EVDEN ÇEKİLEN DİZİ; PANDEMİK POLİSİYE ‘GÜN ON4’

EVDEN ÇEKİLEN DİZİ; PANDEMİK POLİSİYE ‘GÜN ON4’
Daha önce birbirleriyle kanlı canlı karşı karşıya gelmeden sektörün içindeki insanlar internet üzerinden yaşadıkları yerlerden bağlanarak bir araya geldi ve Türkiye’nin ilk instagram dizisini yarattı. ‘Gün On4’, Covid-19...

Daha önce birbirleriyle kanlı canlı karşı karşıya gelmeden sektörün içindeki insanlar internet üzerinden yaşadıkları yerlerden bağlanarak bir araya geldi ve Türkiye’nin ilk instagram dizisini yarattı. ‘Gün On4’, Covid-19 pozitif olan Komiser Gazanfer ve ekibinin, karantina günlerinde şüpheli bir intihar vakasının peşine düşme hikayesi izleyicisiyle buluştu. Proje karantina günlerinde birbirine dokunmadan film üretebilmenin en güzel örneklerinden biri oldu. Gündemi yakalayan konusuyla başarılı olan dizi kısa zamanda fark edildi ve dijital platformda gösterilmeye başladı. Soluksuz izlediğim dizi oldukça başarılı bir proje olmuş. Dizide Gazanfer Komisere hayat veren oyuncu Muhammet Uzuner ve dizinin senarist ve yönetmeni Şahin Altuğ’a projeye dair sorular sordum, mail üzerinde buluştuk.

MUHAMMET UZUNER / FOTOGRAF MUHSIN AKGUN RADIKAL

DAHA ÖNCE HİÇ TANIŞMADIĞIM BİR EKİPLE İNTERNET ÜZERİNDEN DİZİ ÇEKTİM

Muhammet Bey çok farklı ve heyecanlı bir projenin içindesiniz. Bu dizinin pek çok özelliği var, farklılıkları nelerdir? Size teklif nasıl geldi, nasıl buluştunuz?

Pandemiden dolayı hepimiz nasıl bir hayat süreceğiz sorusunu yoğun olarak tartıştığımız, özellikle kendi meslek alanımızda neler olacak diye merak ettiğimiz günlerdi. Bu sohbetlerde özellikle dijitalleşme üzerine yoğunlaşılıyordu doğal olarak. İşte biz bunları tartışırken Şahin aradı ve projeden bahsetti. 7-8 dakikalık bir instagram dizisi olduğunu söyledi. 2 saatlik dizilerden gına gelmiş olarak çok yenilikçi bir şeydi tabii çok heyecanlandım. Nasıl olacak bu işler diye düşünürken böyle bir deneme bana çok sıcak geldi. Senaryoyu bile okumadan prensip olarak hemen “varım” dedim.

Daha önce hiç tanışmadığım bir ekiple çekim yaptım

Çekimler nasıl oldu? Sizin için nasıl bir tecrübeydi?

Hayatımda ilk defa yaşadığım şeyler oldu bu süreçte. Daha önce hiç tanışmadığım bir ekiple internet üzerinden tanışıp provalara başlamak ve çekim yapmak benim için çok değişik oldu sahiden. Şu an kırk yıldır tanışıyor gibiyiz. Ve yüz yüze gelip sohbet etmek için sabırsızlanıyoruz.

Çekimler çok değişik oluyor. Şahin’in yönetiminde ışığımızı, kostümümüzü biz ayarlıyoruz. Kendi kayıtlarımızı kendimiz yapıp sonra merkezeJ gönderiyoruz. Her şey çok değişik. Çok da eğleniyoruz tabii. Ama en farklı yanlarından biri oyunculuk oldu. En başta çok yadırgadım ama şimdi alıştım. Sürekli yakın plandayız gibi. Ayrıca senaryo da paylaşıma açık üzerine konuşabiliyoruz. Küçük bir ekibiz ve her şey aramızda paylaşılıyor. Kolektif düşünceyi çok önemseyen biri olarak çok değerli benim için.

Projede neyi sevdiniz ve Gazanfer karakteri nasıl bir rol? Yine şahane oynamışsınız tebrikler.

Çok teşekkür ederim. Projeyi cesaretli bir deneme olmasının yanında polisiye hikayesi ve bu hikayeyi oluşturan karakterler sevdirdi. Sadece olay takibi değil aynı zamanda karakterleri de takibe alıyoruz seyirci olarak. Gazanfer komiser mesleğini çok seven, ondan kopamayan ama şimdi karantinadan dolayı sıkıntı duyan biri. Aynı zamanda rakiplerinin deyimiyle ‘gölgelerden suçluyu bulan’ deneyimli ve zeki bir adam. Fakat aynı zamanda da zaafları olan bir karakter. En çok burası hoşuma gidiyor. Zaafları oynamak, bunlar üzerine çalışmak çok zevkli. Bir yandan deneyimlerini yazmak isteyen ama yazarlık yeteneği biraz kıt olan, bir yandan cesaretiyle çözülmez görünen birçok olayı çözen ama en ufak bir öksürükten ödü patlayan bir adam. Sosyal medya işlerinden de pek anlamıyor. Bu süreçte öğreniyor o da, çok zevkli bence.

Rol gereği de olsa covid hastası olmak nasıl bir duygu ve his?

Tabii ki bir covid hastası gibi hissetmem mümkün değil ama yine de hiç hoş değil. Herkese “nolur kendinize ve başkalarına dikkat edin” diye bağırasım geliyor. Hasta olmak ve sürecin belirsiz olması -aynı içinde bulunduğumuz durum gibi- çok rahatsız edici bir şey. Düğün yapanlar, çayırlara yayılanlar hiç aklımdan çıkmıyor. Nasıl yapabiliyorlar bunu diyorum, psikolojilerini anlamakta zorlanıyorum.

