Esad’la Görüşme Zamanı

Esad’la Görüşme Zamanı
“Türk ordusunun İdlib’de, hatta Suriye’de ne işi var” sorusunu soranlar, makul ve mantıklı bir yanıt alamıyorlar. Önce, 14 Eylül’de Beşar Esad ile görüşen ve daha sonra da Soçi’de Erdoğan ile bir araya gelen Rusya...

“Türk ordusunun İdlib’de, hatta Suriye’de ne işi var” sorusunu soranlar, makul ve mantıklı bir yanıt alamıyorlar. Önce, 14 Eylül’de Beşar Esad ile görüşen ve daha sonra da Soçi’de Erdoğan ile bir araya gelen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, büyük bir ihtimalle, kendisinin ve Suriye Devlet Başkanı’nın ‘ortak görüşü’ olarak Türk ordusunun bölgeden çekilmesi konusunu gündeme getirdi. Zaten bu konudaki görüşlerini, zaman zaman Türk askerlerinin de bulunduğu bölgelere saldırılar yaparak hissettiriyor.
Erdoğan, “Türkiye’nin Suriye’de ne işi var?” sorusuna, terör örgütleriyle sınır ötesinde mücadele verildiğini belirterek açıklıyor. Geçen yıl Şubat ayında Suriye ordusunun saldırısı sonucu, 52 asker şehit olmuştu. Türkiye, İdlib saldırısının ardından Washington Anlaşması’nın 4. maddesi çerçevesinde NATO’yu fikir alışverişinde bulunmak üzere olağanüstü toplantıya çağırdı. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, toplantı sonunda yaptığı açıklamada, Türkiye’nin yanında olduklarını açıkladı ancak yeni somut askeri adım konusu gerçekleşmedi. Yani NATO Türkiye’yi bölgede kollamadı, korumadı, yalnız bıraktı.
Rusya ile yapılan temaslardan ise daha önce uzlaşılan ‘Soçi Mutabakatına’ sadakat açıklaması çıktı. Ancak Türkiye, muhalifler ile bölgedeki terör unsurlarının ‘arındırılması’ konusunda üstlendiği görevi yerine getirmedi. Rusya, Suriye ordusunun önüne set kurdu ama, bu kez terör yuvalarını kendi birlikleriyle vurdu. İşin ilginç tarafı Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ise Rusya’nın saldırılarının hedefinin ‘teröristler’ olmadığını söyleyerek, iki ülke arasındaki anlaşmazlığı da açıkça ortaya koydu.
İdlib tehlikesi
İdlib, Türk ordusu için giderek ‘tehlike’ oluşturuyor. Çünkü Suriye hava sahasını kullanamıyor. Böylelikle karadaki güçlerine yeterince koruma sağlayamıyor. Bununla bağlantılı olarak Rusya’nın Suriye ordusuna olan desteğinin giderek artan bir eğilim içinde olması, birçok noktada Rus hava kuvvetlerinin operasyon gerçekleştirmesi de büyük sorun. Türkiye’nin olası bir operasyonunda Suriye ordusunun yanı sıra Rus ordusuyla da karşı karşıya kalması kaçınılmaz bir senaryo olarak görülüyor. Bu senaryo sadece Türkiye açısından değil NATO müttefikleri açısından da son derece tehlikeli gerilim unsuru olarak görülüyor. Türk ordusunun giderek kuzeye çekilmesi, kontrol noktalarının savunmasını sağlamakta zorlanması, oradaki varlığının sorgulanır hale gelmesine neden oldu. Hatta Cilveköy sınır kapısından askerlerin dönüşü ile ilgili bilgiler de geliyor.
İdlib doğası gereği kontrolü son derece zor bir alan. Rejimden kaçan ve anlaşmalar uyarınca bölgeden çıkarılan gruplar, Suriye’nin dört bir yanından çıkarak İdlib’de toplandılar. İdlib’in nüfusu 1 milyon iken, şimdi 4 milyona yakın olduğu söyleniyor. Orada kontrolü zor ‘Heyet Tahrir eş Şam’, kısaca HTŞ’nin hâkimiyeti var. 2017’den beri bölgeye hakim bir terör örgütü.
Esad ile temas
Peki bu durumda ne yapmalı? Gerek diplomasi, gerekse askeri uzmanların dile getirdiği tek bir şey var. O da artık Esad ile doğrudan görüşülmesinin gerekliliği… Hem Türk ordusunun oradaki varlığının gereği ortadan kalkacak, hem de Türkiye’ye göçmüş olan milyonlarca Suriyeli’nin ülkelerine dönüşünün önü açılacak. Zaman zaman istihbari birimlerinin görüştüğü biliniyor ve bu ayrıca gerekli… Ancak artık daha somut ve sonuç getirir bir adım gerekli. Bu da kısa zaman içerisinde, Putin’in aracılığında ya da doğrudan bir Erdoğan-Esad görüşmesinin zamanı gelmiş ve geçmektedir.