Eleştiri genelde dinlenmez ama çözüm genelde dinlenir

Son Güncellenme Tarihi: Kasım 28, 2022 / 08:14

Yöneticilik tecrübemden bir alıntı yaparak başlayayım: “Ben demiştim” diye çıkış yaptığım bir gün, yaşı benden büyük bir yönetim kurulu üyesi bana dönüp “Haklı bile olsan sırası değil” demişti.

Uzun uzun düşünmüştüm bu cevabın üzerine. Sonra haklı bulmuştum.

Değiştirme gücümüzün olmadığı karar ya da gelişmeler ile ilgili arzu edilmeyen sonuçlar ortaya çıktığı zaman üzerinde iyi çalışılmış bir reçeteyle “merhaba” demekte fayda var. Daha önceden uyarmış olduğumuzu hatırlatmak marifet olmuyor çünkü. Ancak ülkemiz marifetli insan değil malumatlı insan yetiştirdiği için, “Ben demiştim” diyenler icra makamına geçtiğinde aynı hataları yapıyorlar.

Marifetli olmak kolay değil. Çünkü ispat şartı var.

Gelişmelerden kendi lehinize fayda çıkarmanız lazım ki insanlar inansın. Örneğin, uygulanan ekonomi politikalarının sonuç vermeyeceğini ve zararlı yan etkileri olacağını söyleyenlerin doğal olarak söylediklerinin yönünde tasarrufta bulunuyor olmaları gerekir. Yani, kendi işlerini kendi sözleri doğrultusunda yönetmeleri, uyardıkları risklerin oluşumunu sabırla beklemeleri gerekir. Bazen bu süreç fazlasıyla uzun sürebilir.

Tabii, firmaların içinde bunu yapmak imkansız.

Yanlış kararlardan herkes etkileniyor ve işin doğrusunu anlatmaya çalışanları çoğu kez dinleyen olmuyor.

Yine de korkulan başa geldiği zaman kurtuluş reçetesini ortaya koyacak basireti göstermek gerekir. Tabii, daha önce yapılan uyarılar dinlenmediği gibi çözüm önerilerini dinlemek istemeyenler olacaktır.

Tecrübeme dayanarak söylüyorum:
Kararını hevesle uygularken itiraz edenleri dinlemeyen yöneticiler, işler sarpa sarınca bir anda çalışanlarla daha fazla empati kurarlar.

Bu sebeple “dinlenmesi gereken insan” kategorisinde olmak, eleştiriyi hınç alır gibi yapmamak lazım.

Önemli olan haklı çıkmamız değil, doğruyu yaptırmamızdır.

Unutmayalım.

İNSANLARI AYIRT ETMEDEN YAKLAŞMAK LAZIM
Tüm bunları “Neden daha sert eleştiri yapmıyorsunuz” diye serzenişte bulunanlar için yazdım.

Eleştiri yaparak kararları değiştiremediğimizi yıllar önce kavramış bir kişi olarak, yan etkiler ortaya çıktığında “fikri alınacak insan” kıvamında kalmaya gayret ediyorum.

Çünkü ben kişilere değil işe bakarım.

Kişilerin hayat görüşü, kılığı kıyafeti, yaşı veya başka özelliklerine göre yorumlarımı değiştirmem. Sevmediği insanların yaptığı güzel işleri kötüleyenlerden olmadığım gibi, sevdikleri kişilerin yanlışlarını öven ya da görmezden gelenlerden de olmadım.

Bu para politikası önünde sonunda arzu etmediğimiz yan etkiler ve sonuçlar yaratacak.

Belki de mecburen faiz oranlarını hızlı adımlarla artıracağız.

Bilemem, ancak ne doğru adımlar atıldığında “Dediğimize geldiğiniz” diyeceğim, ne de yan etkiler ortaya çıktığında “Ben demiştim” diyeceğim.

Kolları sıvayıp sorunu çözmek için alternatifler önereceğim.

Benim tarzım bu.

Zaten küçük yaştan beri böyle olduğum için sorunlarını çözmek için bana gelir, bana danışırlar. Hatta bazen ben bizzat telefon açıp “Bir sorun varmış nasıl yardımcı olabilirim” diye moral vermeye çalışırım.

Sonuç olarak, neyin yanlış neyin doğru olduğunu söylemek kolay.

İşler ters gittiğinde insanları “sevdiklerimiz, sevmediklerimiz” diye ayırmadan çözüm önerebilmek çok daha önemli benim için.

Emre Alkin

Prof. Dr. Emre Alkin; Saint Michel Fransız Lisesi’ni 1987 ve İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ni de 1991’de bitirdikten sonra, 1993 yılında İstanbul Üniversitesi’nde lisansüstü eğitimini tamamladı. 1996 yılında Doktorasını yine aynı Üniversite’de tamamlayarak ve 1997’de “doçent”; 2002 yılında ise “profesör” unvanını aldı.

1999-2003 yılları arasında İMKB Başkan Danışmanlığı, 2000 yılında TİM Genel Sekreterliği, Vergi Konseyi Üyeliği görevini yürüten Prof. Dr. Emre Alkin; Çukurova Holding, Doğan Holding, Anadolu Holding ve Altınbaş Holding’de görev yaptı. Çeşitli gazetelerde ekonomi köşe yazarlığı, TV8, SKYTÜRK, A HABER, CNNTURK, TRTHABER gibi televizyon kanallarında ekonomi yorumculuğu yapan Prof. Dr. Emre Alkin, Dünya Gazetesi’nde “Paylaşmasak Olmazdı” isimli sayfasıyla içimizdeki kahramanlara yer vermektedir.

Şu an Altınbaş Üniversitesi Rektör Yardımcısı olan Alkin, İzmir’in spor kulüplerinden Göztepe Sportif A.Ş.’de Yönetim Kurulu Üyesi ve Türkiye Futbol Federasyonu Genel Sekreterliği de yapmıştır. Temmuz 2017’den beri de Galatasaray Sportif A.Ş. Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapmaktadır. Alkin, “Uzlaşmazlık Çözümü” konusunda şirketler ve kamu arasında ulusal ve uluslararası çalışmalara katılmaktadır. Ödeme Sistemleri, Mobil Teknolojiler, Finans ve Mali Konular ile ilgili uluslararası şirketlerde görev yapmaktadır.

Prof. Dr. Emre Alkin’in; “Risk Management”,“Finansal Aracılığın Evrimi”, “Bankalarda Risk Yönetimine Giriş”, Yalın Alpay’la birlikte kaleme aldığı “Dünden Bugüne Gaziantep”, “Her Şey Ekonomi Değil” , “Paylaşmasak Olmazdı”, “Fikret Mualla’nın Sanatı” ve 2017 yılının en iyi iş kitabı seçilen “Olaylarla Türkiye Ekonomisi” isimli, biri İngilizce olmak üzere sekiz kitabı bulunmaktadır. Ayrıca insan ilişkilerinin dünden bugüne evrimi üzerine yazdığı “Seve Seve Aldattım” isimli kitabı da bu yıl çok satan kitaplar arasında yer almıştır.

Prof. Dr. Emre Alkin, iki çocuk babası olup, Türkçe, İngilizce ve Fransızca konferanslar vermektedir.

Gazete Pencere'yi Google'da Takip Et

Scroll to Top