GAYRİRESMİ 2020 NOTLARI (3)

2020’nin bitmesine az kaldı. Peki ya kosmoz yeni bir yıla girdiğimizin farkında mı? Bu acılı, karantinalı, salgınlı, kaygılı, maskeli, sosyal mesafeli yılın ardından biraz olsun normale dönebilecek miyiz? Bu yıl bize plan yapmamayı öğretmiş olabilir. En iyisi bu konuda yorum yapmayıp sözü 2021’e bırakmalı. Bu yıla veda ederken 2020’nin gayriresmi notlarının sonuncusu da aşağıda…

            Samsun’da karantinada olması gereken 262 kişiden haber alınamıyor. Nerede olduklarını kimse bilmiyor. Bir başka 78 kişiyse karantinayı kırıp piknik yaparken yakalandılar. Altın günü yapan bir grup kadın bir sitenin karantinaya alınmasına neden oldu. Covid-19 hastası 80 yaşında bir kadının 72 saat içinde beş düğüne gittiği ortaya çıkarken bir diğer karantina kaçağıysa iddia bayiisinde kupon yaparken yakalandı.

Maske tartışmaları sürüyor. Antalya’da bir adam halk otobüsüne maskesiz binmek için fazlaca ısrarcı olunca içeri alınmadı, o da seyir halindeki otobüsün sileceklerini tutarak durumu protesto etti. Sakarya’da maske takmayan 65 kişiye üç gün sürecek karantinayla birlikte “On kitap okuma cezası!” verildi. Endonezya’da maske takmayanlara mezar kazdırılmaya başlandı. Manisa’da bir çiftçi yeni doğan kuzularına “Maske, Mesafe ve Hijyen” adlarını koyarak bu önemli konuya dikkat çekmiş oldu. Maskeye karşı gösterilen direnç Toplum Bilimleri Enstitüsü’nün dikkatinden kaçmadı, konuyla ilgili yaptığı araştırmanın sonucu geçenlerde açıklandı. “Erkek adam risk alır”

Ankara’da bir cerrahi profesörü virüs nedeniyle psikolojisinin bozulduğunu söyleyerek balkonundan rastgele ateş etti. Neyse ki kimseye bir şey olmadı. Tüm bunlar başımıza geleni hala anlamadığımızı, travmamızın bizde yarattığı kaybın “inkar” aşamasının devam ettiğini gösteriyor olabilir. Durumu gereğinden fazla içselleştirenler de yok değil ama. Bolu Belediye Başkanı virüs nedeniyle ölenlerin “Zaten bir ayaklarının çukurda olduğunu” söyledi. Şaka değil, bunu gerçekten söyledi.

Yurtta ve dünyada tuhaflıklar devam ediyor. Bazıları salgınla doğrudan bağlantılı, bazılarıysa salgının yan etkisi gibi duruyor. Los Angeles’da iniş yapmaya hazırlanan iki pilot, sırt roketi ile uçan bir adama rastladıklarını söylediler. Gökyüzü bu aralar dışarı çıkıp biraz hava almak için en güvenli yer olabilir. Liverpool Filarmoni Orkestrası tabelasının ikinci “L” si çalındı. Malezya’da ormanlık alanda telefonunu kaybeden adamı ertesi gün bir sürpriz bekliyordu, telefonunun galerisindeki orangutan “selfie”leri!

Çevrimiçi iş hayatı hepimizi bıktırdı, Ankara’da bir ortaokul öğretmeni velilerin karşısına atletle çıkınca hakkında soruşturma başlatıldı. Ertesi gün de bir başka öğretmenin derste sigara içtiği saptandı.

Türk basın tarihide bir ilke imza atıldı ve kamuoyunun bilmesinin bir takım çevreler tarafından istenmediği bir habere yayın yasağı getirildi, ancak bu yetmedi, yayın yasağı haberine de yayın yasağı getirildi. Aynı gün bir başka acayiplik oldu ki o da bir yandaş yazarın, Didim’deki Medusa heykelinin aslında CHP’li Didim Belediye Başkanı’nın sevgilisi olduğu yönündeki iddiaydı.

Ekim (Ayın Sözcükleri: Trump, Turkuaz Tablo, Vaka, Hasta)

ABD’de seçim yaklaşıyor, Trump’ın davranışları iyice tuhaflaştı. Dersini çalışmamış bir çocuk gibi sürekli mızmızlanıyor. Önce Biden’ı bazı karanlık güçlerin kontrol ettiğini söyledi arkasından da televizyon ekranlarındaki ilk tartışma programından önce Biden’a doping testi yapılmasını talep etti. Seçimde Kuzey Karolina’daki seçmenden iki kez oy kullanmasını istedi ki bu kadar seçim dalaveresine bizim bünyemiz dahi alışkın değildi. Şimdi de Obama ile alay ettiği videosu çıktı ortaya, sonunda Obama’ya “You’re fired!” (Kovuldun!) diyor. Bu aralar Covid testinin pozitif olduğunu söylüyor. Ama bu sözleri bir takım çevreler tarafından kuşkuyla karşılanıyor. İnsan ister istemez seçim öncesinde virüsle “mağdur edildiği” algısını yaratmaya çalıştığını düşünüyor. Hatta Trump’ın danışmanı biraz abartarak Biden’ı Covid’e yakalanmamakla dahi suçladı.

