ENFLASYONU BIRAK PALAVRASYONA BAK!

Son Güncellenme Tarihi: Aralık 19, 2021 / 00:58

Palavrasyon Ekonomik Modeli: Hayali, eskimiş veya değersiz bir malın, ürünün, organizasyonun, düşüncenin ve ideolojinin hiçbir bilimsel veri ve analiz olmadan sanki bilimsel ve değerliymiş gibi sunulmasına denir.

Dolar 17, Avro 19 lira oldu. Dolar ve Avro, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin zirvesinde. Gram altınsa 900 liraya dayandı. Cuma günü birçok kuyumcu altın satışını durdurdu. Daha da yükseleceğini düşünüyorlar. Haksız değiller. Şu anda bile Dolar ve Avro satın alınmaya devam ediliyor. Şimdilik daha da yükseleceğini bilmek için Adam Smith veya Keynes olmaya gerek yok.

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonuna göre açlık sınırı 3 bin 900 liraya yaklaştı, yoksulluk sınırı ise 13 bin 13 lirayı aştı. 16 Aralık günü asgari ücreti 4 bin 253 TL olarak açıklanmıştı. 2021 yılı için 2 bin 825 TL olan önceki asgari ücret, 373 dolar ederken; yeni açıklanan ücrete göre ise asgari ücret açıklandığı tarih olan 16 Aralık’ta 274 dolar ediyordu. Bu yazıyı yazarken ise 258 dolara düştü. Asgari ücretin açıklandığı aynı akşam, Motorine 1,14 TL, Benzine 69 kuruş ve LPG’ye 70 kuruş zam geldi. İğneden ipliğe zam geliyordu. Deyim olarak değil, yine aynı akşam iğne ve ipliğe yüzde 100 zam gelmişti. Aynı günün birkaç saat sonrasında hijyenik ped, süt ürünleri ve kişisel bakım ürünlerine yüzde 30 daha zam geldi.

Yani asgari ücretliye yapılan zam tutarı; daha maaşı verilmeden halkın elinden alınmaya başlanmıştı bile.  Marketlerde ve mağazalarda artık sadece ürünlerin fiyat etiketlerini değiştirmek için personel bulunuyor. Zamlar öylesine arka arkaya geliyor ki bu personeller o akşam işlerini bitirdiklerinde bile daha aynı gün etiket değiştirdiği ürüne zam geldiği için fazla mesai bile yapabiliyor. Marketler yakında elektronik fiyat etiketleri getirmeye mecbur kalacak!

Döviz kurları nedeniyle Bulgarlar Türkiye’nin Trakya ve Batı, Azeriler de Doğu bölgesine akın akın alış veriş yapmaya geliyor. Kendi paralarını Türk Lirasına çevirip AVM ve marketlere gittiklerinde duruma öylesine şaşırıyorlar ki önüne geleni alma yarışına giriyorlar. Bizim emeklilerin alamadığı raftaki ürünü ufak bir el hareketiyle sepete koymaları onların bütçesinde hissedilmiyor bile.

Ev ve araba almak artık ülkenin çoğunluğu için zaten hayal bile değil. Eskiden bunların hayalini kuranlar şimdi çocuk bezi, mama, ekmek alma hayali kuruyor. Türkiye’de ev almak sadece burada yaşayanlar için imkansız artık.

Ekonomik krizden en çok kadınların ve çocukların etkilendiğini belirten Derin Yoksulluk Ağı Kurucusu Hacer Foggo “Anneler mamayı bebeklere bıraktırmaya çalışıyorlar. Onun yerine lapa, şekerli su, pirinç lapası gibi şeyler vermeye çalışıyorlar. Yetersiz beslenme nedeniyle çocuklarda bodurluk oranı artıyor” diyor.

