“Süleyman Seba kalbimizdesin…” Hiç kalbimizden ayrılmadı. Bu satırların yazarı, “Ahmet Dursun Seba gitsin” korosuna hiç katılmamanın gurunu yaşar. Çok şükür. Bir kez daha Türk sporunun en kıymetli isimlerinden Beşiktaş’ın efsanevi kaptanı Başkanı Süleyman Seba, rahmetle, minnetle ve özlemle anıyorum.

Geçen haftaki kafa karışıklığını, yani sistem sorununu bir nebze olsun çözme adımını hissettiren bir diziliş sürdü sahaya Valerien İsmael. Josef, Atiba, Welinton sakat, Cenk cezalı. Aslında Weghorst ile yan yana oynaması gereken Muleka kenarda. Bu kez N’Koudou geçen haftanın sivrilen ismi olarak sahada.

Rakipte de eksik çok. Efecan, Umut Güneş, Diedhiou en önemli eksikleri. Deplasmanda Karagümrük’e 4 atıp memlekete dönen Alanyalıların havası yerinde. Ama Beşiktaş da Kayseri’nin bırakın ağzından, ciğerinden aldı üç puanı. Deplasman karnesi iyi olan İsmael, maç öncesi iddialıydı.

Bu maçtan önce Ümraniye-Antalya ve Gaziantep-A.Gücü müsabakalarını dönüşümlü takip ettim. Ligin kalitesinden söz etmek için erken ama belirtmeden geçemeyeceğim, durum pek parlak değil.

Uzun bir süre sonra ilk 11’de yer bulan Kevin N’Koudou’nun daha 30. saniyede sarı kart görmesi normal mi? Aynı topçunun Ghezzal’ın kullandığı kornerde Weghorst’un nefis asistiyle 3. dakikada tabela değiştirmesi gibi. Beşiktaş golü erken buldu.

Orta hakem Yasin Kol, 15 dakikada Beşiktaş’ı kartlarıyla hizaya sokarken, N’Koudou’nun penaltısını çalmadığı gibi VAR’daki arkadaşlarını da rahatsız etmedi. Aynı orta hakem Weghorst’un ceza sahasına girerken indirilmesine düdük çalmadığı gibi leblebi gibi kartlarından birini de azimli golcüye gösterdi.

Orta hakemin cezasını Salih 20’de kesti. Yürüye yürüye girdiği ceza sahasında klasına yakışır golü attı. Beşiktaş kariyerindeki ilk golü eski takımına nasip oldu.

Beşiktaş’ın kanatlardan havalanıyor olması, yazının başında işaret ettiğim, sistem sorununa atılan neşterin göstergesiydi. Beşiktaş’ın geçen haftadan bir farkı da çok daha hızlı oynamasıydı. N’Koudou ve Ghezzal’ın birlikte bulduğu penaltı ve o zarif ayağın, Rachid’in topu kalecinin uzanamayacağı yere yuvarlaması 30 dakika dolmadan skoru 0-3’e getirdi. Ghezzal’ın 5 penaltının 5’ini de golle sonuçlandırmasının ardından takımın penaltısı meselesi de çoktan kapanmış oldu.

Kahraman orta hakem, 37 dakikada Beşiktaş’ı 10 kişi bırakmayı başardı. 15’er dakikaya sığdırdığı ki ikincisi tamamen uyduruk sarı kartla Emrecan’ı kızarttı. 21 yaşındaki bu genç bek kariyerinin ilk kırmızısıyla tanıştı. Unutmaz artık Yasin Kol isimli kahramanı.

Beşiktaş ceza sahası önünde icat ettiği frikikle Alanyaspor’a gol kazandıran orta düdük değil aynı zamanda yanlış yer tutan kaleci Ersin idi.

İlk yarı bitmeden hakemin maçla ilgisi sıfıra indi. Şuursuz koşularla, hesapsız kartlarla ilk yarıyı 6 sarı kartla, ki birisi kırmızıyla bütünleşti, soyunma odasına döndü. Yazık, bunları özenle nasıl seçiyorlar? VAR hakemi Koray Gençerler ne yapıyordu o da ayrı bir merak konusu değil. Değil, değil. Siz de etmeyin. Bu operasyoncuları iyi biliriz.

Valerien İsmael ilk yarı maça damgasını vuran hakem dışında kim varsa kenara çekti. Salih, N’Koudou, Ghezzal kenara çekildi. Necip, adını unuta yazdığımız Boyd ve Montero sahadaydı. Yasin Kol etkisi, moral üstünlüğü Alanya’ya geçirdi. Takımının 80 dakikadan fazla 10 kişi oynayacağını bilen Hoca tedbiri sağlam aldı ama Beşiktaş geri çekildi.

Ve bu pahalıya patladı. Oyun üstünlüğü, skor üstünlüğü ortada iken, kramponlarına sadece hakeme dikkat edin, oyuna gelmeyin demek var iken bu korkaklık Beşiktaş’ı alt üst etti.

Berbat bir yönetimle Beşiktaş’ın puanlarını çalan orta hakem, evet herkesin ortak görüşü. Ama Beşiktaşlı olmanın en hassas durumudur. Gerekirse hakemi de yeneceksin. 30 dakikada 3 gol attıktan sonra bütün silahşörlerini yanına çekersen ve Kenan Karaman’dan medet umarsan kusura bakma, sezon sonunu getirebilir misin bilmiyorum.

İki de iki hata. Evet geçen hafta üç puanı Ghezzal ile cebine koydun ama bugün cebindeki üç puanı Yasin Kol ile birlikte hediye ettin.

Altın, altın, altın değerinde üç puan. Bilmiyorum siz verin cezayı. Fatura hakemin mi, hocanın mı, birlikte bir seremoninin mi?