EDEBİYATTA KADIN MÜCADELESİNİN TARİHİ

Farklı coğrafyalardan, her yaştan, her sınıftan kadınlar... Kimi eylemlerle, kimi yazarak, kimi çizerek, kimi konuşarak hakları için mücadele eden ve tarihe yön veren kadınlar...

Taliban’ın Afganistan’ı ele geçirmesi üzerine sosyal medyada Afgan kadınların çığlığını duyduk. ‘Kadın kadının yurdudur’ sözleri kulaklarımızda, kadın kardeşlerimizin acısı yüreğimizde ekran karşısında olan biteni izliyoruz. Bu hafta kitap sayfamızı kadın mücadelesine ayırdık. Haftanın kitaplarında feminizmle ilgili kitap önerilerimizi ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav’ın ‘Yaşasın Kadınlar’ kitabını görebilirsiniz. Minik kitap kurtları için de çok sevdiğimiz, her gün yeni bir kadın hikâyesini okumaya doyamadığımız ‘Asi Kızlara Uykudan Önce Hikâyeler’ kitabı var. Ancak bu kez Türkiye’den örneklerle. Gelelim haftanın Ayraç’ına. Bu hafta Türk edebiyatının ilk kadın roman yazarı Fatma Aliye’yi yakından tanıyacağız.

Kadın mücadelesinin edebiyattaki yansımalarının izini sürdüğümüzde karşımıza Fatma Aliye çıkıyor. İletişim Yayınları’ndan çıkan Senem Timuroğlu’nun doktora çalışmasıolan ‘Kanatlanmış Kadınlar Osmanlı ve Avrupalı Kadın Yazarların Dostluğu’ kitabıyla Fatma Aliye’yi tanımaya, edebi dünyasını anlamaya, bir kadın yazar olarak özgürleşme yolculuğuna tanıklık ediyoruz. Kitapta Avrupa’ya seyahat eden ilk Osmanlı kadınları, Avrupalı kadınlarla dostlukları aktarılıyor. Biz kitabın Fatma Aliye ile ilgili kısmını ele alacağız.

Yazar yola çıkış amacını 19. ve 20. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun entelektüel dünyasını etkileyen aydınlanma felsefesinin, Müslüman Osmanlı kadınları üzerindeki zihniyet dönüşümünü araştırmak olduğunu belirtiyor.  Timuroğlu araştırmasını yaparken bu zihniyet değişiminin Osmanlı Müslüman kadınları için örgütlü bir özgürlük mücadelesine dönüştüğünü ve bu mücadelede Osmanlı kadınlarının Avrupalı kadınlarla çeşitli temaslar, fikir alışverişi ve etkileşimler içinde olduklarını yazıyor.

"BÜYÜK BİR DÂHİ OLABİLİRDİ”

Fatma Aliye şeriat ile yönetilen bir imparatorlukta adeta kafesteki bir kuş gibidir. Muazzam zekâsına, merakına rağmen kızların eğitim alması yasaktır.  Ancak onun kararlılığının ve merakının önünde kimse duramaz.

Fatma Aliye’nin babası Tanzimat döneminin en büyük devlet adamlarından biri olan Ahmet Cevdet Paşa’dır. Fatma Aliye’nin edebi kimliğinin oluşmasında babasının ve yazar Ahmet Mithat Efendi’nin payı büyüktür. Fatma Aliye babasıyla hoca-öğrenci ilişkisi kurar. Yazarın aktardığına göre bu ilişki biçimi Aliye’nin yaşamı algılama ve yorumlama üslûbunu geliştirmiş, dünya ve ülke siyasetinde konumunu belirlemiştir.

Babası Ahmet Cevdet Paşa kızı için “Erkek olsaydı, düzenli bir öğrenim görseydi, gerçekten büyük bir dâhi olabilirdi” der. Fatma Aliye haremde vakit geçirmekten, oyun ve oyuncaktan hoşlanmayan bir çocuktur. Zamanını sorularına yanıt veren, onunla bir yetişkin gibi konuşan babasının kahvecisi, zeki, dünya görmüş Süleyman Ağa’nın yanında geçirir.

Ağabeyine dersler veren Lofçalı Hacı İbrahim Şevki Efendi’nin derslerine katılır. Yani abisi ders alırken Aliye de dersi dinler. Kur’an’ı baştan sona okumuş, daha sonra da Osmanlıca yapıtları okur hale gelmiştir. Altı yaşındayken okumayı söker. Ağabeyi Ali Sedat kütüphanesini düzenlemesi karşılığında Fatma Aliye’ye okuduğu gazete ve dergilerden verir. Gazete ve dergi okuma alışkanlığı geliştirir. Cep harçlığını kitap, gazete ve dergi almak için kullanır.