Son günlerde turkuaz tabloda işler yine karıştı. Vaka ne? Hasta kim? Anlayabilene aşk olsun! Zaten Bilim Kurulu da bu ayrımı ilk kez duyduğunu, duyunca da pek bir anlam veremediğini açıkladı. Peki Trump pozitif çıkarsa vaka mı hasta mı?

Maske gerginliği sürüyor. İstanbul Kağıthane’de bir halk otobüsünde bir kadın maskesini sadece ağzına takan yaşlı bir adama tokat attı. Adam da kadına tükürerek cevap verdi. Sonunda yemek yerken bile çıkartmaya gerek olmayan otomatik maskenin satışı başladı.

Trump gerçekten pozitif çıktı. Bugüne kadar “Ben maskeye inanmıyorum” diye konuşup duruyordu. Şimdi ne hikmetse “Maske, Mesafe, Hijyen” deyip duruyor. Daha ne olduğu belli değil ama “Trump Covid’i yendi” hatıra paraları basıldı bile, tanesi 100 dolardan satılıyor.

Altın fiyatları da aldı başını gitti. Bu durum en çok ölmeyi göze alarak düğün yapan gelin ve damatları etkiliyor olmalı. Kuyumcuda takıların neredeyse yarısının imitasyon olduğunu öğrendiklerinde yaşadıkları şok insanın yüreğini burkuyor. Gelin ve damadı temsilen orada bulunun iki mankene takılan imitasyon takılar çağın ruhuna ne kadar da uygun.

Bu ay aynı gün içinde iki absürt olay oldu. İntihar etmek için aynı çatıya çıkan iki kişi arasında intihar etme sırası yüzünden kavga çıktı. Kendi zaten başlı başına absürtlük demek olan A Haber kendi kadar acayip bir habere imza attı, tamir edilen 60 yıllık televizyonun ekranında darbe bildirisi okuyan Kenan Evren’in belirdiğini iddia etti.

Trump üç günde taburcu oldu. Ve hemen çalışmaya başladı. Olan Trump’ın virüse yakalandığını öğrendiğinde kalbi duran Hint fanatik hayranına oldu. Zavallı adam öldü, Trump ise ilk konuşmasında hastaneden çıktığında içine giydiği Süpermen logolu tişörtünü gömleğini yırtarak basın mensuplarına göstermek istediğini ancak danışmanlarının kendisine engel olduğunu söyledi. İlk mitinginde de “Birazdan buradaki herkesi öpeceğim” dedi. Kim ne derse desin, eğlenceli bir kişilik!

Kasım (4. Aşama Depresyon; Ayın Sözcükleri: Damat, Monolit)

Trump kaybedecek gibi görünüyor. Ama kaybetmeden önce “Oyların sihirli bir şekilde kaybolduğunu” söyledi. Ve saçmalama çıtasını yükseltti, hatta Twitter bir paylaşımına “Bu tweette paylaşılan içeriklerin bir kısmı ya da tümü tartışmalıdır” anlamındaki uyarı etiketini koyarken, çoğu kanal seçimin açıklandığı gece kendisinin konuşmasını “Yalan söylediği” için kesti.

Salgın hızlanıyor. Virüsün yarattığı yeni semptomlar var ama herkesin hastalıkla başetme yöntemi farklı. Hilal Kaplan hastalığı sonrasında kaybettiği koku duyusunu yeniden kazanmak için burnunun içine organik tereyağı çektiğini açıkladı. Mehmet Metiner de Corona olduğunu ama bunu herkesten sakladığını söyledi. Kendilerine “Geçmiş Olsun” dileklerimle birlikte “akıl ve fikir” de temenni ediyorum.

Toplu taşıma virüsün yayılması için belki de ilk sıradaki risk. Havaların serinlemesiyle halay çekme sayılarında anlamlı bir azalma var ancak toplu taşımada özellikle minibüslerde kapasitenin üç katı yolcu taşınıyor. Daha dün bir denetim sırasında içinden 34 yolcu çıkan bir minibüsün şoförü yolcuları almadığını onların kendisinin bindiğini söyledi.

Konya’da bir süt fabrikası çalışanı süt kazanının içinde banyo yaptı. Bu görüntüyü izleyenler onulması güç ruhsal bir yara aldılar. Neyse ki, banyo yapan çalışan iç çamaşırının üzerinde olduğunu söyleyip hepimizin yüreğine su serpti.

