Ekonomide sinyaller güçlü geliyor

Son Güncellenme Tarihi: Temmuz 14, 2020 / 00:14

“Ekonomide çok büyük bir ivme bekliyoruz. Türkiye’yi dünyanın en büyük on ekonomisi arasına sokma hedefimize hiç olmadığımız kadar yakınız. Ekonomide toparlanma sinyalleri oldukça güçlü geliyor.” Hükümet yetkililerinin Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu durumla ilgili değerlendirmeleri böyle.
Şurası açık; ekonomi Mart-Nisan-Mayıs- aylarında yıllık bazda büyük bir daralma yaşadıktan sonra hızlı bir şekilde toparlanıyor. Büyük kısmı bu döneme denk gelen yılın ikinci çeyreğindeki büyüme rakamı eksi çıkacak. Hatta bir önceki çeyreğe göre daralma çok büyük bir olasılıkla iki haneli olacak. Öncü göstergeler bunu doğruluyor. Öte yandan Hükümet haksız da sayılmaz; zira Mayıs ayında başlayan toparlanma çok güçlü. Örneğin, Pazartesi (dün) açıklanan verilere göre, sanayi, inşaat, ticaret ve hizmet sektörleri toplamında cirolar, Mayıs ayında bir önceki aya göre yüzde 12,5 artmış görünüyor. Aynı dönemde otomotiv yakıtını dışarıda bırakınca gıda dışı satışlardaki artış oranı yüzde 17,3 olurken gıda, içecek ve tütün satışları da yüzde 7,7 büyümüş. Olumlu işaretler sadece satışlar ve cirolarla sınırlı da değil, üretimde de görünüm parlak. Sanayi üretimi mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış olarak bir önceki aya göre yüzde 17,4 arttı.
Tabii bir de madalyonun diğer yüzü var. İyi niyetimizi korusak da aynı verilere baktığımızda bir başka tabloyu da fark ediyoruz. Bu yılın ilk beş ayındaki sanayi üretimi geçen yılın ortalamasına göre yüzde 8,8 geride. Yetkililerin moralini bozmak istemeyiz ama ekonomi yönetiminin “V çıkışının ilk sinyalini” gördüğü Mayıs ayındaki sanayi verisi yılın başıyla karşılaştırıldığında hâlâ yüzde 22 daralmaya karşılık geliyor. Veya şöyle söyleyelim; sanayi üretiminin yılın ikinci çeyreğindeki seviyesi tam yedi yıl önceki düzeye gerilemiş durumda. Güzelim sinyalleri bozan bir başka veri; iktisadi faaliyet açısından kritik önem taşıyan ciro endeksinin, ekonomideki satışların Mayıs ayındaki düzeyi, Türkiye’yi uçuracak Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçtiğimiz gündekinin bile gerisine düşmüş.
Haksızlık yapmamak lazım. Bu tabloda yaşanan küresel salgının payı büyük. Bütün dünya aynı durumda. Hatta Türkiye’nin görece daha çabuk toparlanacağı da bir gerçek. Yıl sonunda büyüme rakamının, birçok uluslararası kuruluşun Türkiye ile ilgili tahminlerinden çok daha iyi olacağını ben de görüyorum. Bununla birlikte bazı endişelerim de var. Zira bu hızlı toparlanma, bu görece olumlu büyüme performansı bayağı yüksek bir maliyetle geliyor.
Daha önce de birkaç kere bu sayfada belirtmiştim; Türkiye’nin iç tasarrufları arzu edilen büyümeyi ve istihdamı yaratmaya yetmiyor. Bir başka deyişle, bu anlamda biz bize yetemiyoruz ne yazık ki. Oysa mevcut ekonomi yönetimi keyfince politikalar izleyebilmek, istediği yere rahatça müdahale etmek, yeri geldiğinde özel şirketlerin ve bankaların yönetimlerine karışabilmek istiyor ve bu yolda ayağına takılacağını düşündüğü yabancı sermayeye de sıcak bakmıyor. Kendi yağımızda kavrulmayı tercih ediyoruz ama yağımız yeterli değil. Dibimizin tuttuğunun bazı öncü işaretleri de geliyor.
Olumlu sinyallerle aynı gün açıklanan ödemeler dengesi verisi bu bakımdan önemli. Haziran ayının son günü açıklanan dış ticaret verilerinde Ocak-Mayıs döneminde dış ticaret açığının bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 100’den fazla artarak 21 milyar dolara çıktığını görmüştük. Mayıs’ta geçen yılki ithalatın sadece yüzde 72’si kadar ithalat yapmış olsak da dış açık büyümüştü. Dün açıklanan veri ise bir önceki yılın Mayıs ayında 1,1 milyar dolar fazla veren cari işlemlerin, bu yılın aynı ayında 3,8 milyar açık verdiğini gösterdi. Bunun sonucunda on iki aylık cari işlemler açığı 8,2 milyar oldu.
Aslında şaşılacak bir şey yok. İç tasarruflarınız büyüme için gerek duyduğunuz kaynağı sağlamada yetersiz kalıyorsa cari açık vermek adeta matematik bir zorunluluk. Zamanında bir görüşmemizde bu soruna dikkat çektiğimde, kendisini iyi tanıdığım bir bürokrat “ben öyle düşünmüyorum” demişti de şaşırıp kalmıştım. Ama bu konu yoruma açık değil ne yazık ki. Tasarruf açığı varsa dış açık bunun kaçınılmaz bir sonucu. Önümüzdeki dönemde bu eğilimin ivmelenerek artacağı konusunda Hükümete katılıyorum. Bu da beni endişeye sevk ediyor.
Cari açığın böyle ipini koparıp gitmesini sağlayan dinamikle, Hükümetin büyümeyle ilgili gördüğü güçlü sinyalleri ortaya çıkaran aslında aynı şey; parasal genişleme… Geçen yılın sonuna göre kur yüzde 15 arttığı halde Merkez Bankasının dış varlıkları yüzde 1,4 azalmışken iç varlıklardaki büyüme yüzde 227 !.. –yazıyla ifade edeyim iki yüz yirmi yedi. Merkez Bankası rezervleri yılın ilk beş ayında 22,4 milyar dolar erimiş ama TL cinsi parasal varlıklar 370 milyar artmış. Yıllıklandırılmış TL parasal genişleme oranı yüzde 58. Yurt içi TL krediler de yarım trilyona yakın büyümüş. Kamu bankalarının verdiği kredilerde artış oranı yüzde yüzün bir hayli üzerinde. Bankalar topladıkları her 100 TL mevduata karşılık 140 TL kredi vermiş durumda.
Bu rahatsız edici görünümün bir başka yansımasını da enflasyonda görüyoruz. Haziran ayı tüketici fiyat enflasyonumuz gelişmiş ülkelerin 30 katı, gelişen piyasalar ve gelişmekte olan (az gelişmişin kibarca söylenişi) ülkelerdekinin ise 3 katından fazla. Ekonomi iki buçuk ay durmuş, istihdam bir önceki yıla göre 2 milyon 600 bin azalmış, talep yerlerde sürünüyor, petrol fiyatları yılbaşındakinin üçte ikisinde –hatta bir ara negatife dönmüş– ama enflasyon bu yıl da iki haneli olacak.
Sinyaller güçlü, orası kesin ama döneceğimiz yönle haklı ilgili tereddütler var diye kimse alınmasın. Umalım da ekonomi yönetiminin verdiği sinyal sonucu dönüşü yatay yönde yaparız, dikey yönde değil.