On yaşında ahlâk ve felsefe derslerine başlar. “Bu yıllarda Fransızca öğrenme hevesi de başlar. Müslüman kız çocuklarına Fransızcanın öğretilmesinin yaygın olmadığı bu dönemde Fransızcayı Süleyman Efendi’den rica ettiği alfabeyle kendi kendine öğrenir.” Fatma Aliye Fransızca bir kitapla babasına yakalanınca Ahmet Cevdet Paşa ona Fransızca okutulmasını ister. Bunun üzerine dönemin ünlü hukukçularından İlyas Matar, Aliye’nin hocası olur. Üç yıl boyunca Fransızca okuma yazmasını geliştirir. Hatta Fransızca bir sözlük yardımıyla çocuk kitabı da çevirmeye başlar. Ayrıca konakta ağabeyi için kurulan kimya laboratuvarında deneyler yapar.

Fatma Aliye her ne kadar iyi öğrenim görmüş olsa da toplumsal normların dışına çıkamaz. On yedi yaşında evlendirildiğinde kendisinden iyi bir eş ve iyi bir anne olması beklenecektir. Aliye’nin romanlarında kurguladığı kadın karakterler kendi yaşamından izler taşır.

ODASININ PENCERERİNDEN DÜNYAYA SESLENEN YAZAR

Aliye evlendiğinde çocukluğunda kendi kararlılığı ve mücadelesiyle yarattığı özgür dünyadan, kendine ait odasından mahrum kalmıştır. Timuroğlu’nun kitapta aktardığına göre evlilik onun için ikinci bir mücadele dönemi olur. “Israrlı ve istikrarlı direnişi sayesinde bu mücadelesinden zaferle çıkacak, yalnızca “kendine ait bir oda” ya sahip olmakla kalmayacak, odasının penceresinden tüm dünyaya seslenecektir.” Eşinin roman okumasını yasaklaması üzerine kitap okumaya ara verse de ilk fırsatta istediğini yapar, roman okumaya devam eder. Zaman içinde eşinin tutumu da değişir, Faik Bey, Fatma Aliye’ye destek olur.

AHMET MİTHAT’IN

FATMA ALİYE’NİN YAŞAMINDAKİ ÖNEMİ

Fatma Aliye 1890 yılında ‘Bir Kadın’ takma adıyla George Ohnet’in Volonté yapıtının çevirisini yaparak Ahmet Mithat’la tanışır. Ahmet Mithat çeviriyi beğenir, Tercüman-ı Hakikat Gazetesi’nde yayınlar. Fatma Aliye bunun üzerine kendisine bir teşekkür mektubu gönderir. “Bu mektup aralarında 1912 yılına kadar sürecek verimli edebi ve felsefi tartışmaları içeren bir mektuplaşma başlatır.”

Fatma Aliye Ahmet Mithat’ın mektuplarında defalarca tekrarladığı gibi birçok kadının yazmasına önayak olmuş, onlara ilham vermiştir. Fransızca yaptığı çevirilerdeki amacı toplumda cinsiyet eşitliğini yaymaktır. Bunu yaparken geleneğini terk etmez.

Ahmet Mithat, Aliye’nin yaşamında babası kadar etkilidir. Onu yönlendirir, bazen tutumu baskıcı olsa da Aliye’nin yazarlığı geliştikçe bu baskı azalır. Fatma Aliye henüz otuz bir yaşındayken Ahmet Mithat onun biyografisini yazar. Biyografiyi yazmasındaki amacı Osmanlı’da bir kadın yazarın yetişebileceğini göstermektir.  Birlikte ‘Hayal ve Hakikat’ kitabını yazarlar.

OSMANLI FEMİNİZMİNİN KURUCUSU

Timuroğlu, Fatma Aliye’nin Avrupa’daki algılanış biçiminin de izini de sürer. Kadın mücadelesi Avrupa ülkelerinde de yaşanmakta, George Sand Osmanlı’da kadın yazarlara örnek gösterilmektedir. Sand erkek kıyafetleri giyip, erkek adıyla yazarak edebiyat dünyasında yer edinir ve kadın özgürlüğünün bir simgesi haline gelir. Ahmet Mithat, Fatma Aliye’ye mektuplarında George Sand’i örnek gösterir, ikisi arasında karşılaştırmalar yapar. Timuroğlu Fatma Aliye ve George Sand’in yapıtları arasındaki benzerliğe dikkat çekiyor. Aliye muhafazakâr bir yaşam sürmüştür. George Sand’in ise romanlarında yarattığı kadınlar dinin içinden konuşur. Fatma Aliye ise özgür yaşamı, içinde bulunduğu toplum ve ailesinin sınırlarını zorlayarak romanlarında aktarır. Aliye, Sand’den etkilenmiştir ancak onu taklit etmekten çok kadınlar için daha bağımsız bir alan açmaya çalışmıştır.

