Doğu Akdeniz’de yükselen tansiyon

Doğu Akdeniz’de yükselen tansiyon
Haftalık Fransız dergisi ‘Le Point’, dün piyasaya ‘Savaş Kapımızda!’ başlığının yer aldığı bir kapakla çıktı. Kapağında Erdoğan’ın Türk denizcileri ve bir savaş gemisinin önünde konuşma yaparken fotoğrafı...

Haftalık Fransız dergisi ‘Le Point’, dün piyasaya ‘Savaş Kapımızda!’ başlığının yer aldığı bir kapakla çıktı. Kapağında Erdoğan’ın Türk denizcileri ve bir savaş gemisinin önünde konuşma yaparken fotoğrafı da yer alıyor. Fotoğrafın üstünde de ‘Ayasofya, Suriye, Libya ve Akdeniz’ yazıyor.
Yani bütün bu konular nedeniyle Erdoğan’ın tüm dünyayı karşısına aldığını ve bunun çatışma haline dönüşmesine ramak kaldığını anlıyorsunuz.
Neden Fransız dergisi böyle bir tespitte bulunmuş?
Son dönemlerde Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un ve diğer Fransız yetkililerin Türkiye’ye yönelik giderek tonu yükselen bir sesle konuştuğu malum.
Türkiye ve Fransa arasındaki gerilimin ilk işaretleri, Suriye’nin kuzeyinde geçtiğimiz yıllarda verildi. Paris yönetimi, Ankara’nın YPG’li teröristleri hedef alan operasyonlarına karşı çıktı. Peşinden gerilim Doğu Akdeniz ve Libya’ya taşındı. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de doğal gaz aramasını istemeyen Fransa, Yunanistan’ın yanında safında yer aldı, hatta Yunanistan’a neredeyse söyleyecek söz bırakmadı. Libya’da Birleşmiş Milletler (BM) ve uluslararası toplum tarafından tanınan Ulusal Mutabakat Hükümeti’yle (UMH) imzalanan deniz yetki anlaşması ile elini güçlendiren Türkiye, bu yılın ilkbaharından itibaren iç savaş ülkesinde dengeleri değiştirdi. Fransa bu duruma sert tepki gösterdi. Türkiye’nin Libya’da ‘gayrı meşru’ olarak yer aldığını söyledi.
Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Rusya gibi ülkelerle birlikte General Hafter’i açık şekilde destekleyen Fransa, sahada değişen dengelerin ardından Akdeniz’den Libya’ya giden bir gemiyi aramak istedi ancak Türk donanması buna izin vermedi. Türk savaş gemilerinin kendi unsurlarına ‘radar kilitlediği’ gerekçesiyle Türkiye’yi NATO’ya şikayet etti. Son olarak da Fransa, bu kez sorunu Avrupa Birliği’ne taşıdı.
Sonuçta, bölgede giderek artan bir Türkiye-Fransa gerilimi mevcut.
Bütün bu gelişmelerin özünde, hem Libya’da hem de Doğu Akdeniz’de var olan ve herkesin ‘pay almak’ istediği bir enerji savaşı mevcut.
Enerji ihtiyacı ve güvenliği, her zaman ülkelerin ön planda tuttuğu bir konu oldu. Uluslararası ilişkilerde çok önemli yere sahip ‘enerji güvenliği’ petrol krizinden sonra literatüre dâhil edildi. Enerji güvenliği enerjinin sürdürülebilmesi, enerji arzının devamlı ve kesintisiz halde gerçekleştirilmesi gibi önemli noktaları içeriyor. Doğu Akdeniz’in bazı büyük gaz yataklarına sahip olduğu artık aşikar. Bölgesel denklemin yeniden kurulduğu günümüzde, Doğu Akdeniz’in istikrarsız konumu enerji güvenliği açısından çok daha önemli hale geldi ve aktörlerin gelişen süreçte konumlarını tekrar değerlendirmelerine neden oldu. “Doğu Akdeniz Doğalgaz Boru Hattı” oluşturdular. Amerikan Exxonmobil, Fransız Total, İngiliz BP, İtalyan ENI, Hollandalı Shell ve Katarlı QP gibi enerji devleri bölgede faaliyette…
Türkiye ise son olarak Yavuz gemisiyle bölgedeki faaliyetlerini hızlandırdı. Son olarak 18 Temmuz’da Yunanistan’ın iddiasına göre Güney Kıbrıs’ın belirlediği ‘münhasır bölge’de arama, tarama faaliyetine başlayacak. Fransa’nın ünlü ‘Charles de Gaulle’ uçak gemisi ise şimdiden Güney Kıbrıs’a yanaşmış durumda… Ve tabii ki Libya’daki gelişmeler…
Bütün bunlar önümüzdeki dönemin ‘çok ama çok’ hareketli geçebileceği yönünde izlenim bırakıyor. İşte bütün bu nedenlerle Fransa’nın Le Point dergisi ‘Savaş Kapımızda’ diye başlık atıyor.