DIŞLAMA LÜKSÜ

Son Güncellenme Tarihi: Aralık 24, 2022 / 00:37

Odaya yanlış ayakla adım atarak girildiği şimdi daha iyi anlaşılıyor.

Sayın altılı muhalefet, geçen hafta Saraçhane buluşması sırasında belediye binasından çıkıp sahneye yürüdüğünüz görüntüleri zihnimden silemiyorum. Bina kapısından da mı altınız yan yana geçtiniz? Kim kime hafif omuz vurdu, allah aşkına! Egolarınız kadar şişik ceket vatkalarınızı tokuşturmayın ve ne kadar arkaik göründüğünüzün farkına varın. Hepimiz eşitiz, birimizin diğerlerinden farklı bir ağırlığı yok olayını abarttığınızı düşünüyorDUM. Artık abartma olayını aştığınızı düşünüyorum. Tabanınızda yer alan (kerameti kendinden menkul) zevatın yönlendirmesiyle sahte bir eşitlik, zorla talep edilen saygınlık, birbirinin önünü açma ya da yolunda durmama filan derken, benim diyenin yanınızda bir dakika durmayacağı katran gibi şeytani düşüncelerinizi okuyabildiğimi biliniz. İnsansınız; aziz değil. Oynamayın.  

Kim kime tahammül etmektedir? Kim kimin hangi davranışına, düşüncesine katlanmaktadır, sayın altılı muhalefet? Dolayısıyla, 2023 genel seçimlerinin Türkiye için önemini, bu defa vatanın geleceğinin oylaması yapılacağını gözden kaçırmaya pek muktedir olduğunuzu biliniz. Anında çıbana dönüşen şahsi hırslar, hükmetmeyi isteme, yukarılara doğru giden koltuk kapmaca oyunları derken hiçbirinizin temel derdinin cumhurbaşkanlığı koltuğunu gerçek sahibine -yani halka- teslim etmek olmadığını (yani daha oralara gelemediğinizi!) Saraçhane binasının önünde altınız bir arada, birbirinizi sağdan soldan kollayarak, sahte sahte gülümseyerek yürürken anlamış bulunuyorum. Koyu lacivert takım elbiselerinizle eski söylemlerinizi yeniden dikte ettirdiğinizi görüyorum, ben. Birbirinizin şık cephe kaplamalı, güneye bakan makam odalarına anlamsızca pahalı marka otomobil ve korumalarla gelişinizi izliyorum. Altı yaşında çocuğun açlıktan öldüğü bir ülkede ne yapıyorsunuz siz? Kravatınız nerden? Kaça?  O arabalar neden öyle parlak parlak? Siz oyuncaklarınızı temiz, elinizin altında, daimî, birkaç tane ve yedekli tutabilin diye mi benim boğazımda bir yumru…? Çocuk cenazesinin boyu kaç santimdir? Araba camı filtresi taktırmışsınız, yüzünüz görünmesin diye…

Ne farkınız var iktidardan?

Sizin bir altınızda yer alan parti komisyon temsilcileri, parti komisyon başkanları, parti sözcüsü, danışman kadrosu, iletişim şeycileri de kendi kurdukları oyunun tıkır tıkır işlemesi için gözü dönmüş bir halde çalışıyor. Her şey sonunda makam yarışına, koltuk kapmaya, adam yerleştirmeye ve yirmi küsur yıl içinde sağlıksızca biriktirilmiş kızgınlıklara ve olası öç senaryolarına dönüşüyor. Ne yapıyorsunuz siz?

Sayın altılı muhalefet, titreyin ve kendinize gelin!

Alt tarafı benim adıma, benim faydama, benim verdiğim/vereceğim parayla bana hizmet için geleceksiniz. Laikliği korumak, demokrasiyi ilerletmek, özgürlüklerin altının çizildiği bir anayasa yapmak dışında bir konuda anlaşmaya ihtiyacınız yok. Profesyonel olun! Kapıdan geçerken birbirinize sahte nezaket gösterisi yapacağınıza enerjinizi “herkesin oy vereceği cumhurbaşkanı adayı” bulmaya harcayın. Hiçbiriniz birkaç metrekare alanda, gün ışığı alma durumu sıkıntılı, soğuk, gürültülü ve kapısı kitli bir odada altı uzun yıldır (kabaca iki bin iki yüz gündür) umut veren, ayağı yere basan şeyler söyleyen, sahici Selahattin Demirtaş kadar olamadınız! Bırakın temsil yapbozunda Demirtaş’ı nerelere layık gördüğünüzü vesaire! Hapiste olup iki boyutlu kalmayan, sesi doğru gelen o adamın söylediklerine kulak verin: “Bu kritik dönemde, demokrasiye yürekten inanan her siyasi aktör, devletin yeniden inşasında görev ve sorumluluk almalıdır. Kimsenin kimseyi dışlama lüksü yoktur.”

Sayın altılı muhalefet, kimsenin kimseyi dışlama lüksü yoktur. Zaman daralmaktadır. Tez elden kısır toplantılarınıza son verip dışardan masa ve sandalye ekleyin.  

Aytuna Tosunoglu

Ankara’da 1963 yılında doğan Aytuna Tosunoğlu’nun çocukluğu İzmir ve Malatya’da, öğrencilik yılları İstanbul ve Londra’da geçti. 2002 yılına kadar çeşitli çokuluslu şirketlerde çalıştı. “Müseccel Marka”, ilk öyküsünü on altı yaşında yazan Aytuna Tosunoğlu’nun ilk romanı.

Gazete Pencere'yi Google'da Takip Et

Scroll to Top