Fatma Aliye kızlarına öğrettiği gibi romanlarında da kadınlara akıllarını kullanarak, hiçbir kurtarıcı beklemeden, kendi kaderlerini tayin etmeyi önermektedir. ‘Hanımlara Mahsus Gazete’de’* kadın mücadelesine ilişkin makaleler kaleme alır. Timuroğlu bu metinlerin Osmanlı feminizminin kurucu metinleri olduğunu söylüyor.

KADIN MÜCADELESİNİN HAFIZASINI OLUŞTURUR

Fatma Aliye ‘Nisvan-ı İslâm’ kitabını 1893’te Chicago’da düzenlenen Uluslararası Dünya Sergisi’nin Dünya Kadın Kütüphanesi kataloğunda sergilenmesi için kaleme almıştır. Kitabın başarısı, serginin direktörünün ilgisini çeker, İstanbul’a geldiğinde Fatma Aliye ile mülakat yapar ve ondan bir kitap daha yazmasını ister. Aliye, ‘Namdaran-ı Zenan-ı İslâmiyan’ (Ünlü Müslüman Kadınlar) isimli kitabında İslamiyetin ilk yıllarından 19.yüzyıla kadar yaşamış şair, filozof, öğretmen kadınların biyografilerini yazar. “Bu yapıt kaleme alınan ilk Müslüman kadın tarihidir.” Aliye kadınların güçlü ve özgür olduğu İslamiyet’in ilk döneminde yaşayan kadınları anlatarak kendi döneminin kadınlarına güç vermeyi amaçlar. Çünkü hafıza oluşmadığında her kuşak özgürlüğü elde etmek için mücadele vermek zorundadır.

İngiliz Gazeteci Grace Ellison, ‘İstanbul’da Bir Konak ve Yeni Kadınlar’ isimli kitabının ‘Türkiye’nin Kadın Yazarları’ başlıklı bölümünde Fatma Aliye’yi ele alır. “Fatma Aliye’nin yeteneği, farklı bakış açısı, duru, şiirsel üslubu ve engin tarih bilgisiyle kadın erkek pek çok yurttaşı tarafından takdir edildiğini belirtir.”

Kadın mücadelesinin bu topraklardaki izini bu hafta Fatma Aliye ile sürdük. Bu sayfanın okuyucuları daha önce Kadınlar Fırkası’nın Kurucusu Nezihe Muhiddin’i ve milli mücadelenin kadın kahramanı Halide Edib’le ilgili yazıları hatırlayacaktır. Toplumsal hafızanın tazelenmesi ve kadınlara örnek oluşturması için kadınlarının yaşam hikâyelerini yazmaya devam edeceğiz.

*Hanımlara Mahsus Gazete 1895 yılında yayınlanan, Fatma Aliye’nin de yazarı olduğu bir kadın dergisidir.

HOŞÇAKAL CİN ALİ

Yayınlandığı 1968 yılından beri çocuklara okumayı öğreten Cin Ali serisinin çizeri Selçuk Seymen hayatını kaybetti.

Anadolu köylerinde öğretmenlik yapan ilkokul öğretmeni Rasim Kaygusuz tarafından yazılan Cin Ali, çocuklar kolay çizebilsin diye çöp adam şeklinde tasarlanmıştı. Kaygusuz ve kitabın çizeri Seymen pek çok çocuğun Cin Ali'yle büyümesini sağladılar.

ÇOK SATANLAR

Haftanın çok satanlar listesini D&R, idefix, hepsiburada, Remzi Kitabevi, Penguen Kitabevi, BKM Kitap ve Amazon Türkiye listelerinden yola çıkarak derledik.

  1. Balıkçı ve Oğlu, Zülfü Livaneli
  2. Kayıp Tanrılar Ülkesi, Ahmet Ümit
  3. Hazan, Ayşe Kulin
  4. Mutlu Olma Sanatı, Arthur Schopenhauer
  5. Seyir, Piraye

HAFTANIN KİTAPLARI

FATMA ALİYE

Bir Osmanlı Kadın Yazarın Doğuşu

Ahmet Mithat Efendi

Sel Yayıncılık

Osmanlı’nın ilk kadın yazarı Fatma Aliye’yi ona yazın serüveninde rehberlik eden Ahmet Mithat Efendi anlatıyor. Sel Yayıncılık’tan çıkan kitapta Fatma Aliye’nin doğumundan aile yaşamına, eğitiminden yazar olarak ilk karalamalarına, evlilikle ilgili görüşlerinden kadın yazar olarak kendini gerçekleştirme sürecinde yaşadığı zorluklara kadar pek çok ayrıntı Ahmet Mithat Efendi’nin kaleminden okuyucuya aktarılıyor.