EKONOMİK DEĞİL, ARTIK AÇLIK KRİZİ

CHP Bursa Milletvekili, PM Üyesi ve Genel Başkan Başdanışmanı sevgili Orhan Sarıbal’la yaptığımız bir sohbette çok ciddi bir uyarıda bulundu. Bu zamların daha üretime tam yansımayan zamlar olduğunu belirten Sarıbal “Üretime yansıyan zamlarla beraber çok vahim bir tablo ile karşı karşıya kalacağayız. İki tür gıda krizi vardır. Birincisi gıda var ama pahaldır. Toplumun gelir düzeyi düşük kesimleri bunlara ulaşamaz. Pazar artıklarından pazar kalanlarından yararlanmaya çalışır. İkincisi ise üretim krizidir. Üretemezsiniz, ürün de bulamazsınız. Parası olan da bulamaz. Şimdi ikincisine doğru gidiyoruz. Birincisini ise şu anda yaşıyoruz. İkincisini bundan sonra yaşayacağız. İthalat tercih ediliyor, gümrük sıfırlandı. Buna rağmen piyasaya ucuz ürün ucuz ekmek yansıtamıyorsun. Açlık krizi kapıda” diyor.

Bütün bunlara rağmen Türkiye İstatistik Kurumu’na göreyse enflasyon yüzde 21. Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) ise 12 aylık enflasyonu yüzde 58,65 olarak hesapladı…

AKP’li Vekil Gülay Samancı’ya göre ise durum bambaşka. Samancı, yaşananlar karşısında ‘iç ve dış güçleri’ sorumlu tutarak “Milletimizi bölemeyeceksiniz. Vatanımızı parçalayamayacaksınız. Devletimizi yıkamayacaksınız. Ezanlarımızı susturamayacaksınız” dedi. Kendisine ufak bir hatırlatma yaparak devam edelim; Millet, Cumhuriyet tarihinde hiç olmadığı kadar son yıllarda kutuplaştı ve bölündü. Cumhuriyet tarihinde bayrağın indirildiği dönem de yine kendi iktidarlarında yaşanan Süleyman Şah hadisesidir. Suriye içindeki türbe toprağı devlete ait olduğundan orası taşınırken bayrak indirildi. Bu da ilk oldu. Cumhuriyet tarihinde yine başka bir ilk 2015’te yaşandı.  Diyarbakır’da 1377 yıldır kesintisiz ezan okunan Ulu Cami’de ilk defa ezan okunamadı. Bütün bunlar ne ironiktir ki bu sözleri söyleyen hanımefendinin iktidarı döneminde yaşandı!

PALAVRASYON EKONOMİSİ

Palavrosyon Ekonomisi, yolsuzluk, beceriksizlik ve akılsızlık nedeniyle halkın çoğunun yoksullaştığı ülke ekonomilerinin üzerine inşa edilen asıl ekonomik modele denir. Bu modellerde enflasyonun para ve alım gücüyle; palavrasyonun ise her şeyle ilgisi vardır! Bu tip ekonomilerde hiçbir şey olmuyorsa bile bir şeyler oluyordur. İşler iyi giderken başarının babası çoktur, işler kötü giderken başarısızlık yetimdir. Palavrosyon ekonomilerinde hiçbir verinin, analizin, yolsuzluk belgesinin, hakkın, hukukun, demokrasinin önemi yoktur. Bu ekonomik modelde palavralarınıza inanıldığı müddetçe başarılı olursunuz. Birisi ‘açım’ dediğinde onun karnını doyurarak açlığı yok etmezsiniz; onu ‘terörist’ olmakla suçlayarak açlığı tamamen ortadan kaldırabilirsiniz. Sihirli bir değnek gibidir palavrasyon ekonomi modeli. Soğukta ucuz ekmek kuyruğunda bekleyen emekliye bile “Ne sırası sıra yok ki? Her şey çok güzel” dedirtebilecek kadar sihirlidir bu ekonomik model. Hatta öyle ki rakamlarla ve oranlarla oynayarak milyonlarca fakir insanı zenginmiş bile gösterebilirsiniz!

