GÜNEŞE LAMBA YAKAN ADAM: AYTEKİN ÇAKMAKÇI SONSUZLUĞA GÖÇTÜ

Son Güncellenme Tarihi: Mart 14, 2021 / 13:39

Aytekin Çakmakçı, sinematografik görüntünün yönetmenin ihtiyaç duyduğu atmosfere  dönüştürülmesine kafa yoran; konvansiyonel sinematografi anlayışının egemen olduğu sinemamızda, Türk sinemasının sonradan keşfettiği ve Aytekin Çakmakçı’nın önemli payı olan dramatik aydınlatma tasarımının öncülerindendi…

Sinemamızın Yeşilçam olarak bilinen döneminde, yeni kuşak olarak kabul edilen görüntü yönetmenlerinin başında Aytekin Çakmakçı gelir. Onunla yollarımız, benimde öğretim üyesi olduğum Marmara Üniversitesi GSF Sinema TV Bölümü’nde kendisi için açılan görüntü atölyesinde ders vermeye başladığında kesişti.

Bu süreçte yakından tanıdığım Aytekin Çakmakçı, sektörde yaygın olan kibre ve mesafeli tavırlara sahip olmayan güleryüzlü, yardımsever, saygılı ve pozitif bir insandı. Kısa sürede bütün bölümle kaynaştı. Öğrencilerin “Aytekin Abisi” oldu ve çoğuna büyük emeği geçti.

Aytekin Çakmakçı, işine tutkuyla bağlı olan ve sürekli sinema hakkında düşünen bir insandı. Ders aralarında Türk sinemasında görüntü yönetmenliğinin geçmişi ve güncel durumu hakkında konuşur, filmler üzerinden değerlendirmeler yapardık. Sinematografi alanında ders veren ve sektörde de çalışan bir öğretim üyesi olarak, ben de ondan çok şey öğrendim.

KRİTON İLYADİS USTASIYDI

Aytekin Çakmakçı’nın ustası Kriton İlyadis, sinemamızda iz bırakmış görüntü yönetmenlerinden biriydi. Set disiplinini, görüntü yönetmenliğini besleyen kaynakları biliyordu. Sinemamızın eski kuşak görüntü yönetmenleri, dünya sinemasındaki meslektaşları bu unvanı kullanırken, kendilerine kameraman derlerdi. Aytekin Çakmakçı bir arkadaşının teklifiyle kamera asistanı olarak 16 yaşındayken, 1960’larda siyah beyaz filmler döneminde Kriton İlyadis’e asistanlık yaparak sinemaya başlamıştı.

Kriton İlyadis, başarılı görüntü yönetmeni olmanın ipuçlarını genç Aytekin’e, ustaca hissettirmişti. Kitapsız diye tanımlanan sinemamızda, Kriton İlyadis sayesinde okumayı keşfetmiş ve kendisini geliştirmeye başlamıştı. Aytekin Çakmakçı, Kriton İlyadis’in kendisine yaptığı katkılardan bahsederken: Benim arka cebimde bir defter bir kalemim vardı. Sahne ayarlanırken, kroki çiziyordum. Kriton usta diyordu ki, şuradan bir binlik ver, şurayı kapakla kes, şurası degrade olsun… Ben bunları yazıp çiziyordum. Bir gün yanıma gelip ne yaptığımı sordu. Durumu anlattım. Bu iş böyle olmaz; milyonlarca karen olur, işin içinden çıkamazsın. Bu sahnenin bu sinematografideki yerini, yani edebi yerini, duygusunu ve olması gereken görsel atmosferini düşünerek yola çık, dedi. Böyle düşünmeye başladığın zaman acemice de olsa, bilmediğin o lambaları yerleştirme dizaynını doğruya yakın koymaya başlarsın, dedi. Fikrin, düşüncenin peşinde ol, o lamba şimdi burada, yarın nerede olacak diye düşünme, dedi. Bu, önemliydi çünkü ve ben hep bunu takip ettim. Düşünce perspektifin geniş olsun derdi hep, ben de okudukça ve izledikçe bunu içselleştirdim. (Barış Saydam, Güneşe Lamba Yakan Adam: Aytekin Çakmakçı, Türk Sineması Araştırmaları, 2016)

Çakmakçı, sinematografik görüntünün yönetmenin ihtiyaç duyduğu atmosfere  dönüştürülmesine kafa yoruyordu. Konvansiyonel sinematografi anlayışının egemen olduğu sinemamızda, çok az film dışında atmosfer oluşturma kaygısı, Türk sinemasının sonradan keşfettiği ve Aytekin Çakmakçı’nın da önemli payı olan doğalcılık ya da uluslararası sinema dilindeki ismiyle dramatik aydınlatma olarak bilinen aydınlatma tasarımı, henüz sinemamıza egemen değildi.

