Gerçeği herkes görüyor sorumluları herkes biliyor

Türkiye, en başından bu yana Koronavirüs ile mücadele konusunda sınıfta kalan ülkelerden birisi oldu. Bunun birbiri ile bağlı pek çok nedeni var.
Ancak temel neden kuşkusuz siyasi iktidarın siyaset yapma anlayışı, siyasal söylemi ve tercih ettikleri yeni yönetim sistemidir. Ve bu değişmedikçe de; Koronavirüs başta olmak üzere ülkenin karşı karşıya olduğu sorunlar çözülmeyecektir.
KISKANANLAR ÇATLASIN
Siyasi iktidarın bu tercihlerinin en temel sonucu, ülkenin içine sürüklendiği ağır ekonomik koşullar ve bunun yarattığı ekonomik imkânsızlıklardır.
Bütün bu süreçte siyasi iktidar tarafından bizi kıskandığı söylenen ülkelerin vatandaşından esnafına kadar her kesime milyarlarca Euro ve Dolar yardımı yaptıklarını, vatandaşlarını korumak için tam kapanma kararı aldığını biliyoruz. Bizi kıskanan ülkeler bunu yaparken, kıskanılan ülke yönetimi ise; vatandaşlardan yardım toplama yolunu tercih etti.
Bütün bu karanlık tablo içinde, devlet bankaları ve özel bankaların zorlanarak açtıkları kredi muslukları ve borçlandırarak ekonomiyi büyütmenin yarattığı geçici aydınlığın da tabloyu orta vadede daha koyultacağı açıktır.
UZMAN DEĞİL MEMUR KURUL
Bu kötü yönetimin bir yansıması da, sahada uzman kurumların mücadele sürecinden dışlanması, kurum yöneticilerinin ötekileştirilmesi ve bununla birlikte rakamlar üzerinden gerçeklerin saklanmaya çalışılması olarak karşımıza çıktı.
Ama en sonunda bu alandaki gerçekler de, tüm çıplaklığı ile karşımıza çıktı.
Bu kötü yönetimin bir sonucunu da aşı temini ve aşılama konusunda gördük. Aşıda büyük ölçüde tek ülkeye (Çin) bağımlılık, aşıların gelmesinin Türkiye’nin Uygur Türkleri konusundaki tavrına bağımlı olması bu alanda yaşadığımız başarısızlıktır.
Ne yazık ki, aşı temini ve aşılama oranında da başarılı olabilmiş değiliz.
KIRMIZI TABLO KİMİN ESERİ?
Sonuç olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önceki akşam açıkladığı (kırmızı) tablo, ülkenin Koronavirüsle mücadele konusunda sınıfta kaldığını tescil etti.
Son açılma kararından sonraki dört hafta içinde vaka sayısı da, ölü sayısı da hızla artı.
Dört hafta içinde 17 olan riskli il sayısı, bugün 12’si yüksek riskli olmak üzere 58’e çıktı. İstanbul, Ankara ve İzmir de dahil 58 ilde yeniden hafta sonu kısıtlamasına geri dönüldü.
Bütün bu tablo kötü yönetim kadar, yönetimin keyfiliğinin de sonucudur.
Nasıl mı?
Örneğin baroların genel kurulları yapılmazken AK Parti ve MHP il kongreleri, büyük kongreleri “lebaleb” dolu salonlarda yapıldı. Buralarda maske, mesafe kurallarına ne kadar uyulduğu görüntülerde açık.
Nitekim birkaç ay önce Cumhurbaşkanı Erdoğan; “Maske diyoruz takmıyorlar, mesafe diyoruz uymuyorlar” diye halka serzenişte bulunurken, Giresun’da miting, izdihama yol açma pahasına çay dağıtma seremonisi yapmaktan geri durmamıştı.
Siyasi iktidar mensup ve yakınlarına her şeyin serbest, muhaliflere ise yasak olduğu bir keyfiliğin sonucudur bu tablo.
Siyasi iktidarın yakın geçmişte ‘Biz üzerimize düşeni yapıyoruz ama vatandaş yapmadığı için sayılar artıyor’ söylemi üzerinden; sorumluluğu halka yüklemeye çalıştılar. Muhtemelen şimdi de bunu deneyecekler.
Ama gerçeği herkes görüyor ve sorumluları herkes biliyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Murat Aksoy Arşivi