Duman grubu! Acilen albümünüz bekleniyor!

Tartışmaya açık olmayan bir girizgahla yazıya başlayalım: Duman Türkiye’nin en iyi rock grubudur. Ve hatta Bulutsuzluk Özlemi’nin ‘frontman’i Nejat Yavaşoğulları’nın da Duman için söylediği gibi “Duman bir dünya grubudur.”
Duman, 1999 yılında çıkardıkları ilk albümleri Eski Köprünün Altında ile Türkiye’de sadece rock camiasını değil gene olarak müzik piyasasını şöyle bir sarsmıştı. Zira o dönemde birbirinin aynısı türdeki isimler ortada fink atarken onlar yepyeni bir sound’la –en klişe haliyle söyleyelim- ayakları burada, yüzleri batıda olan ve Türkiye’deki kökleri 60’lı yıllara kadar uzanan müziği tekrar ancak farklı bir formla dinleyiciye sunmuştu. O dönem için dünyada artık çok da fazla anlamı olmayan grunge, bu albüm sayesinde memleket sınırlarından içeri girmişti. Ama her şeyden önce bu albümü dinleyen birinin kafasında “Bunlar bizden birileri” algısı oluşmuştu. Albüm ayrıca İstanbul gibi muhteşem bir punk şarkıya, Özdemir Asaf’ın dizelerinden oluşan Yalnızlık Paylaşılmaz, onun haricinde Halimiz Duman gibi en damardan şarkılara ve elbette eski Galata Köprüsü’ne hatta topyekun o eski ‘ortamlara’ hızlı bir ağıt niteliğinde olan Eski Köprünün Altında’yı barındırarak farklı yönlerden aynı yola çıkarken o zaman kadar yapılmış en ironik politik şarkılardan biri olan Dönek’e de ev sahipliği yapıyordu.
Duman’ın suyun üzerinden bu ilk kafasını göstermesinin arasından üç yıl geçmişti ki müzik kanallarında üç cool adamın bir Sezen Aksu klasiği olan Her Şeyi Yak’ı söylediği görülüyordu. Vokal ve gitarda Kaan Tangöze, gitar ve geri vokalde Batuhan Mutlugil, bas gitar ve geri vokalde Ari Barokas’tan oluşan Duman’a davulda Alen Konakoğlu eşlik ediyor ve grup Kaan Tangöze’nin kelimenin gerçek anlamıyla ‘kendine has’ vokaliyle dinleyiciyi kendinden geçirtiyordu. Şarkıyı barındıran albümün adı Belki Alışman Lazım’dı ve bu albümden birçok hit parça çıktı. Kimi zaman Bu Akşam’la partilettiler kimi zaman Bal’la şarabın dibine vurdurdular. Ve Duman henüz ikinci albümüyle tüm Türkiye’de müthiş bir popülarite yakalamış oldu. Ortada artık Belki Alışman Lazım albümü birlikte gelen iyice oturmuş sound’larıyla beraber artık bir ‘Duman gerçeği’ vardı. Grup yakaladıkları bu popülariteyle birlikte en sevdiği şeyi yapmak için de kapıları ardına kadar açmış oldu: Konser vermek! İkinci albümün ardından adeta ‘sahada ayak basmadık yer’ bırakmadılar. Batıdan doğuya, kuzeyden güneye tüm Türkiye’yi baştan aşağı dolaşarak ‘yaydıkları dumanla seyircinin içine karıştılar’. Bostancı Gösteri Merkezi’ndeki efsane konserlerini DVD olarak piyasaya sürdüler. Bu bile onların gerçek bir konser grubu olduklarının kanıtıydı.
Evet, artık bir ‘Duman gerçeği’ oluşmuştu. Grup, geleneği bozmadı ve yine üç yıl aradan sonra Seni Kendime Sakladım albümünü çıkardı. Bu albüm hayranları için başta biraz ağır geldi. Zira albümün kendisi ağırdı. Seni Kendime Sakladım, Aman Aman, Öyle Yürekten gibi şarkılar özellikle Kaan’ın vokalleriyle zaten arabeskle kol kola girmiş halini iyice pekiştiriyordu. Sindire sindire dinlenmesi gereken bir albümdü Seni Kendime Sakladım. Dinleyiciyi de öyle yapıp albümü bağrına bastı ve konserlerde yine hep bir ağızdan gruba eşlik etti.