VITTORIO STRORARO VE DRAMATİK AYDINLATMAYI KEŞFEDİŞ

Kendi imkanlarıyla American Society of Cinematographers (ASC) yayını, aylık çıkan American Cinematographers dergisine abone olup, önemli bölümleri çevirtip kendini geliştirmeye devam ediyordu. Bir gün Pera Palas’ın önünde bir İtalyan film ekibinin çalışmasını görür. O gün akşama kadar İtalyan film setinden ayrılamamış, hem ark lambalarını (HMI) hem de iç mekana giren gün ışığının dışarıdan aydınlatılan lambalar aracılığıyla yarattığı etkiyi keşfetmiştir: O gün benim meslek hayatımın dönüşüm günüydü. Filmin İtalyan görüntü yönetmeninin adının Vittorio Storaro olduğunu öğrendim ve çalışmalarını arayıp takip etmeye çalıştım. Asistanlık yaparken bana afiş fotoğrafçılığı da önermişlerdi ve setlerde afiş ve lobi fotoğrafları da çekiyordum. Bunun bana çok faydası oldu. Afiş fotoğrafçılığı sonradan fark ettim ki, gerçekten benim görüntü yönetmenliğimin önemli zeminini oluşturmuştu. Çerçeveleme, koreografi, estetik gibi değerleri elimdeki fotoğraf makinesiyle arayış yaparken öğreniyordum… Daha önce harici olarak kullanılan Arkları sinemaya ilk ben getirttim. Bunda da çok zorluk çektim çünkü arkların fiyatı da kirası da pahalıydı. İnsanlar benimle dalga geçerek şöyle diyorlardı: “Güneşe lamba yakan adam”. Topkapı Film’in prodüktörü Yaşar Tunalı bir gün, ben ondan üç tane ark istemiştim, sen güneşe lamba yakasın diye ben dünyanın parasını mı vereceğim (!) dedi. (Barış Saydam, Güneşe Lamba Yakan Adam: Aytekin Çakmakçı, Türk Sineması Araştırmaları, 2016).

KÜLT SET FOTOĞRAFI CANIM KARDEŞİM

Aytekin Çakmakçı, ünlü yapımcı ve yönetmen Ertem Eğilmez’in Arzu Film Şirketi için set, film afişi ve lobi  fotoğrafları çeker. Canım Kardeşim filmi için çektiği fotoğraf, onun da öngörmediği şekilde,  kült bir fotoğraf olur. Görüntü yönetmenliği sanatına ilişkin arayışları, ilk görüntü yönetmenliği olan düşük bütçeli bir şarkıcı filmiyle olur. Onu başka filmler takip eder ve Şerif Gören’in dikkatini çeker. “Yılanların Öcü” (1985) filminde Şerif Gören ile gerçekleştirdiği başarılı işbirliği, onun Altın Portakal’a uzanmasını sağlamıştır. Sinemamızın bütün zamanlarının en iyi 10 filminden biri kabul edilen Muhsin Bey’in (1987)  görüntü yönetmeni olarak Yavuz Turgul’la çalışır. Öne çıkan diğer filmleri arasında “Düttürü Dünya (1988), “Arabesk” (1989), “Uzlaşma” (1991), “Cazibe Hanımın Gündüz Düşleri” (1992), “Mum Kokulu Kadınlar” (1996),  “Işıklar Sönmesin” (1996) sayılabilir.

Sinema yaşamı boyunca, “İfsak Sinema Ödülü” (1992); 10. Adana Altın Koza Film Festivali’nde “Mum Kokulu Kadınlar” ve “Işıklar Sönmesin” filmleriyle “En İyi Görüntü Yönetmeni” (1996); 31. İstanbul Film Festivali “Onur Ödülü” (2013); 21. Adana Altın Koza Film Festivali “100. Yıl Emek Ödülü” (2014); Türsak “Tüm Zamanların En İyi 10 Görüntü Yönetmeni Ödülü” gibi ödülleri olan Aytekin Çakmakçı; ayrıca “Baba Evi”, “Şehnaz Tango”, “Yaprak Dökümü” gibi öne çıkan dizilerin de görüntü yönetmenliğini yapmıştır. Işıklar içinde uyusun.

Bülent Vardar

1961, Ankara doğumlu. 1983 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Sahne ve Görüntü Sanatları Bölümü, Sinema-TV-Fotoğrafçılık Ana sanat Dalı’ndan 1983 yılında mezun oldu. Aynı üniversitede Yüksek Lisans, Marmara Üniversitesi’nde Sanatta Yeterlik yaptı. 1989 yılında yaptığı “Gemi Adamları”, 1991 yılında yaptığı “Geleneksele Dönüş” adlı belgesel filmleri, 2000 yılında Beta Yayınevi tarafından basılan “Sinema ve Televizyon Görüntüsünün Temel Öğeleri” isimli bir kitabı bulunmaktadır. Sinema konusunda pek çok film eleştirisi ve makalesi bulunan Vardar, ayrıca film, reklam filmi, televizyon yapımı ve reklam/tanıtım fotografı alanında görüntü yönetmenliği ve Aydınlatma tasarımı çalışmaları yapmıştır. Cem Kağan Uzunöz’ün “Osmanlı’da Harem Cariyeler” (1994) belgesel filminin görüntü yönetmenliğini yaptım. Oktay Yalın’ın “İzlenimler/Oda” kurmaca filmiyle, Ülker Sayın’ın “Perpetium Mobile ya da Yinelenen Hayatlar” kurmaca filminin görüntü yönetmenliğini yaptım. Ferhan Şensoy’la beraber “Varsayalım İsmail” dizisinin Işık yönetmenliğini yaptım. Pek çok TV programı, reklam filmi ve reklam ve tanıtım fotoğrafı alanında Işık yönetmenliği ve görüntü yönetmenliği yapmıştır. Bülent Vardar’ın kendisine ait 50 kw’lık bir Işık seti vardır. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Sinema-TV Bölümü Öğretim Üyesi ve Sinema-TV Anasanat Dalı Başkanı ve Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Bölüm Başkanı olarak görev yaptı. Halen Okan Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi dekanıdır.

Gazete Pencere'yi Google'da Takip Et

Scroll to Top