Hüseyin Tapınç

Hüseyin Tapınç

GİZLİLİK

Hepimizin diline pelesenk olan cümlelerden biri de “artık hayatımız dijitalleşti.” Dijitalleşme kuşkusuz ki pandemi öncesinde de şirketlerin, markaların ve tüketicilerin gündeminde olan bir gelişmeydi, ancak pandemi ile birlikte şirketler için var kalma savaşında önemli bir savunma mekanizması işlevi gördü. Bunun sonucunda da şirketlerin bu dönem içinde dijitalleşme alanında yaptıkları yatırımlar hız ve derinlik kazandı. Tüketiciler arasında da son derece farklı motivasyonların etkisiyle dijitalleşme süreci yakın dönemde ivmelendi.
Ancak, dijitalleşme konusunda henüz yolu tamamlamadık, hem şirketlerin hem de tüketicilerin değerlendirmelerine göre dijitalleşme konusunda daha gidecek uzun bir yolumuz var.
Bu yolculuk sırasında tüketicilerin dijitalleşme yolculuğunda kurumlardan ve şirketlerden önemli beklentileri bulunuyor. Tüketicilere göre dijitalleşmenin öncelikli alameti farikaları dijital ürün ve hizmetlerin “teknolojik ve yenilikçi olması”, “kolay kullanılabilmesi” ve “her an ve her yerde erişilebilir olması” olarak sıralanmaktadır.
Tüketicilere göre dijital bir ürün ve markanın sahip olması gereken en önemli özellik kişisel bilgilerin korunmasına önem vermesi ve gizliliği sağlamasıdır. Bu özellik birçok tanımlayıcı özelliği geçip listenin en üstünde yer almaktadır (1).
Kişisel verilerin gizliliği bugün tüketici dünyasında en çok hassasiyet yaratan konuların başında gelmektedir. Kişisel verilerin birçok kez ortaya saçılmış ve satılmış olduğu gerçeği ya da bu verilerin kötü niyetlerle kullanıldığının öğrenilmesi (en aşina olunan örnek Facebook - Cambridge Analytica veri skandalı) sonrasında tüketicilerin bu hassasiyetini son derece olağan karşılamak gerekiyor.
İçinde bulunduğumuz günlerde dünya kamuoyu Facebook’un ve Türkiye kamuoyu da başta e-Nabız ve e-Devlet olmak üzere kamuda bulunan bazı verilerin ele geçirilip geçirilmediğini tartıştı. Facebook eski çalışanlarından Francis Haugen’ın şirketin güvenlikten ziyade büyümeye odaklandığını net bir şekilde açıklaması, şirketin sosyal ve siyasi hayat üzerinde yarattığı etkileri ifşa etmesi global düzeyde endişeleri pekiştirdi.
Özel şirketlerin ya da kamuya ait veri depolarının saldırıya uğrayıp kişisel verilerin online dünyada satışa çıkarılması ya da sosyal medyanın siyasi hayat üzerindeki etkilerine dair gelişmeler birçok kez gündemimize gelmişti ve gelmeye de devam edecek.
Dijitalleşme ve bunun bir uzantısı olan sosyal medya (aslında meselenin sadece sosyal medya olmadığını ve yarattığı tahribatı yedi saatlik Facebook, Instagram ve WhatsApp kesintisinde deneyimledik) tartışmasız bir şekilde hayatımızı kolaylaştırıyor, basitleştiriyor, inanılmaz bir zaman tasarrufu yaratıyor, kendine ait devasa bir ekonomi üretiyor, ancak diğer yandan da bizleri birçok manipülasyona maruz bırakıyor, demokrasi üzerinde olumsuz etkili oluyor ve bireysel anlamda da bize ait birçok şeyi alenileştiriyor ve geride bize ait hiçbir şey bırakmıyor. Çağımızın en önemli dilemmalarından birisi de bu.
(1) Sia Insight’ın Marketing Türkiye için gerçekleştirdiği Türkiye’nin Dijital Markaları Araştırması (Eylül 2021), 3 büyük ilde yaşayan 18-45 yaş grubu A, B, C1, C2 sosyo-ekonomik sınıf mensubu 307 tüketici ile 29 Temmuz – 9 Ağustos döneminde online görüşme

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hüseyin Tapınç Arşivi

Ayna

21 Mart 2024 Perşembe 07:00