Bu ekonomik modele genellikle Ortadoğu, Asya, Afrika ve Güney Amerika’nın bazı ülkelerinde rastlanır. Konjonktüre göre söylemler geliştirilir. Örneğin İran’da ‘din elden gidiyor’ diye ailenizi milyarder yaparsınız, Kırgızistan’da ‘dış güçler’ hikayesiyle malı götürürsünüz, Venezuela’da ‘işçi emekçi’ diyerek tıpkı Chavez gibi kızınızı dolar zengini yaparsınız. İşte palavrasyon ekonomisi böyle mucizevi bir şeydir.

Ülke kaynaklarını kime verdiğinizin önemi yoktur. İkna kabiliyetiniz yüksekse bu modelde başarıya ulaşmamanız imkansızdır. Ancak şartları var. Bu modelde mutlaka fantastik bir medya yaratmanız gerek. Öyle ki mesela tereyağı çok pahalıysa hemen size bağlı bu medya “Tereyağının zararları” diye bir haber uydurmalıdır. Açlık krizi başladıysa yine harekete geçip “Aç kalmanın faydaları” zırvasını uzun uzadıya sahtekar sözde uzmanlarla anlattırmanız gerekmektedir.

Bu ekonomik modelde hakkını arayan, adalet isteyen kendini bilmezler mutlaka olacaktır. O nedenle iki kişi yan yana gelse tepelerine binmelisiniz. Yargı tamamen size bağlı olmalı ki birisi yasal haklarını kullanmak isterse hemen ona dünyanın kaç bucak olduğunu gösterebilesiniz. Ortada ihale varsa mutlaka size yakın kişiler bunu almalı. Almalı ki palavrasyon ekonomisi çarkı içindeki kişiler payını alabilsin. Size karşı çıkan siyasal partileri mutlaka ‘dış güçlerin maşası’ olarak tanımlamalısın. Onlar kendini savunmaya uğraşırken siz kendi çarkınızı döndürmeye devam edebilirsiniz. Kesinlikle laiklikten uzak durmalı ve ülkeyi de tutmalısınız. İşin içine akılcılık girdi mi organize cehalet dağılabilir. Eğitim müfredatıyla durmadan oynamalı ve sistemi habire değiştirmelisiniz ki çocukların daha şimdiden aklı karışsın ve konuyu asla anlamasın. Bir de konuşmalarınıza ülke sevgisi, tarih bilinci, milliyetçilik ve inanç eklemeyi unutmayınız. Bunları söylediğiniz müddetçe yabancıların sizin doğanınızı, madenlerinizi talan etmesi kimsenin umurunda olmaz.

Yalakalık kurumu çok önemli. Yalakalar ne kadar çoksa o kadar iyidir. Onları allayıp pullayın. Ceplerini doldurun. Her yerde onlar olsun. Hep onlar konuşsun. Her konuda uzman olan bu yalaka kafilesi sayesinde tekrarlanan yalananlar mutlaka ‘gerçeğe’ dönüşecektir.

Söz, eylemden öncedir ve önemlidir. Anahtar bu!  Palavrasyon ekonomilerinde nasıl yaşadığınızın önemi yoktur; nasıl söylediğinizin önemi vardır. Gerçeği çarpıtma gücünüz ölçüsünde güçlü olduğunuzu sakın unutmayın. Bu, öyle bir illüzyondur ki muhteşem köşklerde ve lüks arabalardayken bile kendinizin halktan biri olduğuna toplumu inandırırsınız.

İşin ÖZ’eti; çok şükür bizde palavrasyon ekonomisi yok. Gül gibi yaşıyoruz. Adalet, hukuk ve demokrasi çerçevesinde dünya liderliğimize halel getirmiyoruz. Dış güçlerin oyununa gelenlere kulak asmayarak ABD’yi kıskandırmaya, Avrupa’yı hasedinden çatlatmaya devam ediyoruz!

Gazete Pencere'yi Google'da Takip Et

Scroll to Top