Fenerbahçe 2 Atıp 10 Gol Kaçırdı

Trabzon’un puan kaybı durumunda her iki takım için de liderlik maçıydı. Öncesinde sıkı mücadele vadeden bir karşılaşmaydı, nitekim öyle de oldu. İki takım da son düdüğe kadar mücadele etti. Fenerbahçe 2 gol attı, 10 gol kaçırdı ama Hatay deplasmanından 3 puanla dönmeyi başardı. Fenerbahçe kontra atak futbolu oynamayı becerebildiğini de gösterdi.
Bu sezona “Sakatlıklar Sezonu” ismini verebiliriz. Özellikle üç büyüklerde kimse bu önerime itiraz etmez herhalde. Yalnız asıl oyuncular değil yedekleri de sakatlandığı için Hocalar her hafta sakatların yerine yeni oyuncu adapte etmek için uğraşıp duruyor. İnanmazsanız Sergen Yalçın’a sorun.
Neyse, Pereira da Hatay maçı öncesi özellikle sağ kanadı kurmak için çok düşünmüş olmalı. Sonuçta sağ kanadı yepyeni iki isimle kurdu. Önce Tisserand sonra Serdar sakatlanınca üçlü defansın sağı Novak’a kaldı. Sağ kanat beki Nazım’ın sakatlanmasının ardından Osayi bu mevkiye yerleşmişti. Yorulup, biraz da aksayınca, Pereira biraz da hafta içi oynanacak Avrupa Ligi maçını düşünerek Osayi’yi kulübeye alıp yerine Ferdi’yi koydu. Ferdi’den boşalan sol kanada da Muhammed geçti.
Hatay önde baskı yapıp erken gol arayışıyla başladı maça. Bir anlamda başarılı da oldular. İlk on beş dakikada 3-4 pozisyonda ofsayta takılsalar bile sık sık Fenerbahçe kalesi önünde göründüler. Diouf’un Szalai ve Kim’le mücadelesi seyretmeye değerdi. Her seferinde Diouf’u durdurmayı başardılar.
Fenerbahçe ise bu sezon belki de ilk kez önde baskı yapmadan, daha doğrusu yapamadan başladı maça. Sarı Lacivertliler ilk 15 dakikada iki kez kontratakla Hatay kalesine gidebildi ama sonuç alamadı. 17. dakikada buldukları üçüncü kontratakta ise Valencia sağdan çizgiye inip kale önündeki Rossi’ye golü attırdı.
Golden sonra da Hatay’ın baskıları sürerken Fenerbahçe kontra ataklara yüklendi. Nitekim 29. Dakikada böyle bir atakta kazanılan kornerde Valencia’nın nefis kafasını Novak tamamlayınca Fenerbahçe 2. golü buldu.
İlk yarının en iyi ismi Valencia üçüncü gol şansını da yakaladı ancak kaleciye takıldı.
Muhammed, Ferdi, Szalai ve Kim ilk yarının öne çıkan diğer isimleriydi. Hatay’ın kanatlardan gelip ortalarla Diouf’u bulma planlarına bu isimler izin vermedi.
Rossi, Berisha, Valencia ileri üçlüsü ise sürekli yer değiştirerek Hatay defansının zaman zaman pozisyon hatası yapmasını sağladı.
İkinci yarı da aynı şekilde Hatay’ın baskısı, Fenerbahçe’nin kontrataklarıyla başladı. Hatay topa sahip olsa bile pozisyon üretemezken, Fenerbahçe her hızlı çıkışta Hatay kalesinde tehlike yarattı. Valencia ve Mert Hakan gol kaçırma yarışına girince skor değişmeden kaldı.
Valencia’nın yerine oyuna giren Osayi Samuel üst üste pozisyonlar yarattıktan sonra 66. Dakikada attığı hatalı geri pasla Hatay’a gol şansı verdi. Saint-Louis önüne düşen topa yavaş vurmasına rağmen Altay müdahalede geç kalınca top ağlara gitti.
Son haftalarda kaleci Altay’ın hataları dikkat çekiyor. Kendine fazla güvenden kaynaklanan hataların yanı sıra zamanlama sorunu da var. Önündeki defans sağlam olduğu için kalesinde fazla gol görmedi ama bugün yediği golü iyi incelemesi gerekiyor.
Fenerbahçe ikinci yarıda çok sayıda pozisyon üretti. Forvetler pek çok kez Hatay kalecisi Münir’le karşı karşıya kaldı ama geçmeyi başaramadı ya da direğe takıldı.
Sonuçta Fenerbahçe topla az oynadı, 2 gol attı, 10 gol kaçırdı 3 puanı hatta belki de liderliği aldı geldi.

Tribünün muhalefet şerhi;
HADİ BUNU DA YORUMLAYIN!

Mükemmele yakın bir kontra atak oyunu oynadı Fenerbahçe. Neredeyse hatasız bir şekilde alan daralttı, defansta ve orta sahada hiç hata yapmadı. Hatayspor gibi pozitif futbol oynayan takımlara bu taktik işe yarar ancak Aykut Kocaman veya Rıza Çalımbay gibi dünyanın en sıkıcı futbol anlayışına sahip hocalarının takımlarına karşı pek işe yarayacağını sanmıyorum. Bireysel olarak her oyuncu kusursuz veya kusursuza yakın oynadı. Maçın detaylarını yan sütundaki beyefendinin yazısından öğrenebilirsiniz. Ben başka bir iki konuya değinmek istiyorum. Türkiye spor basın camiası gerçekten çok ilginç. Dünyada eşi benzeri rastlanmaz muhtemelen. Neden mi? Gelin beraber bakalım. Fenerbahçe sakatlıklarla boğuşurken ben dahil herkes Pereira'yı eleştiriyor ve hatta suçluyordu. Ne hikmetse şimdi çok daha fazla sakatı olan BJK'nin hocasına kimse laf etmiyor. Hatta sempati duyulan açıklamalar yapılıyor. Fenerbahçe maç kazandığında dahi yerden yere vuruluyor, kimi eski efsaneleri! tarafından. Ama BJK son iki maçta bir mağlubiyet bir beraberlik almış, gıkını çıkaran yok. Tabi ki herkes istediğini eleştirebilir, ancak, Fenerbahçe taraftarının bu tip "karakterli ve objektif" yorumcuları gözü kapalı reddetmesi gerekiyor. Yoksa sebepsiz yere takımına inancını yitiriyor ve negatif baskı yaratıyor oyuncular üzerinde. Başka bir örnek, daha ilk maçlarında Rossi ve Berisha için neler dendi. Halbuki her hafta oyunlarını geliştiriyorlar. Hiçbir oyuncu 3-5 maçla değerlendirilemez. Şimdi de Crespo için aynısını söylüyorum. İyi mi değil mi nasıl anlayabiliriz, daha 90 dakika görmedik ki! Bugün de bir önceki maçına göre çok daha becerikli gözüktü. Bunların hepsi göz önünde bulundurulduğunda, biz taraftarlara çok büyük bir sorumluluk düşüyor. Bu "objektif" yorumcuların galeyanına gelip takımımızdan ve yeni gelen oyunculardan hemen şüphe etmemeliyiz. İnanalım hanımlar, beyler bu takıma bu sene inanalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ümit Sezgin Arşivi