İbrahim Turhan

1968 yılında İzmir’de doğdu. Orta öğrenimini Galatasaray Lisesi’nde 1987 yılında (birincilikle) tamamladı ve aynı yıl Boğaziçi Üniversitesi İ.İ.B.F. İşletme Bölümünü (birincilikle) kazandı. Marmara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü Uluslararası Bankacılık yüksek lisansını “Kamu Kesimi Açıklarının Makroekonomik Sonuçları ve Türkiye’de Bankacılık Kesimi Üzerinde Etkileri” konulu tez ile, Bankacılık doktorasını da “Finansal Krizler ve Reel Sektör Üzerindeki Etkileri: Türkiye Örneği” konulu tez ile tamamlayan Turhan, bu dönemde aynı kurumda öğretim elemanı olarak görev yaptı.

Marmara Üniversitesi Rektörlüğü Araştırma Fonu tarafından desteklenen sosyal bilimler mega projesi çerçevesinde resmi olarak davet edildiği Cenevre Üniversitesi Institut Européen (IEUG) ve Loughborough Üniversitesi Banking Centre bünyesinde araştırmacı olarak bulundu.

2001 yılında Yardımcı Doçent unvanıyla Yeditepe Üniversitesi’nde öğretim üyeliğine başlayan Turhan, bu kurumda Bankacılık ve Sigortacılık Bölümü ile Uluslararası Ticaret ve İşletmecilik Bölümü başkanlığı yaptı. Yine aynı üniversitede Meslek Yüksekokulu ve Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürlüğü görevlerini yürüttü.

Üniversitelerarası Kurul tarafından 28 Ocak 2014 tarihi itibarıyla Dr. İbrahim Turhan’a doçentlik unvanı verildi.

Birçok Türkçe süreli yayında finansal iktisat ve politik iktisat alanında yayınları bulunan ve kitap editörlüğü de yapan Turhan, bankacılık, finans ve finans teknolojileri alanında faaliyet gösteren süreli yayınlarda yayın danışmanı, yazı işleri müdürü ve yayın yönetmeni olarak çalıştı. İstanbul Bilgi, Marmara, İstanbul Ticaret ve Kadir Has Üniversitelerinde uluslararası finansal piyasalar ve kurumlar, finansal kuruluşlarda stratejik planlama ve yönetim, bankacılık teorisi ve politikası ile merkez bankacılığı alanlarında ders veren Turhan 2004’e kadar Beykent Üniversitesi İİBF’nde yarı zamanlı öğretim üyesi olarak görev yaptı.

1 Nisan 2004 tarihinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Banka Meclisi üyeliğine, 7 Haziran 2006 tarihinde Para Politikası Kurulu üyeliğine seçilen Dr. M. İbrahim Turhan, 8 Mayıs 2008 tarihinde Başkan Yardımcısı olarak atandı.

Dr. M. İbrahim Turhan, Kiel Enstitüsü bünyesinde faaliyet gösteren Küresel Ekonomi Sempozyumu’nun Liderler Grubu ve Danışma Kurulu üyesidir. Ayrıca London School of Economics and Political Sciences (LSE) Avrupa Enstitüsü bünyesinde kurulan Çağdaş Türk Çalışmaları Kürsüsünde TCMB adına danışma kurulu üyeliğini sürdürmektedir. Dr. M. İbrahim Turhan’ın uluslararası hakemli dergilerde Türkiye ekonomisi, finansal iktisat ve iktisat politikası alanlarında yayımlanmış makaleleri de vardır.

Avrasya Borsalar Federasyonu (FEAS) Yönetim Kurulu Üyesi, Dünya Ekonomik Forumu’nun Uluslararası Para Sistemi’ne ilişkin Küresel Gündem Kurulu Üyesi,
California Üniversitesi Berkeley, “Orta Doğu’da Girişimcilik ve Kalkınma Programı” Danışma Kurulu Üyesi.

Scroll to Top