GÜLÜMSE !

Korku sinemasının sevdiği karakterlerin başında yalnız insanlar gelir. Onlar, başlarına felaket gelenlerden ziyade daha çok felaketi yaratanlardır. Geçtiğimiz günlerde vizyona giren ve Amerikan sinemasının çok sevdiği korku ve gerilim sinemasının son örneklerinden birisi ise,  “Gülümse” (Smile)... Filmin ana karakteri psikiyatrist Dr. Rose Cotter (Sosie Bacon) ise, arafta bir karakter.

Geçmişimiz geleceğimizdir, hele sorunlu bir geçmişten geliyorsak sorunsuz bir geleceği inşa etmek neredeyse olanaksızdır. Psikiyatristlerin hastalarıyla kurdukları ilişki, geçmişin didiklenmesinden beslenir çoğu zaman.

YALNIZLIK VE SOSYAL MEDYA

Sosyal medya, yaşamımızı korku sinemasındaki bazı yaratıkların her şeyi içine çekmesi gibi içine çekiyor. Çağdaş yaşamın gerçekliği yalnızlık ve yalnızlığı ikame ediyormuş gibi yapan sosyal medya ve onun ana rahmi dijital teknoloji “iletişememek” işlevine mi hizmet ediyor?  Bir sosyal medya ortamında (1) geçenlerde büyük sinemacı Andrei Tarkovsky’nin özlü bir tanımlamasına rastladım: “Kendinizi, kendinizle zaman geçirmeyi yalnızlık sanmayacağınız şekilde yetiştirin”. Önemli şairimiz Özdemir Asaf ise: “Yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılırsa yalnızlık olmaz” dizeleriyle bu kavramı şiirsel olarak ifade etmişti.

KORKU SİNEMASININ MÜTEMMİM CÜZÜ

Korku sinemasının sevdiği karakterlerin başında yalnız insanlar gelir. Onlar, başlarına felaket gelenlerden ziyade daha çok felaketi yaratanlardır. Geçtiğimiz günlerde vizyona giren ve Amerikan    sinemasının çok sevdiği korku ve gerilim sinemasının son örneklerinden birisi ise,  “Gülümse” (Smile)... Filmin ana karakteri psikiyatrist Dr. Rose Cotter (Sosie Bacon) ise, arafta bir karakter.

Melankolik Rose, bir hastasının travmatik bir deneyimine şahit olduktan sonra, bütün yaşamı önceleri açıklayamadığı ürkütücü deneyimlerden beslenerek kabusa döner. Kimyası değişen  Rose’un bu yaşadığı dehşet, hayatını ele geçirir ve bu süreç daha önce vurguladığımız gibi korku ve gerilim filmlerinin sevdiği şekilde ürkütücü bu yeni gerçeklikten Rose’un kurtulabilmesi için sorunlu geçmişiyle yüzleşmesi gerekmektedir.

Korku filmlerinin türüyle müsemma olarak amaçlarının izleyiciler üzerinde tüyleri diken diken edecek “korku” yaratmak olduğunu iddia etmek abartı sayılmamalı. Filmin basın dosyasında film hakkında şöyle bir bilgi paylaşılmış. Bazıları ise izleyicileri koltuklarında kıvrandırmak ister. Ama film yapımcısı Parker Finn ilk sinema filmi Gülümse’yi yazmaya ve yönetmeye başlarken aklında çok daha tutkulu bir amacı varmış. “Baştan sonra sürdürülebilir bir panik atak gibi hissedilen bir film yapmak istedim” diyor. Panik atak hastası olan seyirciler üzerinde “Gülümse”, bu bağlamda daha vurucu  bir etki yaratacaktır

Bir hastasıyla yaşadığı tuhaf bir karşılaşmadan sonra dehşet verici ve açıklanamayan olaylar yaşamaya başlayan klinik psikiyatrın ürpertici hikayesini konu alan Gülümse, yönetmen Parker Finn’in 2020 yapımı kısa filmi “Laura Hasn’t Slept” den ilham almış.

ADAM OLACAK YÖNETMEN KISA FİLMİNDEN BELLİ OLUR

Yapımcı Isaac Klausner ise film hakkında şunları söylemiş: Laura Hasn’t Slept (2020), Parker’ın yeteneğini gösteren inkar edilemez bir örnek. Parker’la tanıştığımız ilk andan itibaren onunla çalışmamız gerektiğini biliyorduk. Laura hasn’t Slept filminden tematik ilham alsa da Gülümse hikayeyi daha korkunç yeni bir yöne taşıyor. Finn, zihninin sana karşı dehşet verici yollara sapmasını deneyimlemenin nasıl olacağını incelemek istediğini söylüyor. “Bir kabustan uyandığında hissettiğiniz o korkuyu bilir misiniz? Gerçek olmadığını bildiğiniz halde sizinle kalan o panik havasını? Gülümse’nin ekranda o duyguyu yakalamasını istedim.”

Yapımcı Robert Salerno, Finn’in orijinal kısa filmi “Laura Hasn’t Slept”i izlemiş başkaları gibi, genç yapımcının benzersiz gerçekçi ve rahatsız edici bir şeyler yaratma yeteneğinden etkilendiğini belirtmiş. Yapımcı Salerno, yönetmen Finn hakkında şunları söylemiş: Birkaç dakika içinde birçok gerilimi ve ürpermeyi sığdırabiliyorsa uzun metrajlı filmde yapabileceklerini görmenin heyecanlı olacağını düşündüm. Zaman içinde hikayeye çok sayıda muhteşem korku anları ve enerji ekledik. Bu da Parker’ın eşsiz vizyonunu hayata geçirmesine yardımcı oldu.

Yapımcıların, kısa filmi “Laura Hasn’t Slept”e verdikleri banko bonus ve duydukları heyecana Parker Finn, “Gülümse” de yeterince cevap verebilmiş mi? Korku ve gerilim sineması örneklerinin genelde klişelerden oluştuğu gözününde bulundurulursa, bu soruya olumlu yanıt vermek gerekiyor. Minamal sayılabilecek koşullarda çekilen filmde, geçmişinden kurtulma mücadelesi veren genç bir kadının bu mücadelesini Parker, başarılı bir sinema dili ve korku gerilim sinemasının klişeleri olan ani ses patlamaları, gözetleniyormuş duygusu veren kamera açıları ve müziğin desteğiyle anlatsa da; klişelerin dışına çıkan bir filme imza atmış.

Yönetmen Parker Finn, film boyunca seyircinin nabzını elinde tutarken Rose’un siyahi sevgilisi Trevor’u (Jessie T. Usher) anlayışsız ve bencil, beyaz ve eski sevgilisi Joel’i (Kyle Gallner) ise anlayışlı ve fedakar karakterler olarak yansıtırken, istemeden ırkçı bir algının oluşmasına da neden oluyor mu sorusunu akla getiriyor.

KAYNAKLAR

(1)

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bülent Vardar Arşivi