GÜNÜN GETİRDİKLERİ

Son Güncellenme Tarihi: Nisan 3, 2021 / 12:19

Virüs pandemisini bir kenara koyarak düşünmeyi denemeyin. Maharetli araçları icat etmemizle övündüğümüz günler geride kaldı. Kişinin alın teriyle ekmek parasını kazanırken aldığı tat artık bir kudreti değil, tükenişi işaret ediyor. Kabul edin.

Kabul etmede kullanabileceğiniz birkaç bilgi paylaşımı yapacağım, şimdi. Virüs pandemisi öncesinde, alelade bir günde, hiçbir mecburiyetiniz yokken bir havalimanına gidip etrafı gözlemlediyseniz oradaki hareketliliğin, dolayısıyla gökyüzündeki uçak kalabalığının fazlalığı gözünüze batabilirdi. Neden bu hareketlilik? Bu hareketliliğe mecbur muyduk? Şartları kim ya da kimler belirledi? İnsan elinin bir ürünü olan maharetli araçlar doğayla uyum içinde olabilir miydi? Uçuşun dört kuvveti yani taşıma, ağırlık, itki ve sürükleme kuvvetlerinin birbirleri arasında uçuş boyu süren mücadelesi yumuşak koltukta oturan bizi oradan oraya taşıdı. Biz de virüs taşıdık, içinde. Uçak bir tek virüsle mücadele edemedi. An itibariyle turizm sektörü için veri toplayan danışma şirketlerinin ortak bir bulgusu olarak, virüs aşısı tüm dünyada hızlı ve etkili biçimde kullanılır da pandemi kontrol altına alınırsa, turizm dört sene sonra yani 2025 yılında, 2019 seviyelerine gelebilir deniyor. Dünyada toplam yirmi beş bin beş yüz yolcu uçağı var. Hepsinin havada olduğu, vızır vızır dünyayı dolaştığı günler geride kaldı. Bu uçakların on beş bin tanesi dünyanın çeşitli çöllerinde, park halinde bulunuyor. Çölde olmasının nedeni bir metaller bütünü olan uçakların rutubetten etkilenmemesi için. Uzun bir süre orada öylece yatacaklar. Geçen sene 2021 yılı turizm planlamasında, bu yatan uçaklar devreye girer, ona göre işe alımlar başlar, pilot ve kabin personeli gibi vesaire deniyordu. Nisan ayı itibariyle dünya üzerinde hiçbir hareket yok, bu anlamda. Hatırlatırım, Nisan turizm sezonunun açılışıdır. Kullanımda olan on bin uçak çoğunlukla ürün taşımacılığı yapıyor. Hala ısrarla uçan insanlar da var, tabii. Virüs ve virüsün bilmem kaçıncı kol gelişen akrabaları gerçeğine rağmen…

Gemi yolculuğu maniası da bitti. İçinde kendi alış-veriş merkezi, birkaç yüzme havuzu, bowling salonları, koşu parkurları, bisiklet yolları şusu, busu olan büyük transatlantik gemileri bizim Aliağa’ya çekildi ve sökülüyor. Bazısı form değiştiriyor. Ürün ve yük taşımacılığında kullanılmak üzere yukarıda sıraladığım oyuncakları sökülerek, konteynır taşımacılığına doğru hazırlanıyor. Ne Türkiye olarak ne de diğer ülkeler olarak tatil döneminde bir beklenti içinde olmayınız. Üstelik, gelişmiş ülkeler yine pey der pey kapanma ya da karantina dönemine girerken…

Bizde durum daha ağır seyrediyor. Dört sene önce yıktığımız demokrasinin üstüne gelen virüs pandemisi filmin buradan sonrası için ölümlü-kalımlı bir sürecin uzayıp gideceğini söylüyor. Doğayı telef etmeye, onun içinden aşırmaya devam ettiğimiz ve nüfusça arttığımız sürece virüs pandemileri daha sık ortaya çıkacak. Kapitalizm devam etsin diye döktüğümüz ter, tükenişimizdir. Yukarıdaki soruları tekrar soralım. Bu kadar hareketli, bu kadar mobil olmaya mecbur muyduk? Şartları kimler belirledi de biz onlara uyduk? Hala gözünüz uçaklı, gemili paket program gezilerde mi? Virüs bitince dünya yine bir kazan, siz bir kepçe mi olacaksınız? Ülkede demokrasi yoksa biraz zor, seyahat etmek ama neyse…

Doğanın ebedi varlığı hepimizi sarsın, aklımız başımıza gelsin de aynı hataları yapagelmekten vazgeçelim.

Aytuna Tosunoglu

Ankara’da 1963 yılında doğan Aytuna Tosunoğlu’nun çocukluğu İzmir ve Malatya’da, öğrencilik yılları İstanbul ve Londra’da geçti. 2002 yılına kadar çeşitli çokuluslu şirketlerde çalıştı. “Müseccel Marka”, ilk öyküsünü on altı yaşında yazan Aytuna Tosunoğlu’nun ilk romanı.

Gazete Pencere'yi Google'da Takip Et

Scroll to Top