Gümüş Gece

Son maçlar normal sayılacak sonuçlarla bitti ve şimdi Katar yolunda zorlu bir play-off süreci bizi bekliyor. Bu 90 dakikalarda doğrudan Dünya Kupasına gitme olasılığımız da bulunuyordu ama aynı şekilde üçüncülükle tamamen bu işin dışında da kalabilirdik. 13 Kasım Salı yaşadığımız altın geceden sonra bunu da biraz olumlu bir bakışla gümüş gece olarak görebiliriz.

Doğrudan Katar’a gitme mutluluğu yaşar mıyız hesaplarıyla çıktığımız maçta, rakibin ilk atağında topu ağlarımızda görme şokunu yaşadık. Cebelitarık’ın dahi yemeyeceği türden golleri ağlarımızda bulmamız, bu elemelerin karakteristiği oldu ve bizi yıktı. Cebelitarık’tan sonra en çok gol yiyen takım oluşumuz, hedefe ulaşmamızı önleyen en büyük etkendi.

Golün ardından çabuk toparlanacak gibi göründük ama Hakan Çalhanoğlu’nun şutundan başka hücum etkinliği gösteremedik. Buna karşılık onlar hem iyi kapanıyor hem de kaptıkları toplarla daha tehlikeli geliyorlardı. Yani tarafsız bir gözle baktığınızda, oyunun akışı bu maçtaki ikinci golü yine Karadağ atar, dedirtiyordu. Neyse ki Kerem bu endişeyi ortadan kaldırdı. İlk yarının ortasındaki bu golde, Abdülkadir Ömür’ün pası da görmezden gelinemezdi.

Sonrasında yine aynı tıkanıklığı yaşadık. Biz oynuyormuş gibi görünürken onların her çıkışı ciddi sorun yaratıyordu. İlk yarının sonundaki köşe atışında Uğurcan’ın hatalı çıkışıyla boşalan kalemize yönelen topun kıl payı dışarı gitmesiyle derin bir soluk aldık. Aynı sıkıntıyı ikinci yarının başında da yaşadık. Bizim kullandığımız köşe atışları ise rakip kalede tehlike yaratmadı.

Berat’ın durgunluğu, Ömür’ün Zeki’ye yardımcı olmayışı nedeniyle Karadağ, sağ kanadımızı maden haline getirmeye çalıştı. Atakların büyük bir bölümü buradan geldi. Teknik direktörümüz Kuntz, bunun önlemini Berat-Orkun değişikliğiyle aldı. 56.dakikada, savunmanın temel direği kaptan Saviç’in oyundan alınması da amiyane tabiriyle Karadağ’ın bize kıyağı olarak görülebilirdi.

Bundan sonrası, atacağımız gol ve öteki maçtaki duruma göre doğrudan Katar’a gitme hayalini canlı tutacağımız bir zaman dilimiydi. Hemen hiç vakit geçirmeden de o golü bulduk. Bize dünyaları kazandırma olasılığı bulunan gol, Orkun’un ceza alanının dışından müthiş vuruşuyla gelirken Saviç’in oralarda olmayışı da görünmeyen önemli bir etkendi. Hemen ardından Çağlar’ın çizgiden çıkardığı top da bu gol kadar önemli sayılırdı. Aynı Çağlar’ın kafa vuruşunun gol olmayışı, rakip kalecinin başarısıydı.

Rakibin maç sonlarını çok iyi oynaması ve mutlaka gol bulması iyi bildiğimiz bir durumdu ve çaresini de düşünmüş gibiydik. Topun daha çok bizde oluşunu yeterince iyi değerlendiremesek de istediğimizi almayı bildik. Bu arada Hollanda’nın galibiyet golünü bulmasıyla artık maçın bitmesini beklemekten başka yapacak bir şey kalmadı. Evimizde yenemediğimiz Karadağ’ı, üstelik daha maçın başında geriye düştüğümüz karşılaşmada yenmemiz de küçük bir teselli oldu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet Çakır Arşivi