GÖRSEL KÜLTÜR ÇAĞINDA EBEVEYNLİK: FENOMEN ANNELER

Son Güncellenme Tarihi: Ekim 10, 2021 / 14:09

Sanal mecraların hayatımıza önemli ölçüde nüfuz edişiyle artık yeni bir çocukluk döneminden söz etmekteyken görsel kültür çağında büyüyen çocuklar ile birlikte tartışmaya açılabilecek bir diğer alan da bu çocukları yetiştiren yeni ebeveynler.  Kitleleri etkisi altına alan sosyal mecraların özellikle yeni bir anneliği meydana getirdiğini söylemek mümkün görünüyor.

Geçtiğimiz hafta, popüler kültür çağında teknolojinin içine doğan çocukların yetişkinler kadar sosyal mecralara maruz kalması dolayısıyla yetişkinlerle aynı şeyleri görüp öğrendiğini, bu bağlamda çocukluk denen kategorinin yetişkinliğe yaklaşmak suretiyle flulaştığını, yok olmaya başladığını ifade etmiştik.

Bu mecraların hayatımıza önemli ölçüde nüfuz edişiyle artık yeni bir çocukluk döneminden söz etmekteyken görsel kültür çağında büyüyen çocuklar ile birlikte tartışmaya açılabilecek bir diğer alan da bu çocukları yetiştiren yeni ebeveynler.  Kitleleri etkisi altına alan sosyal mecraların özellikle yeni bir anneliği meydana getirdiğini söylemek mümkün. Bu anneler, anne olmaya dair yaşadıkları deneyimleri sosyal mecralar üzerinden kitleler ile paylaşıyorlar. Nitekim bu paylaşımların bu annelerin çocukları için, kendileri için ve kendilerini takip eden kitleler için olumlu ve olumsuz çıktıları mevcut.

Blogger\influencer anneler

Konuyla alakalı eğitimler alan ve kitaplar okuyan blogger bir annenin ebeveynliğe ve çocukluğa dair blog yazması birçok anne için faydalı olabilir. Bunun yanında kendi anneliğine dair fikir ve öneriler sunan bir blogger ya da influencer anne devasa bir bilgi kirliliği yaratıyor da olabilir. Bu noktada, ‘en’ mutlu, ‘en’ sevecen, ‘en’ güzel hallerimizle bulunduğumuz sosyal mecralar içerisinde ‘en’ iyi annelik yarışı başlar. Bu çekişmede, bahsettiğimiz blogger / influencer annelerin annelik deneyimleri bazı kitlelerce su götürmez şekilde savunulurken bazı kitleler tarafından da eleştirilir.

Anneliğin ölçütünün blogger ya da influencer annelerin yapıp ettiklerinden geçtiği algısı hem sözü geçen anneler hem de takipçileri tarafından oluşturulmaktayken, ebeveynliğin çocuk ile anne-baba arasında öznel bir pratik olduğu, her ebeveyn ve çocuğun deneyimlerinin, doğrularının kendi içinde geliştiği göz ardı edilmektedir burada.

Beğenilme arzusu ve ego

Bir de konuya çocuklar tarafından bakalım. Sürekli olarak çocuğunun fotoğraflarını, videolarını sosyal mecralarda paylaşan infuencer bir anne düşünelim. Sanal dünyanın içine doğduğundan söz ettiğimiz bu çocuk da muhtemelen kitlelerce takip edildiğini biliyor ve bu fotoğrafları görüyordur. Öyleyse bu çocuk, beğenilme arzusu ve ego gibi duygularla tanıştı bile!..

Çocukta beğenilme ve onaylanma hissi doğuran bu paylaşımlar diğer taraftan da henüz muhakeme yeteneği olmayan çocuklar için mahremiyete saygısızlık değil mi peki?..

Çocuklar sosyal mecralarla tanıştığında

Bir diğer açıdan anne ve babalarının sürekli telefonla ilgilendiğini gören çocuklar da o ekranın içinde ne olduğunu merak edecektir. Henüz bebekken tanıştıkları bu siyah ekranın içindekiler anlaşılır gelmeye başlayınca çocuklar da bu mecralara merhaba der. Hatta kuvvetle muhtemel ki çocuğun sosyal medya hesabı ebeveynleri tarafından çoktan oluşturulmuştur.

İşte bu noktada çocuğunun daima güvende olduğundan emin olmak için, onu dış dünyadan korumak için nasihatler veren ebeveynler çocuklarını, en az dış dünya kadar endişe verici, derin ve uçsuz bucaksız sosyal medyaya bırakırken aynı endişeyi aynı denetlemeyi gösteriyor olmalılar.

Çocuklarının dijital bir istismara maruz kalma ihtimalinin bilincinde olmalılar.

Çevrimiçi platformların iyi yönleri kadar yarattığı olumsuzluklarını da görebiliyor olmalılar ki gerçekten teknolojinin hayatımızı kolaylaştırdığını ve güzelleştirdiğini söyleyebilelim.

En nihayetinde fenomen annelerin sosyal mecralardaki faaliyetlerinin çocuklar için de takipçi kitleler için de kendileri için de çeşitli sonuçları olduğu görülmekte. Bütün bahsettiklerimize ek olarak aslında ekonomik bir pazar olan bu alan içerisinde, “pazar”ın çıkış noktası olan çocuğun istemeden, fark etmeden de olsa zarar gördüğü gerçeği ise en çarpıcı sonuçtur.

Tuğçe Küçük

“Matematik, sibernetik, fizik, müzik, tüm bunlar, eninde sonunda, sadece, insanlar şiir okumayı öğrensinler ve anlasınlar diye gereklidir.”

Gazete Pencere'yi Google'da Takip Et

Scroll to Top