yaratıcı fikirlerle yaşamın her alanında yer almaya çalışıyor.


2000’li yıllarla birlikte dijitalleşen mafya, İnternet gücünü fark etmiş, Facebook, Twitter, Instagram ve tüm diğer sosyal medya alanlarını kullanarak gücünü genele yaymaya, tehditlerini günlük yaşamın her anına, her yerine ulaştırmaya başlamış. Mesela, günümüzün dijital mafyası, uzman yazılımcılar kullanarak bilgisayarlardaki önemli bilgileri ele geçirip, kullanımı kilitleyerek tehditler savuruyor. Küçüklü büyüklü bilgisayar korsanları, akla hayale gelmeyecek kadar uzaktan haracını istiyorlar. Söylemedi demeyin, Rusya’dan, Gana’dan, Hindistan’dan, Panama’dan bilgisayarınıza giren birine, özel mektuplarınıza ya da ders notlarınıza ulaşmak için para ödemek zorunda kalabilirsiniz!..
Bugün büyük şirketler, bankalar, hatta devletlerin gizli bilgileri bile tehdit altında. Uluslararası mecrada hizmet (!) sağlayan mafya, sadece yüzü kapatacak ebatta siyah gözlüklü, insan azmanı, koyu renk takım elbiseli ve fötr şapkalı goril çalıştırmıyor, bilgi piyasasından parlak zekâlı genç beyinleri de işe alıyor. Bilgisayar teknolojisini iyi kullanan kıvrak zekâlı, eğitimli elemanlar sayesinde kişisel hesaplar ele geçiriliyor, potansiyel gelir kapısı olacaklar adına açılan sahte hesaplarla internet ortamında tehditler savruluyor.

Bugün büyük şirketler, bankalar, hatta devletlerin gizli bilgileri bile tehdit altında. Bilgisayar teknolojisini iyi kullanan kıvrak zekâlı, eğitimli elemanlar sayesinde kişisel hesaplar ele geçiriliyor, potansiyel gelir kapısı olacaklar adına açılan sahte hesaplarla internet ortamında tehditler savruluyor


Kana bulaşmış paralarla cilalanan sanat sevgisi
Fakat yasadışı yollardan kazanılan büyük paraların büyük sorunları da var. Kurumsallaşan ve uluslararası arenada kıtalar arası oyuncu olmaya niyetlenen Mafya yapılanması için hayati ihtiyaç, elde ettiği parayı yasal zeminlerde kullanabilecek şekilde aklamak, olmuş. Devasa hasılatı ile dar çevrede korku rüzgârı estiren mafyanın özellikle silah ve uyuşturucu gibi olağanüstü kar getiren alanlara girmesi sonrasında, farklı ülkelerde, farklı para birimlerinde oluşan mali gücü, aynı zamanda kıskaca da dönüşmüş. Kanlı-kirli büyük paraların olduğu sahnenin ön tarafında topluma dönük projeler, güler yüzlü saygın işler yer almış; arka yüzünde de kaynağı belirsiz servetin uygun bir yerlerde yıkanması, sisteme katılabilmesi için aklanması gerekmiş.
Özellikle 2. Dünya savaşından sonra mali piyasaların para trafiğini takip edebilme yetisinin artmasıyla birlikte, toplanan hasılatın sisteme katılabilmesi için birbirinden ilginç yollar denenmiş; tabii ki, denenmeye de devam ediliyor. Mesela bunlardan biri, piyangodan en yüksek ikramiyeyi kazanan kişiyi, kamuoyuna yansımadan önce şu ya da bu yolla bulabilmek ve daha fazlasını vererek bileti almak olmuş. Çok kere uygulanmış ama en büyük ikramiyenin sürekli olarak aynı çevrelere çıkması göze batmış, bu saçma tesadüf yasadışı paraların izini sürenlerin ışıklarını yakmış.
Bir başkası da uluslararası müzayedelerde belli sanat eserlerine gereğinden yüksek peyler vererek ortaya çıkmış. Kana bulaşmış paralarla cilalanan sanat sevgisi, belli çevrelerde bugün de devam ediyor olmalı. Paravan şirketler kurmak, gereğinden yüksek değerlerle mülk almak, şişirilmiş faturalar kestirerek iş yapıyor gözükmek, kumarhane işletmek, bahis oyunları organize etmek gibi uğraşlar bugün de uygulanan para aklama teknikleri arasında.
Gazeteye verilen ölüm ilanı gibi “yaratıcı” tehdit yöntemleri!
Sırdaş hesaplarıyla yasa dışı kazanılmış paraların saygın limanı İsviçre Bankalarını, bir süre sonra Panama, Cayman, Guernsey, Jersey, Bahama Adaları gibi “vergi cenneti” rumuzlu devletçikler takip etmiş; mevduat sahiplerinin ayaklarına “ne olursan ol, yine de gel” diyerek kırmızı halı serilmiş.


Napoli ve çevresinde üslenen İtalya’nın en ünlü mafya örgütlerinden Camorra’ya bağlı bir ailenin evine yapılan baskında çok sayıda egzotik hayvanın ele geçirilmesi ülkedeki herkesi şaşkınlığa uğratmış. Önce Camorra ailesinin hayvan severliği adına bir şeyler söylenmiş ama anlaşılmış ki, aralarında timsah ve kaplanın da olduğu bu hayvanlar sadece insani niyetlerle beslenmiyormuş. Mafya babalarının, rakiplerini ve kendilerine haraç ödemeyenleri bu hayvanları göstererek tehdit ettiği basında bir hayli işlenmiş. “Ya parayı ödersin ya da timsaha yem olursun” diye tehdit edildiğinizi düşünsenize! Mafyanın kirli yüzünü bir kaplanın karşısında hissetmek ya da aynı havuza bir timsahla beraber girmek acaba nasıl bir şey olmalı?
Bir başka mafya üyesinin evinde de iki papağan bulunmuş ve papağanların da kirli işlerde kullanıldığı hemen anlaşılmış. Çünkü denilene göre, tehdit cümleleri ezberletilmiş papağanların ikisi de sık sık, “şimdi seni vuracağım, seni lime lime yapacağım, verecek misin, bir daha yapacak mısın” türünde sözler söylüyorlarmış.
Haftaya cenazeniz
var, duyurulur!
Roma yakınlarındaki Latina kentinde, mafyayla mücadele eden bir hâkime yönelik sıra dışı ölüm tehdidi, organize suç örgütlerinin ne derece yaratıcı ve ne kadar pervasızca hareket etme cesaretine sahip olduğunu bir kez daha göstermiş. Hâkim Lucia Aielli’nin çocukları, okula gittiklerinde babalarına ait bir cenaze duyurusu ile karşılaşmışlar. Mahkeme binasına da asılan bu yazıda hâkimin cenaze töreninin bir hafta sonra yapılacağı yazıyormuş. Olay bununla da kalmamış, pervasızca gazetelere verilen büyük puntolu ölüm ilanları, yargıcı yaşarken mezarını kazmaya zorlayan müthiş bir manevi işkenceye dönüşmüş. Cenaze ilanlı tehdidin kendisini sarstığını itiraf eden yargıç, “Sanki birileri her hareketimi takip ediyor; suç gördüğüm her sayfayı okurken mafyanın soğuk nefesini ensemde hissediyorum”, demiş.
Haftaya da devam edeceğim; ilginç sektörlere dağılan mafya faaliyetlerden, tarihimizde milletin başına bela olan baltacılardan, külhan beylerinden ve kabadayılardan söz edeceğim.
Güzellikleri biriktirmenizi dilerim!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
İrfan Yalın Arşivi