FLAMİNGO

Son Güncellenme Tarihi: Temmuz 17, 2021 / 11:18

Bizim gibi doğaya ve içindeki tüm canlılara korumacı hatta biraz ebeveyn tutumuyla bakan iyi niyetlileri kandırması kolay. İklim değişikliği dersiniz, olur biter. Ama bakalım öyle mi? Rant uğruna, tek taraflı faydacılık gözeterek adına ilerleme, medenileşme dedikleri politikalar üstümüze yığılırken…
Karadeniz Bölgesi’nde insanlar, İç Anadolu’da flamingolar öldü. İnsanlar sudan, hayvanlar susuzluktan gitti. Ne zaman eş değerde düşünüp “Neden oldu?” sorusunun cevabını bilimsel yoldan ayrılmadan çözüm üretip, madde madde uygulamasına geçeceğiz? Türkiye’de sadece “insan”lar mı yaşıyor? Dere yatağına ev koyan müteahhitten ev almamayı, her sene yağmurla çöken yolun altında kalmamayı flamingolar biliyor. Onların bilmedikleri, Tuz Gölü’nü besleyen akar çayların, doğal su kanallarının kontrolsüz su kullandığımız için, baraj kurduğumuz için tükenmesi, kuruması… Ama bir dakika! Yoksa öğrendiler mi? Bir nesli susuzluktan kaybedince bakalım seneye yine oraya, Tuz Gölü havzasına gelecekler mi…
İklim değişikliği bir gerçek. Doğayı bozmadan, kendi haline bıraksak biz de içindeki tüm canlılar gibi uyum sağlayabilirdik, bu değişime. Bu kadar medenileşmeden(!) önce yaptığımız gibi. Çünkü onun ağır ilerleyen bir zamansalı var. Süreci kendi elimizle hızlandırdığımızı anlamıyoruz.
Anlamıyoruz, bir türlü!
Tuz Gölü havzasında yüzlerce flamingo yavrusunun ölümü üzerine kendimce araştırma yaparken hayatını kuşların işlevsel ekolojisine, nesli tükenmekte olanlarının korunmasına adamış bir bilim insanının, Kaan Özgencil’in sosyal medyada paylaştıklarıyla karşılaştım. Açıklamalarından özetle, Türkiye’nin her yerinde su kaynaklarının göz göre göre yok edildiğini, bunun yanlış organize edilmiş su ve tarım politikaları yüzünden olduğunu ifade etmiş. Flamingo yavrularının ölümü bir kader değil. Tıpkı havzanın susuz kalmasında olduğu gibi. İklim değişikliğinin gölleri, su kaynaklarını yok ettiğini düşünmek yanlış olur, diyor Özgencil. Susuzluktan ölen koca bir nesil flamingo için bugün, “Normaldir bunlar. Sulama yapmamızın etkisi yok. Hepsi iklim değişikliği” diyenleri üzüntüyle izledim, diye de ekliyor. Son bir ya da iki yıldır kamuoyunda artan farkındalığı bastırmak için medyada planlı, programlı bir algı yönetimi yapılıyor, diyor. Özgencil’e göre, göllerimiz kurutuluyor ve bunun tek sebebi iklim değişikliği ve Tanrı’nın takdiri olarak sunuluyor.
Bir flamingoyu sığ sularda yiyecek bir şeyler ararken izlediniz mi? Uzun boyunlarını nazikçe aşağı eğiyorlar, suya değdiklerinde bol su alıyorlar. O noktada muazzam bir şey oluyor: Su içindeki algleri (suda yaşayan organizmalar, yosunlar) ağzında bir yerde biriktirirken kalan suyu püskürterek dışarı atıyor. Bizim gördüğümüz, gagasının üst kısmını zemini tarayacak şekilde yerleştirmesi ve sağa sola nazik daireler çizerek ilerlemesi oluyor. Bir de çiftleşme dışında gerçekleştirdikleri bir grup dansı var. Bir tanesi senkronize bacak hareketleriyle dansa başlıyor, sebepsiz. Onu gören diğerleri de aynı şekilde eşlik ediyor. Koca bir flamingo sürüsü grup halinde, uyumla dans ediyor. Dans bitince kaldıkları yerden devam ediyorlar, hayata.
Tanrı, özellikle Türkiye’de çok yorgun. İnsan eliyle gerçekleşen kötülüklerin kendisine bağlanmasından, bize verdiği aklı kullanmamamızdan bezmiş. Cennet katlettiğimiz canlarla dolduğu için bize yer kalmamış, haberiniz olsun. Bir de kotayı doldurmuşuz, artık affetmiyormuş.

Aytuna Tosunoglu

Ankara’da 1963 yılında doğan Aytuna Tosunoğlu’nun çocukluğu İzmir ve Malatya’da, öğrencilik yılları İstanbul ve Londra’da geçti. 2002 yılına kadar çeşitli çokuluslu şirketlerde çalıştı. “Müseccel Marka”, ilk öyküsünü on altı yaşında yazan Aytuna Tosunoğlu’nun ilk romanı.

Gazete Pencere'yi Google'da Takip Et

Scroll to Top