İstanbul Esenyurt’ta tuhaf şeyler oluyor. Önce bir düğün salonunda Miss Uganda güzellik yarışması yapıldı ve elbette mekanın sahibi, kısıtlama kurallarını ihlal ettiği için gözaltına alındı. Ardından bir grup Afrikalı dostumuz yine bir düğün salonunda Pazar Ayini düzenledikleri için sosyal mesafe ihlalinden para cezası aldı. Tekrar soruyorum, Esenyurt’ta neler oluyor?

Dünyanın çeşitli yerlerinde gizemli monolitler görülmeye başladı. Önce ABD’nin Utah eyaletinde çölün ortasına metal bir monolit peydah oldu. Yetkililerden “İzinsiz yapı inşa etmek hangi gezegenden olursanız olun yasadışıdır” şeklinde bir açıklama geldi. Monolit meraklıları (kim bunlar?) metal kütlenin önünde selfie çekmek için çöle koşuyorlar. Ancak gizemli yapı iki gün sonra kimliği belirsiz kişiler tarafından kaldırıldı.

Hazine ve Maliye Bakanı Instagram yoluyla istifa etti. Yandaş medya istifa haberini, gerekli izinlerin ardından 48 saat sonra verebildi. Tam bir son dakika haberciliği!

Trump kaybetti. Ama kazandığını sanıyor ve asla vazgeçmeyeceğini söylüyor. Cumhuriyetçi ulusal güvenlik uzmanlarından oluşan yüz kişilik bir grup Trump’ın yenilgiyi kabul etmesi için Kongre’ye mektup yazdı. Trump’ın avukatı Giuliani bir basın toplantısı düzenledi ve Biden’ın sahte oylar nedeniyle önde olduğunu açıkladı, ancak toplantı sırasında o kadar çok terledi ki, saç boyasının şakaklarından aktığı görüldü. Trump’ın kuaförüne gitmeli.

“Yeliz” lakaplı AKP’li vekil Ahmet Hamdi Çamlı tarihi bir çeşmeyi restore ettirdiğini söyledi ancak çeşmeye babsının adını da ekletiverdi. İnanılır gibi değil!

Maradona öldü. Bu ölüm orta yaş ve üzerindekilerin çocukluk ve gençlik anılarının bir parçasının ölmesi demekti.

Aralık (5. Aşama: Kabullenme; Ayın Sözcükler: Monolit, Çip, Aşı, Noel Baba)

Almanya’nın Bavyera eyaletinde iki metre boyundaki “fallik” anıt kayboldu. Nereye gitmiş olabilir? Kim çalar, çalsa nereye saklar? Geçen ay da Utah’daki metal monolit geldiği gibi gizemli bir şekilde kaybolmuştu. Anlamak güç.

Salgın yordu, bıktırdı, tüketti. Pakistan’da salgını yok etmek için ülke genelinde dua etme kararı alındı. Karadeniz’de ise bir “üfürükçü” üfürerek 136 kişiye virüs bulaştırdı. Aşı çalışmaları hız kazandı ve tünelin ucundaki ışık artık görünüyor. Bu kez de aşı karşıtları ortalıkta saçmalıyor. Yok efendim neymiş, Bill Gates bize aşı yoluyla çip takacak ve davranışlarımızı, hayatımızı kontrol edecekmiş. Açıkçası salgın bitecekse çip benim için sorun değil, yaşamsal tek faaliyetim bulaşık makinesi doldurmak, boşaltmak ve kedi kumu temizlemek. Benim anlamadığım yurdum insanı hangi davranışının takip edleceğini düşünüyor olabilir? Bill Gates sıkıntıdan ölebilir.

Dünyanın muhtelif yerlerinde monolitler görülmeye devam ediyor. Beşinci monolit Hollanda’da görüldü. Hollanda’yı Belçika, Almanya ve İspanya takip etti.

Berat Albayrak’tan hala haber yok!

Yılbaşı kutlamaları yaklaşırken Belçika’da bir Noel Baba 45 kişiye virüs bulaştırdı. Bir yandan da Rusya’da kutlamalar için antikor testi pozitif Noel Bala’lar aranmaya başladı. İki gün sonra yine Belçika’da bir Noel Baba’nın –korkarım aynı kişi- 118 kişiye daha virüs bulaştırdığı anlaşıldı.

Çılgın 2020 bitiyor. Yeni bir yıla girmemize günler var. Bu yıl biterken bu yazı da Sinop’ta aracının kontrolünü kaybederek bir balıkçı keknesine çarpan vatandaşın tüm yaşadıklarımızı özetleyen sözleriyle bitsin. “2020’den bir an önce çıkmak istiyorum!”

Tüm insanlığın 2020’den çıkışını, kendi takvimini kullanan Etiyopya’nın da yaklaşık üç ay önce girdiği 2013 yılını en içten dileklerimle kutluyorum.

Gazete Pencere'yi Google'da Takip Et

Scroll to Top