DİZİ YAZI: Tiranların hikâyesi

DİZİ YAZI: Tiranların hikâyesi
Liderler iktidar için her şeyi yaparBelgeselin Türkçe adı; “Zorba nasıl olunur?” Orjinilinde “zorba” yerine ‘tiran’ sözcüğü var.Türk Dil Kurumu sözlüğünde şöyle tarif ediliyor:Fransızca kökenli tyran,‘Zorba’nın...

Liderler iktidar için her şeyi yapar

Belgeselin Türkçe adı; “Zorba nasıl olunur?” Orjinilinde “zorba” yerine ‘tiran’ sözcüğü var.
Türk Dil Kurumu sözlüğünde şöyle tarif ediliyor:
Fransızca kökenli tyran,

‘Zorba’nın tanımı ise şöyle:
Gücüne güvenerek hükmü altında bulunanlara söz hakkı ve davranış özgürlüğü tanımayan (kimse), müstebit, mütegallibe, despot, diktatör.

“Diktatörün El Kitabı”ndan uyarlanan Netflix yapımı altı bölümlük belgeselde Hitler, Kaddafi, Stalin, Kim Ailesi, İdi Amin ve Saddam Hüseyin ile tiranlığın (diktatörlüğün) vücut bulmuş hallerini izliyoruz.
Belgesel günümüz dünyasına pek girmek istememiş… Tehlikeli sulardan uzak durmak istemişler. Belki de Netflix’in yayında olduğu bazı ülkelerde, şirketi ve müşterilerini zor durumda bırakmamak için…
Taktikleri ve paylaşılan örneklere biraz dikkat verdiğinizde günümüz dünyasından
çok tanıdık izler göreceksiniz…
“Liderler, onları iktidarda tutan
her şeyi yapar…”
Bruce Bueno De Mesquita ile Alastair Smith’in yazdığı kitabın çıkış noktasında şu anafikir var:
“Liderler, onları iktidarda tutan her şeyi yapar. Mecbur kalmadıkça “ulusal çıkarları” -hatta tebaalarını- umursamıyorlar”.
Belgesel dizisinin bölüm adları “Diktatörün El Kitabı”nda verilen taktiklerden…

  1. Gücü Ele Geçir
  2. Rakiplerini
    Bastır
  3. Korku
    Rejimi Kur
  4. Gerçekleri
    Manipüle Et
  5. Yeni Bir
    Toplum Oluştur
  6. Sonsuza Kadar
    Hükmet
    “Bir zorbaya dönüşmek ilginizi mi çekiyor? O halde taktiklere dikkat!
    Diktatörlüğe yükselmenin el kitabı en acımasız isimlerden Adolf Hitler ile başlıyor.
    “HÜKMEDİLMEYİ SEVİYORUZ”
    Yazar ve politik yorumcu Andrew Sullivan “Özgürlük, insanlık tarihinde bir norm değildir. Hükmedilmeyi seviyoruz. Zor zamanlarda yaşadığımızda bir fırsat yakalayıp karşımıza çıkan ve “Bunu bir ben çözerim diyen insanın bir cazibesi oluyor” diyor hemen girişte.
    Tarihin en başarılı tiranları işte bunu yapıyor…
    Toplumlarını baştan aşağı yeniden yaratıyorlar…
    İzledikleri yolu adım adım takip ederek bunu siz de yapabilirsiniz!
    PEKİ HİTLER
    NASIL OLDU DA ALMAN HALKINI İNANDIRDI?
    Kendini dünanın en güçlü adamı olarak baştan yaratan başarısız bir manzara ressamı ile başlıyor hikâye: Adolf Hitler…
    Nasıl olmuştu da Hitler,
  7. yüzyılın Avrupası’nda bu koca ülkeyi karizmasının esiri etmişti?
    Aslında cevap çok basit… Hükmetmek istiyorsanız, önce yapabileceğinize inanmanız gerek…

