GALİP AMA…

Başakşehir maçı, tarihinin en farklı mağlubiyetlerinden birini yaşayan, Trabzonspor için; ‘ya tamam ya devam’ maçıydı. Lider Galatasaray, cuma akşamı kazanınca puan farkı, bu maç öncesi, 13’e çıkmıştı. Trabzonspor’un önündeki rakipleri Adana Demirspor ve Beşiktaş da kazanınca Başakşehir maçının önemi daha da arttı.
Maçın ilk devresinde, geçen seneki şampiyon takımın oyununa benzeyen Trabzonspor vardı sahada. Koşan, isteyen, rakibini boğan, önde basan… ‘Bu güneşe, kar dayanmaz’ misali, gol de geldi. İlk yarının sonuna kadar, Bordo –Mavili takım, geçen sezon şampiyonluğa yürüyen takım gibi oynadı. Başakşehir’e ön alan baskısı yaptı, pas bölgelerini kapattı. Başakşehir, oyun kuramadığı için, uzun toplarla çıkmaya çalıştı. Bu da Trabzonspor’un oyuna hâkim olmasını sağladı.

Trabzonspor, maça her ne kadar çift forvet başlamış gözükse de orta sahada beşli oynadı. İlk yarı boyunca, dönüşümlü olarak, Gomez ve Djanniny “dokuz numara” pozisyonunda oynadılar. Sahte dokuz oynayan oyuncu da kenardan bindirme yaptı. Abdullah Avcı’nın planı, ilk yarı boyunca tuttu. Topla çıkmayı seven Başakşehir çıkamadı. Oyunu açamayınca, uzun topla çıkmak istediler. Her şişirilen topu ya Trabzon defansı aldı ya da Başakşehirli Okaka ezdi…
İkinci yarı ise, roller bir anda değişti. Başakşehir hem göbekten hem de kanatlardan Trabzonspor’a karşı üstünlük kurdu. 33 maçtır evinde yenilmeyen Trabzonspor’un, bu kadar baskı yediği bir maç hatırlamıyorum açıkçası. Maçı, sanki deplasmandaymış gibi, geride kabullenmenin mantığını anlayamadım. Skoru korumak çok farklı bir şey. Zaten skor korumayı da koskoca ikinci yarı boyunca yapamazsınız. Yapmaya kalkarsanız, o kırk beş dakika bitmez…

Takımların teknik direktörleri bunu için var işte… Oyunu okuyup, futbolculardan daha fazla verim almak için… Abdullah Avcı’nın sorunu Djanniny- Hamsik değişikliği ile çözmesini beklerdim. Gomez, “gerçek dokuz numara” pozisyonuna geçip, arkasında gerçek on numara ile Başakşehir’i çıkartmamaya çalışsa, bence daha mantıklı çözüm olurdu. Bu maç özelinde, Trazeguet’i sağ tarafa alıp, Naci Ünüvar’ı sola atmak doğru değildi. Trabzonspor orta sahasında, Siopis, Hamsik, Bakasetas üçlüsünün, sakat ve cezalı olmadıkları müddetçe, sabit olması gerektiğini düşünüyorum. Avcı, Akyazı’da oynanan Monaco maçına bu üçlü ile başlamış ve rakibini sahadan adeta silmişti. Denenmiş ve başarılı olunan bir sistem varken, niye şapkadan tavşan çıkartmaya kalkılır ki?

İki devre arasında gece ve gündüz gibi fark vardı dün akşam Trabzonspor’da. Önündeki takımlar galip gelmişken, doğal rakibini ekarte etmek elbette ki başarı. Üstelik, sadece beş gün önce oynanan ve kaleye gelen altı şuttan beşi gol olan bir maç sonrasında… Ancak, bu galibiyet defoları örtmemeli… Trabzon’da yolunda gitmeyen bazı şeylerin olduğu o kadar belli ki… Hafta arası, Trabzon basınından meslektaşlarım ile konuştum. Dört aydır, takıma yapılan ödemelerin bölük pörçük olduğunu söylediler bana. Ekonomik kriz var, kabul… Şampiyonlar Ligi’ne kalınamadığı için, oradan da beklenen para gelemedi, ona da eyvallah… Yönetimin, bu bahanelerin arkasına sığınmaması gerekir. Huzursuzluk takım içinde bir başlarsa, gidişat çok kötü olur…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Uğur Temel Arşivi

Cemre

26 Şubat 2024 Pazartesi 07:00