Aytuna Tosunoglu

Aytuna Tosunoglu

Gündem yaratma önerileri

Zorlamayın kendinizi. Anlamak için çaba harcamanın enerji tüketmekten başka bir yere varmadığını görmüş olmanız lazım. Hayatı bir bütün olarak algılamak, uyanık ve zeki olmak, budalalara harcayacak zamanın olmadığını görmek için daha ne kadar oyalanmalıyız ki.
Böyle iyi, biraz daha oyalanalım diyorsanız, bendeniz bu yazıda gerekli makamların kullanımına açık gündem yaratma maddeleri önermek arzusundayım. O zaman siz okumayın, onlar okusun. Önerileri sağdan, soldan bir tutam algı tozuyla çeşnilendirdik mi, yeme yanında yat diyeceğim (yani hemen tüketme, yanına uzan, bir gece uyu, sabaha duruma bakarsın, anlamında…)
Aya Sofya’da namaz kılma ülküsünü yaşı tutmayanlar hatırlamaz. O konu çok daha önce ve birkaç defa gündem olmuştu. Koca abide zihinlerde de nasıl bir yer kaplıyorsa, içinde namaz kılma arzusuyla yanıcı hale gelen bir grup, minik bir kibrit ateşiyle tutuşabiliyor. İrili ufaklı çok sayıda şirket topu atmış, milyonlarca insan işinden olmuş, terör örgütü üyesi veya yaftalamasıyla, yataklık etme veya yakıştırmasıyla parti başkanından tutun, gazetecisine, kucağında bebeği olanına kadar çok sayıda insan hapsedilmiş filan, bir önemi var mı? Yok. Günlük kazandığı parayla kendisini ve ailesini geçindirme durumunda olanları ne yapalım yani. Ekonomi konusuna hiç girmeyelim, çünkü tıkırında. Korona morona diyorlar da bir sağlıkçılar bir de fakirler ölüyor, zaten. Geçiniz bunları. Aya Sofya var ya o Aya Sofya, işte onun yüzlerce yıllık taş zeminine seccadeyi serip namaz eda etmek varken bu dünyanın hallerine niye kafa yoralım?
Aya Sofya önemli. Aya Sofya’dan uzaklaşmadan yeni gündem yaratma önerilerim şunlardır iki nokta üst üste. Bir. Akşemseddin’in demesine göre, Hızır hazretleri Aya Sofya’nın içinde yer alan ve Meryem Ana’nın ağlayan sütunu olarak bilinen yerdeki deliğe parmağını sokmuş ve Aya Sofya’nın yönünü kıbleye doğru çevirmiş. O koca yapının, yani. Bu durumda, malum siyasi partinin sözcüleri ve veya il başkanı mesela, oraya kaç defa gitmiş ve parmağını sokmuş? Buradan hareketle, Aya Sofya yerinde kaç defa malum zihniyet tarafından döndürülmüş? Kamuoyunun görüşlerine sunulsun, havuz medyasında rektörü, analizcisi ve savaş stratejisti tartışsın.
İki. İstanbul’da (adı o zaman Konstantinopolis) İmparatoriçe Zoe, on birinci yüzyılda bir tarihte evlendiğinde Aya Sofya’da, üst galeriye kocasının (ve kendisinin) mozaik freskini yani duvar resmini yaptırtmış. Hayat bu, ilk kocadan ayrılmış, sonraki yıllarda birkaç defa daha evlenmiş. Her evliliğinde Aya Sofya’daki resmin kendisine ait olanı sabit durmuş. Ancak kocalar değiştikçe resmin baş kısmını yeni kocanın tasviriyle değiştirtmiş, beden aynı kalmış. Buradan hareketle havuz medyasında, malum cehape kafasını bu kafa örneklerine bağlayarak rektöre, analizciye, savaş stratejistine tartıştırabiliriz. TV programının malum moderatörüne, “Bir dakika, siz şimdi şunu demek istediniz” şeklindeki laf bölmelerinin arasına Zoe’nin tek partili dönemle olan bağlantısını kurma imkânı verebiliriz. Gecenin sonunda da karar kamuoyunun olur.
Üç. Konstantin’in son nefesini verirken bile Pagan olduğuna dair bilgi içeren kaynaklar var. Düşünsenize, Doğu Roma İmparatorluğu diyorsunuz, Bizans İmparatorluğu diyorsunuz, herkes çatır çatır Hristiyan oluyor, dalgalar halinde yayılıyorlar. Ama koca imparatorluğu yöneten kişi eski inanç sistemini değiştirmemiş. Neyse, konumuz Konstantin değil, onun annesi Helena. Helena tutkulu bir Hristiyan’mış. Bu tutkuyla ne yapmış etmiş, İsa hazretlerinin çivilendiği kızılcık ağacından yontulma tahta haça ait parçaları Aya Sofya’ya getirtmiş. Olay 300’lü yıllarda geçiyor. Devamındaki bin sene kadar bir süre haç Aya Sofya’da kalıyor, ta ki 1200’lerde Haçlı Seferi’yle gelen bozguncular, yağmacılar dönemine kadar. Öyle bir geliş ki, altmış yıl boyunca talan etmişler, İstanbul’u… Buradan hareketle, nasıl bir gündem maddesine bağlarız diye düşünmeyin. Konu talana bağlanıyor. Biz zararlı çıkarız.
Ancak, şunu düşünmenizi arzu ederim. Aya Sofya’nın içinde, ana kubbenin tam ortasında, Kuran’dan bir ayet yazıyor. Diyor ki, “Allah, göklerin ve yerin nurudur.” Alt kademede sol elinde kutsal kitabı, sağ eliyle takdis işareti yapar şekilde tasvir edilen İsa figürleri var. Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u ele geçirdiğinde Aya Sofya’nın duvarlarına, taşına, sütunlara işlemiş kutsallığı rahatsız etmedi, tüm gördüklerini çoğaltan bir tutumu benimsedi, kavrayıcılığı, kucaklayışı gösterdi. Ne demek istedi…
Geldik, gidiyoruz. Merhametsiz ideolojilerden uzak durun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aytuna Tosunoglu Arşivi