TAKTİK:
KENDİNİZE İNANIN
Prof. Waller Newell, “Tiranların kendi becerilerine dair megaloman bir özgüveni vardır” diyor…
“Bunun kaçışı yok. Kendilerini özgürlük savaşçısı addederler. Dünyayı yalnızca kendilerinin kurtarabileceğini ve iyileştireceğini düşünürler.”
Prof. Fathall Moghaddam, “Diktatörlük potansiyeli
olan kişi oldukça narsisttir” diyor…
“Evrenin merkezi olduklarına inanırlar… Ve her şey onların iradelerine göre gerçekleşmelidir. Bu açıdan normal insanlardan çok farklıdırlar…”
TAKTİK:
ÖFKE KUSMAK İŞİ GÖRÜR
Diktatörlük yürüyüşünü başlatmak için öncelikle sadık destekçilere, anlattığınız hayallere inanacak kitleye ihtiyaç var. İnsanları ayağa kaldıracak mesajınız olmalı. Ve bunu yapmanın kesin bir yolu var:
Öfke kusmak…

NAZİ’nin kuruluşu Hitler’in yükselişi

Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Almanya’da hiper-
enflasyon vardı. Kitlesel işsizlik yaşanıyordu, bir somun ekmeğe çuvalla para ödemeniz gerekiyordu.
Almanya’nın bozguna uğramış kitleleri arasında 30 yaşındaki Adolf Hitler, güce giden yolda ilk adımı atmak üzereydi. 1919 yılında Münih’te Hitler, cebinde 3 kuruşu olmayan işsiz bir ressamdı.
Sorunun ne olduğuna dair katı fikirleri vardı.
Kimi suçlayacağına da…
Hitler ordu istihbarat subayı olarak işe başladı.
İlk görevi Alman İşçi Partisi adlı Yahudi karşıtı sağ bir grubun toplantısını izlemekti.
Yapması gereken dikkat çekmeden toplantıları raporlamaktı. Ama Hitler emirlere uymakta pek de iyi sayılmazdı. Yılların öfkesi ve yılgınlığı ağzından dökülüverdi. Gururlu Alman halkına köstek olan Yahudi komplosuna sövüp saydı.
Yazar ve tarihçi Guy Walters, Hitler’in bu çıkışını şöyle özetliyor:
“Hitler özetle Wall Street finansörlerinin ve Moskova komünistlerinin tek bir Yahudi komplosunun parçası olduklarını söylüyordu. Saçma gelebilir ama Alman halkını buna ikna etti. Ordudan istifa eden Hitler artık Alman İşçi Partisi üyesiydi.
New York Üniversitesi’nden tarihçi Prof. Ruth Ben-Ghiat, “Hitler’in söylemi nefret doluydu. Almanya’yı Yahudilerden arındırma ihtiyacı ve uğradıkları bozgun için intikam alma tutkusu. Almanya’nın yeniden yükselişi milli gururlarıydı” diyor.
Almanların yoksulluğunun suçlusu olarak gösterdiği Yahudilere nefret söylemi karşılık buldu ve Hitler çok geçmeden İşçi Partisi’nin başına geçti.
İlk iş partinin adını değiştirdi: Nasyonal Sosyalist İşçi Partisi… Tüm dünyanın bildiği adıyla ‘Nazi’ler..
Hitler’in artık öfkesini kusabileceği bir platformu ve ağzından çıkan her söze kulak veren sadık destekçileri vardı.

Kuzey Kore’de şöyle bir efsane öğretiliyor Koreli çocuklara: Kim Jong İl doğduğunda, yeni bir yıldız parlamaya başlamış, çifte gökkuşağı çıkmış, kış bahara dönmüş…
Saddam, Irak’a hükmetmek üzere Allah tarafından gönderildiğini söyledi Iraklılara.
Haitili diktatör François Duvalier ölümsüz olduğunu iddia etmekle kalmayıp Kennedy suikastını vudu büyü güçleriyle yaptığını bile anlattı tebasına…