HAKLININ YÜRÜYÜŞÜNDEN KİM KORKAR?

HAKLININ YÜRÜYÜŞÜNDEN KİM KORKAR?
“Yollar, yürümekle aşınmaz.”Eski Cumhurbaşkanlarından Süleyman Demirel’in bu sözü, 1968 yılındaki Adalet Partisi Ankara İl Kongresi’nde söylediği bilinir.Usta Gazeteci Faruk Bildirici, sözün aslına ilişkin araştırma...

“Yollar, yürümekle aşınmaz.”
Eski Cumhurbaşkanlarından Süleyman Demirel’in bu sözü, 1968 yılındaki Adalet Partisi Ankara İl Kongresi’nde söylediği bilinir.
Usta Gazeteci Faruk Bildirici, sözün aslına ilişkin araştırma yapmış, 2015 Haziran’ında bu araştırmasını yayınlamış.
Demirel, öğrenci eylemleri ve yürüyüşleriyle ilgili meğer, “Sokaklar eskimez, takati olan yürür.” demiş. Dönemin gazetelerinin sayfa sekreterleri Demirel’in sözlerini kısaltınca, yıllarca yürüme eylemleri, eylemcileri böyle küçümsenir olmuş;
“Yürümekle yollar aşınmaz”
Türkiye’deki büyük yürüyüşü hiç kuşkusuz CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yaptı. Uzun bir yürüyüştü. Arkasında kalabalığı çok sloganı tek idi. Hak, hukuk, adalet.
Şimdi HDP’liler yürüyor bir yandan, öte yandan örgütlerine el konacağını söyleyen Barolar. Siyasetçiler de yürüyor, avukatlar da…
Ancak bu iki yürüyüşte de eylemcilerin taleplerini dinleyen yok. Haklılıklarına omuz veren yok. “Yollar yürümekle aşınmaz” diyerek küçümseyen de yok. Aksine güzergahları boyunca her türlü engelleme, zulmetme var.
Evet isyan eden, isyanını özgür ve haysiyetli basınla halka duyuramayanlar son çare yürümeyi seçiyor. Takatleri var ve yürüyorlar.
Milletvekilleri, avukatlar, hukuk adamları yerlerde sürükleniyor, kentlere sokulmuyor. Yürüyüşe adet getiriliyor, icat çıkarılıyor; “Arabayla gidebilirsiniz”
En onurlu eylemlerden yürümeye, bu kadar sert bu kadar acımasız, bu kadar katı olmak ne kadar doğru ortada. Memleketi yönetenler haklının yürüyüşünden neden korkar?
OLAY “BURDUR…”
Kalem, su, maske ve dezenfektan dağıtımı illegal örgüt faaliyeti midir, yoksa şu pandemi sürecinde sınava zorlanan talebeler için hayat kurtaran girişim mi?
Talebeler ve onlarla birlikte velileri virüs filan demeden sınava zorladılar. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, meclis kürsüsünden tüm belediyelere çağrı yaptı. Sınav öncesi belediyelerin okul önlerinde talebelere kalem, su, maske ve dezenfektan dağıtmasını istedi. Bu çağrıya uyanlardan biri de CHP’li Burdur Belediyesi oldu.
Bu “anarşik” belediye, valilikten de izin alarak LGS sınavına girecek öğrencilere ve ailelerine dezenfektan, kalem seti ve maske dağıtımı için pusuya yattı.
Ancak bu pusu güvenlik kuvvetleri tarafından daha sınav öncesinde tespit edildi ve büyük bir faciadan dönüldü.
Dezenfektan, kalem seti ve maske dağıtımı polisler tarafından engellenmek istendi, polisler belediye çalışanları hakkında tutanak tuttu.
Daha önce belediyelerin halka yaptığı yardımları durdurmak, yardım paralarına el koymak, aşevlerini kapatmak, yardım dağıtanları gözaltına almak tarihimizin görmediği büyük hizmetlerdi.
Sağ olsunlar bu hizmetlerine yenisini daha eklediler. Millet, devletin belediyelerinin anarşik faaliyetlerini yeniden görmüş oldu.
KIDEM TAZMİNATINA GÖZ DİKMEK
Hükümetin önünde bir çalışma var.
Adı;
“Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi ve İstihdam Kalkanı.” Çalışmaya bu ismi bulan arkadaşı yürekten kutlarım.
Sanki dersin emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili adaletsizlik gideriliyor, sanki dersin işsiz kimse kalmıyor, hepsini kurtaracak bir kalkan geliyor.
Adı henüz ön çalışma. Sendikalara ulaşan bilgiler çalışanların kıdem tazminatlarının fona aktarılacağı, emekliliğin mezarda olacağı yönünde.
Adı üstünde ön çalışma.
Fon denince işsizlik fonu aklıma geliyor. Şu süreçte fonda biriken milyarlarca liranın, işsizlere nasıl dağıtılmadığını görünce gönlüm ferahlamıyor.
Bir şey ne zaman fona devredilir ondan pek hayır gelmez. Varlık fonuna devredilen kamu kuruluşlarının neredeyse hepsi zarar etmeye başladı. Fona devredilen bankalar yok oldu. İşsizlik fonu işsizlerin olmaktan çıktı.
Peşin söylemeli, kıdem tazminata çökmenin hele de kelime oyunlarıyla kul hakkı yemenin ağır bedeli olur.
Onlar çalışanların günleri, ayları, yılları, ömürleri.