DIŞ POLİTİKAMIZIN PERDE ARKASINDA KİM VAR?

DIŞ POLİTİKAMIZIN PERDE ARKASINDA KİM VAR?
AK Parti Grubu’nun cevher gibi bir ismi var.Gündeme gelme konusunda hiç enerji harcamıyor, lobisi yok.Sözünü söylüyor, söylediklerini kimse anlamıyor ama o gündem olmayı da gündemi değiştirmeyi de başarıyor.İki dönemdir...

AK Parti Grubu’nun cevher gibi bir ismi var.
Gündeme gelme konusunda hiç enerji harcamıyor, lobisi yok.
Sözünü söylüyor, söylediklerini kimse anlamıyor ama o gündem olmayı da gündemi değiştirmeyi de başarıyor.
İki dönemdir milletvekili. Spora, arabaya, iyi araba kullanmaya meraklı.
Belirli sloganları var. Misal, “Çamuriyetçi” diyor. Cumhuriyet’e bağlı olanları, Cumhuriyet taraftarlarını böyle aşağılıyor. Kendi bulmuş bu kavramı, yetenekli yani.
Kurduğu cümlelerin ne başı belli ne sonu. Bazen ekonomiye dair konuşuyor, sanki karşımızda matematik dehası var. Roma rakamlarına çok gıcık. Hepimizin de gıcık olmasını istediği veciz konuşmalarından birinde şöyle diyor:
“Roma rakamları var ya bildiğimiz bir kazık, iki kazık, V, çarpı yanına bir kazık koy bunlarla uğraşacaktık. Benim dedem ona dedi ki ‘geri zekalı, bak bu iş böyle olmaz. Al şu sıfırı, çarpmayı bölmeyi de hesap yapmayı öğren dedi' ve dedemi öldürdü. Bütün bu ilimi, bilimi, teknolojiyi, dedemin kütüphanesinden çaldı ve bir tane adam kalmayacasına hepsini katletti.”
Biz konuşmalarının hikmetini anlamıyoruz ama tanıyanlar “Bir bildiği vardır” diyor. İç politikaya giriyor, şiir okuyor, genellikle kendi karaladıklarından.
Geçenlerde siyasetin hafiften karıştığını gördü misal, hemen devreye girdi, yine anlamadım yazdıklarını ama görmemek mümkün mü?
“Cihanşümül (Doğrusu Cihanşümul. Anlamı Evrensel. Kaynak, TDK. O, konuştuğu gibi yazmış) Devleti Ali, Osmanlı yorganını, bir kısmı farkında, büyük kısmı şaşkınca harala gürele gavurla iş birliği halinde lime lime edip küçülttüler.
Şimdi, elde kalanla, bir tarafı örtelim üşümesin diyoruz, öteki zırlıyor, biraz onu biraz bunu örtelim diyoruz bu sefer ikisi zırlıyor!
Ne ağır imtihandır başındaki Sakarya (Reis)
Bin bir başlı kartalı nasıl taşır kanarya…”
Bu kıymetli satırların “kerametiyle” ilgili araştırmalar sürüyor. Zırlayanlar kimler, kim gavurla iş birliği içinde henüz belirlenemedi ama bu veciz metinde geçen Sakarya’nın yanına parantez içinde Reis yazınca anladık ki derdini Reis hazretlerine duyurma niyetinde. Canı sağ olasıca. Nasıl da sofistike?
Öyle siyasetin ekabir kısmından değil. Genç, 69 doğumlu. Meclis albümü için gönderdiği öz geçmişine bakıyorsunuz, Recai Kutanlardan, Oğuzhan Asiltürklerden daha ileride mücadeleci. Milli Görüş için yalnız kendisi değil tüm ailesi çırpınıp durmuş. Bundan rahmetli Erbakan’ın haberi oldu mu, bilemiyoruz.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü Başkanlığı var özgeçmişinde, İzcilik Federasyonu ve Atletizm Federasyonu Yönetim Kurulu üyeliği. Sen ne diyorsun?
Öyle küçümseme. Buralara gelmek kolay mı sandın?
