Faiz tek, makro göstergeler çift hane

Yatırım, istihdam, büyüme ve ihracat odaklı ekonomi modeli çerçevesinde Eylül 2021’den itibaren indirilen politika faizi, kasım ayında da 150 baz puan indirilerek tek haneye getirilmişti. 26 ay sonra tek haneye gelen politika faizi kararının ardından Para Politikaları Kurulu tarafından yapılan açıklamada, mevcut politika faizinin yeterli düzeyde olduğu ve faiz indirim döngüsünün bitirilmesine karar verildiği belirtilmişti.

“Fiyat istikrarının sürdürülebilir bir şekilde kurumsallaşması amacıyla TCMB’nin tüm politika araçlarında kalıcı ve güçlendirilmiş liralaşmayı teşvik eden geniş kapsamlı bir politika çerçevesi gözden geçirme sürecinin devam ettiği yönündeki açıklamaya ek olarak TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları liralaşma stratejisi çerçevesinde kararlılıkla kullanılacaktır” yönündeki klasik değerlendirmesini yapmıştı.

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan da “Faizde tek haneliye indik mi, indik. Hadi bakalım şimdi bunu neyle izah edeceksiniz? Ve bundan sonra da bu böyle devam edecek. İşte enflasyon şöyle böyle… Merak etmeyin o da inecek” açıklamasında bulunmuştu.

Aslında kendi haline bırakılan enflasyon, beklendiği gibi baz etkisinin devreye girmesi ile aralık ayında yıllık yüzde 64,27 olarak açıklandı.

Her ne kadar ekonomi yönetimi kasım ayından itibaren enflasyonda belirgin bir düşüş trendine girildiğini, 2022 yılının Orta Vadeli Program hedefinin altında bir noktada kapatıldığını ve yukarı yönlü ivmenin kırıldığını ifade etse de açıklanan rakamın yüzde 5 gibi makul olmayan enflasyon hedefinden çok uzak olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

Buna rağmen yılın son toplantısında beklentiler doğrultusunda politika faizini yüzde 9’da sabit bırakan MB’nin bu haftaki toplantıda da bir değişikliğe gitmeyeceği kanaati güçlü. Ancak siyasi iradenin faiz indirimini siyasi bir başarı olarak görmesi ve tek haneye inmesi konusundaki kararlılığını sürdürmesine rağmen maalesef ki aynı başarı çift haneye ulaşan diğer makro verilerde sağlanamadı.

Nitekim 27 yılın en yüksek dış ticaret açığı verisi ile yine bir rekora imza atıldı. Açık, bir önceki yıla göre yüzde 138 artarak 110,2 milyar dolara ulaştı.

Yine TÜİK’in Kasım ayına ilişkin yayımladığı iş gücü istatistiklerine göre mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı da yüzde 10,2 seviyesinde gerçekleşirken geniş tanımlı işsizliğin yüzde 20,8 olduğu belirtildi.

Kasım ayına ilişkin sanayi üretiminde ise pandemi sürecinden bu yana ilk kez yıllık bazda bir önceki yılın aynı dönemine göre 1,3 daralma yaşandığı görüldü. Bu da tek haneye inen faizin yatırımları artırıcı etkisinin düşük kaldığını kanıtladı. Politika faizi ile kredi faizleri arasındaki makas genişlemesi krediye erişimi zorlaştırdı. Bu nedenle TCMB çözümü, bankalara ticari kredi maliyetlerini artıran uygulamalara son verin yönündeki talimatla buldu.

Yine TCMB verilerine göre 12 aylık cari açığın Ağustos 2018’den beri en yüksek seviyeye ulaşarak 45 milyar doları geçtiği görüldü. Böylece benimsenen modelin ana çatısını oluşturan cari fazla yaratma sadece kulaklarda hoş seda olarak kaldı.

Küresel tarım fiyatları sekiz aydır azalırken bu hafta gelen Tarım-ÜFE verisi yüzde 151 olarak açıklandı.

Gıda enflasyonunun resmi rakamlara göre bile yüzde 77,87 olduğu ülkemizde enflasyonun denetimle, fiyat kontrolleri ve yasaklamalarla baskılanması ve marketlerin fiyatları sabit tutmaya zorlanması ile önlenemeyeceği gerçeği ile yüzleşildi.

Ayrıca liralaşma politikasına yönelik olarak KKM dışında getirilen makro ihtiyati tedbirlerden de beklenen gerçekleşmedi. Nitekim 6 Ocak haftası itibariyle 6 Ocak kur korumalı mevduatların büyüklüğü 45,3 milyar TL düşüşle 1,37 trilyon TL’ye geriledi. Son iki haftada kur korumalı mevduatlardan 93 milyar TL çıktı ve döviz mevduatlarında gerileme serisi sonlandı. KKM’ nin 2022 yılında bütçeye maliyeti ise 92,5 milyar TL olarak gerçekleşti.

Öte yandan bütçe açığı da aralık ayında 118,6 milyar lira oldu. Türkiye’nin merkezi yönetim bütçesi gelirleri 2022’de 2021 yılına göre yüzde 99,9 artarak 2 trilyon 802 milyar 355 milyon lira, giderleri de yüzde 83,4 yükselerek 2 trilyon 941 milyar 420 milyon lira olarak gerçekleşti.

Seçim ekonomisi çerçevesinde vergi affı, asgari ücret, memur ve emeklilerine yapılan zamlar, EYT kararı, orta gelir konut kampanyasına ek olarak esnafa desteğin 50 milyar TL’den 150 milyar TL’ye çıkarılması, çiftçiye yeni kredi paketi ve dün açıklanan yeni KGF ve yatırım destek paketleri gibi uygulamalarla bütçede daha ciddi sorunlar ile karşılaşılacağı bilinen bir gerçeklik.

Görüldüğü üzere enflasyonu önceliklendirmeyen ve rekabetçi kur politikasını önemseyen bu modelin hiçbir pozitif etkisi olmamasına rağmen hâlâ 2023 yılı para politikası metninde liralaşmaya vurgu yapılarak bu kapsamda yeni adımlar atılmaya devam ediliyor.

Ekonominin dinamiklerini bozan uygulamalara ek olarak seçim öncesi kur artışını önlemek için hafta sonu alınan kararla 3 aydan uzun vadeli TL mevduat için zorunlu karşılık oranlarının yüzde sıfır olarak belirlenmesine ve ayrıca, döviz girdisi sağlamak amacıyla yurt dışından doğrudan temin edilen 6 aydan uzun vadeli yabancı para yükümlülüklerdeki artış için 2023 yıl sonuna kadar zorunlu karşılık oranlarının yüzde sıfır olarak uygulanacağı belirtildi.

Görülen o ki seçimlere kadar liralaşma yönünde atılan adımlar sürdürülecek ve faiz tek, diğer makro veriler ise çift hane olmaya devam edecek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serap Durusoy Arşivi