2009 yılı ise Duman fanları için tadından yenilmez bir yıl olmuştu. Albüm çıkarmaya beş yıl ara veren grup ellerinde biriken birçok parçadan seçme yapıp iki CD’lik Duman I ve Duman II’yi yayınladı Toplam yirmi şarkının yer aldığı bu albümlerde grup tüm samimiyetiyle stüdyoya girmiş gibiydi. Helal Olsun, Elleri Ellerime, Senden Daha Güzel, Dibine Kadar, Sarhoş, Senin Marışın gibi şarkılar dillere pelesenk oldu ve dinleyiciyi bir konserde gibi o kanattan bu kanata savurarak kendinden geçirdi.
2013 yılının yaz mevsimine girildiğinde Türkiye’nin dört bir yanından ‘Her yer Taksim her yer direniş!’ sloganları yükseliyordu. İslamcı faşist iktidara karşı Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük direnişi İstanbul Taksim’de başlamış ve dalga dalga tüm Türkiye’ye yayılmıştı. Barikatlar, sloganlar, şarkılar, devrim marşlarıyla halk mevcut iktidarın zulmüne “Artık yeter!” diyordu. Ortalık toz dumandı. Ve Duman’ın son albümünün adı da Darmaduman’dı! Grup aslında ODTÜ’deki olaylara karşı bir protesto için yazdığı Eyvallah şarkısını belki de grup tarihinde bir kez daha rastlayamayacağımız bir yöntemle ilk defa Gezi Direnişi başladığında internetten yayınladı ve böylece direniş marşına bir şarkı daha eklenmiş oldu.
Darmaduman müthiş enerjik sound’uyla dikkat çekerken belki de grubun en politik albümü olarak kayıtlara geçti. Katledilen tüm aydınlar için bir haykırış olan Köpekler, Türkiye’nin ilelebet devam edecekmiş gibi görünen kanayan yarası Türk-Kürt savaşıyla ilgili Kolay Değildir, sadece işlerini yapıp bozuk olan bu düzeni eleştirdikleri için demir parmaklıklar arkasına konan gazetecilere selam gönderen Gözleri Kanlı bu zamana kadar yapılmış en cesur Duman şarkılarıydı. Darmaduman bir olgunluk albümü değil ustalık albümüydü.
Gelelim günümüze… Aradan sekiz yıl geçti. Duman cephesinde hala bir ses yok. Evet, araya Kaan Tangöze’ninkiyle başlayan Ari Barokas ve son olarak Batuhan Mutlugil’inkiyle devam eden solo albümler girdi. Duman pandemiye kadar aralıksız çalmaya yine devam etti. Yine yeri geldi Ebru Gündeş’ten yeri geldi Pink Floyd’dan çaldı. Pandemide birkaç çevrimiçi konser de verdi. Ülkenin pandemi sürecinde tam açılmaya girmesiyle Duman tekrar sahaya indi ve şehir şehir dolaşmaya başladı. Bu durum sevenlerinin gönlüne bir nebze olsun su serpiyor. Ancak artık bir Duman albümü bekliyoruz. Tüketim çağının müzik alanındaki en büyük ‘armağanı’ single’lara boğulduğumuz şu son birkaç yılda gerçek bir rock albümüne herkesin ihtiyacı var. Herkesi bilerek kullandım çünkü Duman’ı duvar ustasından reklam yazarına, başhekiminden öğrencisine kadar herkes büyük bir zevkle dinliyor. Her şeyin yokuş aşağı gittiği son bir buçuk yılın telafisi için bizlere reçetesiz bir ilaç gerekiyor. Dolayısıyla da Duman grubu, “Acilen albümünüz bekleniyor!”

Önceki ve Sonraki Yazılar
Burak Soyer Arşivi