YAŞASIN KADINLAR

Gülsüm Kav

Doğan Kitap

Her evin kapısında Ceren Özdemir, reddedilen her koruma başvurusunda Ayşe Paşalı, her şarkıda Değer Deniz, her kuaförde Muhterem Evcil, her sınavda Ceren Damar, her kedi sevgisinde Merve Kotan, her plazada Şule Cet vardır. Her şehirde Özgecan  adı verilmiş bir yer, dünyanın ummadığınız bir yerinde ‘Ölmek İstemiyorum’ sözleriyle Emine Bulut ve öldürülen pek çok kadın vardır. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun Genel Temsilcisi Gülsüm Kav, ‘Yaşasın Kadınlar’ kitabında Türkiye’de kadın cinayetlerini ve çözüm yollarını, kadınların hayatta kalma mücadelelerini anlatıyor.

%99 İÇİN FEMİNİZM

BİR MANİFESTO

Cinzia Arruzza, Tithi Bhattacharya, Nancy Fraser

Sel Yayıncılık

Toplumsal cinsiyet şiddeti farklı biçimler alsa da kapitalist toplumsal ilişkilerin sonucudur ve dolayısıyla bugün feminizm her zamankinden daha fazla antikapitalist bir karaktere bürünmelidir. Tüketiciliği pompalayarak kendine yeni bir pazar yaratan ticari feminizmle de liberal feminizmle de aralarına mesafe koyan Arruzza, Bhattacharya ve Fraser ‘%99 İçin Feminizm Bir Manifesto’ kitabında kürtajdan bakıma, sağlıktan barınmaya, şiddetten cinselliğe kadar pek çok sorunu ele alıyor. On dört dilde yayınlanan manifestoda, kapitalizmin kâr hırsının temelde kadınların sömürüsü üzerine inşa edildiği de gözler önüne seriliyor.

FEMİNİZM HERKES İÇİNDİR

TUTKULU POLİTİKA

Bell Hooks

BGST Yayınları

Bell Hooks ‘Feminizm Herkes İçindir’ kitabında popüler kültürde ve medyada feminizmle ilgili üretilen yanlış tanımların üzerine gidiyor. Feminizmin yalnızca erkek karşıtlığı olduğu yönündeki önyargıları kırmayı amaçlıyor. Feminizmin cinsiyetçiliği, cinsiyetçi sömürüyü ve baskıyı sona erdirmeye çalışan bir hareket olduğunu gösteriyor.

SIFIR NOKTASINDAKİ KADIN 

Neval El Seddavi 

Metis Yayınları 

Umutsuz, çaresiz, ölümle yaşam arasındaki sınırda bir kadın. Sıfır noktasında. Neval El Seddavi, ölüm hücresinde Mısırlı fahişe Firdevs'le konuşuyor. Firdevs'in anlattığı yaşam öyküsü,  bu dünyada kadın olmanın ne anlama geldiğini ve bir kadının toplum tarafından fahişe olmaya nasıl zorlandığının öyküsü

MİNİK KİTAP KURTLARI NE OKUSUN?

OKUMAK İSTİYORUM

Aisha Saeed

Beyaz Balina Yayınları

Emel, Pakistan’ın küçük bir köyünde yaşayan on iki yaşındaki bir kız çocuğudur. En büyük hayali, eğitimini tamamlayıp öğretmen olmaktır. Bu, kız çocuklarının okula gönderilmek yerine ev işi yapıp çocuk bakmaya mahkûm edildiği bir toplumda gerçekleşmesi zor bir hayaldir. Küçük bir kızın okumak için mücadelesi Beyaz Balina Yayınları’ndan çıkan ‘Okumak İstiyorum’ kitabında.

ASİ KIZLARA UYKUDAN ÖNCE HİKÂYELER

TÜRKİYE’DEN 100 OLAĞANÜSTÜ KADININ MASALI

Ayşegül Gürsel, Ümran Özbalcı

Hep Kitap

Hep Kitap’ın yayınladığı ‘Asi Kızlara Uykudan Önce Hikâyeler’ serisini hepimiz çok sevmiştik. Türkiye'den 100 kadının hikâyesinin yer aldığı kitaptaMüzeyyen Senar, Nene Hatun, Ayşen Gruda, Leylâ Erbil, Ümmiye Koçak, Canan Dağdeviren gibi kız çocuklarına örnek olacak isimler var.

ÖZGÜR OLAN VE OLMAYAN

Brigitte Labné, Michel Puech

Günışığı Kitaplığı

Günışığı Kitaplığı’ndan çıkan ‘Çıtır Çıtır Felsefe’ serisi çocukları, öğretmenleri, anne babaları farklı kavramlar üzerine düşünmeye davet ediyor. Çocukları doğru sorular sorarak düşündüren serinin dokuzuncu kitabında özgürlük kavramı tartışılıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Eda Yılmayan Arşivi