Aytuna Tosunoglu

Aytuna Tosunoglu

EMNİYET ŞERİDİ

Bugün eski defterleri açtım. Çünkü hatırlamak, farkında olmadan, zahmetsizce bellekte tutulanı çağırır, kaybolmaz. Çağrışımlar, gördüklerimiz, duyusal izlenimlerimiz bir yere gitmiyor, kalıyor. 2018 yılının, Temmuz ayının başında Yeni Yaşam Gazetesi için bir yazı yazmışım. Tarih önemli, çünkü 24 Haziran tarihinde TBMM’ye ilk defa 600 kişilik Milletvekili ve Cumhurbaşkanı seçmişiz. Yazıyı yazdığımda seçimlerin üzerinden bir hafta geçmiş.

Şöyle yazmışım, üç yıl önce:
Bizi pek içine alamayan ve adına yeni yönetim şekli denen Cumhurbaşkanlığı sistemi devlet işlerinin daha işlevsel ve etkin hale getirilmesini hedefliyormuş. Son bir haftadır yeni Türkiye’ye ait kamu iletişim araçları bunu dile getiriyor. İşlevsellik ve etkinlik tek bir kavrama indirgenmiş durumda: Hızlı devlet. Benim buradan anladığım, biz otobanda trafik kurallarına uygun olarak ilerlerken sağ emniyet şeridini kullanarak ve bizden akıllı olduklarını sanmamızı istedikleri araç sürücüleri oluyor. Hedefe bizden on dakika önce gitmekle hayat yolunda kazanç temin ettiklerini sanıyorlar. Ya da biz onların öyle düşündüklerini sanıyoruz. Hedefine, farklı olduğu için, rüzgâr ondan yana estiği için, kendi özgürlüğü için emniyet şeridini kullanmayı koyan biri bu hedefi gerçekleştirdiğinde başarılı olarak addedilir. Resmi çevirin bir de şöyle bakın: Kurallara uymadığı için onun ceza alması gerektiğini düşünüyoruz ve biz iyi sürücüler olarak yolumuza devam ediyoruz. Biz iyiyiz. Onlar “başarılı”.

Şu bize iyi bir haber olabilir mi, emin değilim: Her işe tek bir yöneticinin baktığı sistemin hızlı sürdürüleceği ve ülke halkı için bu hızın bir fayda gözettiği iddiası bir iddia olmaktan öteye geçemeyecek. Birincisi arzu ettikleri gibi bir hıza ulaşamayacaklar, ikincisi aman tek adam ne der çekincesiyle kimse sorumluluk ve gerektiğinde inisiyatif almayacak. Falanca belediyenin kaldırım taşı değiştirme işinin hangi şirkete verileceğinden tutun, damadın ülke finansını yönetmeye çabalarken “spread sheet”leri koltuğunun altına alıp kayınpederinin çalışma ofisinin önünde sırasını beklemesine kadar her şeyi hayal edebilirsiniz. Damadın önceliği tek adamın iş yoğunluğu arasında bir yere girecek. Mutfakta bulaşıkların birikmesi gibi, işler birikecek. Hiçbir toplantı saatinde başlayamayacak. Hep bir sarkma, hep bir yığılma… Biz hız istemiyoruz ki. Hele bir de aileler, “beşi bir yerde”ler, ayrıcalıklılar arasında bir hanedanlık kurma hedefi varsa… Uçtuğumuzu iddia edip, tepe üstü ama stilli düşmemizi sağlayacak olabilirler.
Yazımdan aldığım bölüm bu kadar.

Emniyet şeridinde korsanlık edip on dakika kazananlar az sonra karşılarına çıkacak TIR’ın altına girme tehlikesiyle dans ediyor. Korsanlık buraya kadar.
Bildiklerimiz, anladıklarımız zaman içinde bellekten kayıp gidebilir. “Bildiğimizi” bellekte tutmak için harekete geçmedikçe devam eder, bu durum… Kimse izin vermezse ne 10 dakika kazanabilir ne sürat yapabilir ne de aptal yerine koyabilirler, bizi artık. Demokratik değişim araçlarını kullanarak değişim istiyoruz. Denediniz, izin verdiniz gördünüz işte; sağ şerit emniyetli değil!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aytuna Tosunoglu Arşivi