Euro/Dolar ve Beklentiler…

Geçen hafta birçok toplantıda Euro/Dolar paritesi hakkında soru soruldu. Tam bu esnada ECB Başkanı Lagarde’ın “Temmuz Ayında faiz artışı ihtimal dahilinde” demesi ilginç bir gelişme oldu. Bu arada ABD’den enflasyon oranının mart ayına göre az da olsa gerilemiş olduğu açıklaması gelince kafalar yine karıştı elbette.

Her şeyden önce Euro/Dolar paritesinin 1.00 ‘ın altını zorlayacağına dair açıklamaların giderek arttığı bir dönemde, ECB’nin erken bir faiz artışından bahsetmesi önemli. Eşanlı olarak ABD’de enflasyon endişelerinin azalmaya başlaması da Fed’in 50 baz puandan daha yüksek bir faiz artışına gitmesini engelleyebilir. Bu durumda paritenin seyri konusunda bazı elle tutulur öngörülerin telaffuz edilmesi imkanı doğuyor.

Geride bıraktığımız 5 yıllık zaman zarfında Euro/Dolar Paritesi birkaç defa 1.20 seviyesinin üzerini denedikten sonra düşüş eğilimine girmiş gözüküyor. Son 5 yıldır da bu kadar düşük seviyelerden hiç işlem görmedi. Pandemi sürecinde yükselen ve 1.20 üzerini iki defa gören paritenin, Fed’in faiz artış sürecini telaffuz etmesiyle beraber hızla düştüğüne şahitlik ettik. Demek ki yatırımcılar Amerikan Doları cinsinden varlıklara veya doğrudan doğruya Dolara yönelmişler. Ancak bu yöneliş, Euro Bölgesinden gelecek bir adım ile kesilebilirdi. Ancak her faiz tartışmasında olduğu gibi, gerçekten adım atılacağı anlaşıldığında hareket başlayacak.

Bizi De Etkiliyor Parite..
Dolar cinsinden maliyetli olup Euro cinsinden gelir elde edenlerin kabusu haline gelen paritenin, bu seviyelerden bir kez daha gevşemesi durumunda uzun zaman önce denemeye çalıştığı 1.00 ‘a kadar gerilemesi mümkün. Ancak bunun için Fed’in ABD Başkanı Biden’ın son günlerde sarf ettiği sözleri dikkate alıp 50 baz puandan 75 Baz puanlık artışa karar vermesi gerekecek. Şu anki mevcut yol haritasıyla daha sert düşüş için bir sebep göremiyorum.

Elbette Ukrayna-Rusya gerginliğinin AB ve Euro Bölgesine vereceği zararı da hafife almamak lazım. Avrupalılar faturası ne olursa olsun Putin’e taviz vermeden yola devam istiyorlar. Ucuz Euro’nun ihracata katkısını konuşmak için de çok erken çünkü birçok sektör tedarik zincirinin kırılmasından muzdarip. AB ‘nin gözbebeği olan otomotiv sektörü çip krizinde ciddi yara aldı diyebilirim.

Özetlersek, Euro’nun değer kazanması için sadece faiz artışı ihtimalinin konuşulması yeterli olmayacağı gibi, Doların daha fazla değer kazanması için birden fazla etkinin devreye girmesi gerekiyor. Teknik sebeplerden oluşan dalgalanmalarda soğukkanlılığı elden bırakmadan Atlantik’in iki tarafındaki siyasi, diplomatik, sosyal ve ekonomik gelişmeleri yakından takip etmek gerekiyor. Yaklaşan ABD ara seçimleri bu çerçevede önemli bir kilometre taşı olacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Emre Alkin Arşivi