Bu büyük cevher, AK Parti Grubu’nda ilgiyi, itibarı görüyor. Kürsüye çıkmasına pek izin vermiyorlar ama Reis’ten korkularından mı bilemiyoruz, saygın görevler yüklüyorlar. “Yahu sen halledersin, sen mi yapamayacaksın?” dedikleri olmuş ama kulak asma.
Muzip muhalefet vekilleri onun sekreterinin sosyal medya hesabından sahte yayın yapmasını kaldıramadılar, “Yeliz” lakabını yapıştırdılar Genel Kurul’da. Özgür yayıncılık adına yaptığı deneysel çalışma böylece muhaliflere takıldı, onların ayıbı.
Neyse…
Bayağı marifetli, şiire, gazele, tarihe, Osmanlı’ya hürmetli. Tarihi eserlere sahip çıkıyor
İstanbul Fatih’te bulunan 270 yıllık 1. Mahmut Çeşmesi’ni adeta yeniden yapıp, memleketin hizmetine sokan sayın vekil, çeşmenin üzerindeki kitabeye babasının adını yazdırdı. Bu büyük hizmeti hem muhalefetin hem kendi mahallesinin, “Oha” ve benzeri yakışıksız eleştirilerine neden oldu. Hepsine cevabı vardı:
“Babam da sağlığında yaptırmak için çok uğraştı. Bize nasip oldu. Hem onun ruhuna gitmiş oldu hem bir çeşmeyi ihya etmiş olduk. Ne var yani bunda?”
Meğer babasına çekmiş, çeşmenin olduğu yere apartmanı da babası yaptırmış, rahmet olsun.
Ben bunlarda değilim, iki dönemdir vekil ya, TBMM çalışmalarını araştırdım. Belki de o çalışmaları dikkatle bakarsam, bir tek Reis’in gördüğü bizim göremediğimiz o büyük hikmeti keşfederim diye.
İki dönemdir, ilk imza sahibi olduğu hiçbir kanun teklifi bulunmuyor. Hiçbir soru önergesi vermemiş. Meclis’te genel görüşmelere, soruşturma önergelerine imza dahi atmamış.
Kürsüye yemin etmek için çıkmış, bir kez devlet arşivleri bütçesinde konuşmuş, üç kez de yerinden sataşmalara cevap vermiş, ikisi aynı vekile olmak üzere. (Kaynak TBMM)
Kürsüde devlet arşivleriyle ilgili konuşurken şu veciz sözlerini unutmayalım:
“Dönemimizde yapılan en lüks hastanelerden bile konforlu, sağlıklı ve ameliyathane nezahetinde olan, medeniyet çizgilerimizi de taşıyan mimarisiyle muhteşem arşiv binalarımıza çamur atmaktan geri durmuyorlar.”
Hastanelerden bile konforlu arşiv binası benzetmesini hala çözmeye çalışıyorum.
AK Parti Grup Yönetimi, ilk vekillik döneminde Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu’nda görev vererek istifade etmiş. Sonra bir bakmışlar, bu büyük yetenek kendi ifadesiyle orta derecede Arapça ve İngilizce biliyor. Tak, Dışişleri Komisyonu’nda görevlendirmişler. Halen orada hizmetini sürdürüyor.
Dış politikadaki engin deneyimini, bilgi ve görgüsünü, diplomasi yeteneğini bizimle paylaşmadan edemiyor:
“Bu Trump'a ‘New York'ta oturduğu yerden bakkaldan bir torba kahvaltılık al gel ve o kahvaltılığın hesabını çıkar’ deseydin benim dedem matematiği, ilmi, bilimi, teknolojiyi icat etmemiş olduğu bir halde, ‘Trump Efendi, Macron git şuradan bir kahvaltılık al kahvaltı yapalım sonra da bana hesabını çıkar’ deseydik vallahi billahi hesabı çıkarmak için duvar kadar tahtaya ihtiyaç duyardı.”
İktidarın dış politikada neden bu kadar başarılı olduğunu, ileri memleketlerin yatıp kalkıp bizi neden kıskandığını şimdi anladınız mı?