Sosyal medyanın yararlı kullanıldığını düşünmüyorum

Dizinin konusundan yola çıkarsak izleyiciye verilmek istenen duygu, motto ya da tema nedir?

En başta biçim olarak bir şey söylemiş oluyor. Evden dizi çekilebileceğini, dar olanaklarla neler yapılabileceğini göstermiş oluyor. Bu bile başlı başına bir söz. İçerik olarak ise bana göre sosyal medya üzerine çok şey söyleyen bir dizi. Polisiye bir hikaye olduğu için ve olayı soruşturan üç kişiden ikisinin karantina altında olmasından dolayı sosyal medyaya başvurmak zorunda kalmaları bize bu mecra hakkında “dedikodu” yapma olanağı sağlıyor. Zaten sosyal medyanın yararlı kullanıldığını düşünmüyorum baştan beri. Teknolojinin olanaklarından yararlanma yetimizin olmadığını düşünüyorum genel olarak. Oldum olası sosyal medya üzerinden doğum günlerini kutlayanları, yaptıkları yemekleri veya özel hayatlarına dair birçok şeyi paylaşanları gerçekten anlayamıyorum. 40 yıllık çift birbirinin evlilik yıl dönümünü kutluyor! Hiç anlam veremiyorum. Fotoğraf albümümü ya da bilgisayarımdaki dosyaları Taksim meydanının ortasına fırlatmak gibi geliyor bana. Sanırım kendimize yetemememiz yalnızlık ve mutsuzluğumuzla baş etmemizi engelliyor. Bu tür paylaşımlar akıp giden yaşama ortak olduğumuzu, bizim de bu yaşamda var olduğumuz hissine kapılmamızı sağlıyor. Ama bütün bunlar Gazanfer komiser ve ekibinin işine yarıyor o ayrı konu.

Şahin Altuğ- Senarist / Yönetmen

ESKİ HAYATIMIZIN YASINI TUTUYORUM  

Şahin Bey virüs sizi nasıl etkiledi, hayatınız ve duygu haliniz nasıl değişti?

Hayatımız değişti, alt üst oldu bir anda. Değişiklik insanı korkutur. Bir anda bu değişimin büyüklüğünü anlayınca korktum. Bir daha eskisi gibi olmayacak mı sorusu büyük bir soruydu ve bunu fark ettim. Ben galiba yasın aşamaları gibi yaşadım bu karantina sürecini. İnkar, öfke, kabullenme. Şu cümleyi yazmıştım; eski hayatımızın yasını tutuyorum.

Kendimi iyileştirmek için yazdım

Bu farklı proje nasıl şekillendi? Konusunu bularak yazma süreci ve yönetmen olarak da oluşum sürecinden bahseder misiniz?

Ben yazmaya devam etmeliyiz, bu sürecin hikayesini yazmalıyız diye düşünüyorum. Hala yazmalıyız bununla sınırlı kalmamalı. O kadar büyük bir veriyle karşı karşıyayız ki bu dönemin anıları kendimiz için gerekli gibi geldi. Ben iyileşmek için bildiğim işi yapmalıyım dedim. Bildiğim iş hikaye anlatıcılığıysa o zaman hikaye anlatmalıyım. En azından kendim için diye başladım. Kendimi iyileştirmek için yazdım. Sonra bunun genişleyeceğini biliyordum; ekip, oyuncular, izleyenler…

Oyuncularla gerçek hayatta kanlı, canlı karşı karşıya hiç gelmedim

Türkiyenin ilk sosyal medya dizisi olma özelliği taşıyor üstelik zor bir tür polisiye. Çekimleri nasıl gerçekleştirdiniz, oyuncuları nasıl yönettiniz sizin için çok farklı bir deneyim olmalı?

Hikayenin biraz heyecanlı ve sürükleyici olmasını istiyorduk. Polisiye de tam böyle bir tür. Merak edelim, sürüklenelim istedik. Her şey bu pandemide bir enteresan gelişiyor. Bizim iş de öyle gelişti. Bir oyuncumuz Datça’da, bir oyuncumuz İsviçre’de, bir oyuncumuz İstanbul’da, müzisyenimiz Londra’da. Teknik destek veren arkadaşımız Sidney’de! Yani gerçekten proje dünyayı dolaşıyor bir an içinde çok enteresan. Ben oyuncularla gerçek hayatta, kanlı, canlı karşı karşıya hiç gelmedim.  Zor, bazen anlaşmak uzun zaman alıyor ama bir araya gelen bu küçük ekip ne yaptığının çok farkında bir ekip olduğu için gerçekten odaklı ve netiz. Biraz da fazla özgürüz ve bu özgürlüğün tadını çıkarıyoruz.

Dizi izleyiciye ne anlatıyor, vermek istediğiniz duygu durumu ve dizinin derdi nedir? 

Dizinin derdi, o kadar güzel bir soru ki bu. Derdin olmadıktan sonra söylenen söz suya yazı yazmak gibi. Bu bir polisiye ve içinde bir adli vaka var. Adli bir vakanın insani ayağını anlatmak istedik. Vakaya sebep olan her karakter kendi hikayesiyle geliyor oraya. O hikayeleri görmeden vakayı anlamak mümkün değil. Anlamak için de izlemek, dinlemek, bakmak lazım. Biz işimizi yaparak iyileşmek istedik, devam etmek istedik. Gazanfer de korona pozitif olmasına rağmen işine devam ediyor. Sağlık çalışanı olsaydık hastanede çalışacaktık, kargocu olsaydık kargo dağıtacaktık. Biz de hikaye anlatıyoruz, onu yapmaya devam etmek istedik. Tıpkı Gazanfer gibi…