HALKIN BAŞINA ÖRÜLEN DUVAR

Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en ağır krizini yaşıyor. Umutla başlayacağımız her gün, geçen günü aratıyor. Artık turkuaz renk tarih oldu, günlerin üzerine siyah bulutlar çöktü. ‘Kara salı’, ‘kara cuma’ diye günleri geçirip gidiyoruz.
Türk Lirası’nın eriyip gitmesi karşısında halkın haber aldığı medyanın çok büyük bölümünde çıt yok. Elalemin parası değer kazanırken, bir avuç insan dışında ulusun tamamı sefilleri oynuyor, işsizlik rekor üstüne rekor kırıyor, yoksulluk sınırı orta sınıfın kapısına dayanıyor, en alttakiler açlıkla mücadele ediyor. Dolar, euro almış başını gitmiş, iki üç televizyon, üç beş gazete dışında gerçekleri duyuran yok.

Doların fırlayıp nereye gideceği belli olmadığı günlerde iktidar yanlısı bir kanaldaki açık oturuma baktım. Ekonomist olduğu kj’sinden belli bir zat şöyle diyordu:
“Hükümetin mutlaka bir planı var. Bu planı halka açıklamalı…”
Evet; hükümetin bir planı var. Bu plan halkın dostu falan değil, halkın yanından bile geçmiyor. Ekonominin kitabını tersten yazdılar, ‘Doların varsa bu topraklarda doldur’ ilkesini bilinçli şekilde hayata geçirdiler.
Doların artışıyla Türkiye’nin ucuz işçi cenneti olacağını halkın gözünün içine baka baka söyleyen ekonomistler ve gazeteciler var bu ülkede. ‘Dünya markaları Türkiye’ye akın edecek’, ‘Konut piyasası canlanacak’, ‘İstanbul dünyanın finans merkezi olacak’ gibi saçma birer slogana dönüşen laflar, hiç geçmediği köprünün parasını ödeyen ve de tenceresini kaynatamayan halkımıza acaba ne kadar cazip geliyor? İlerleyen günlerde göreceğiz.
İktidarın panik havası içinde olduğunu, Ankara kulislerinin çok hareketlendiği yorumlarını duyunca gülüyorum.
Bunların önemli planı şudur. A planı da B planı da aynı yere çıkar; o da iktidardan gitmemek…

İktidarda kalmak için her şeyi yapacaklar. Onlara göre, oturdukları koltuk muhalefete bırakılmayacak kadar değerli.
İstanbul’un orta yerinde ağaç katliamına karşı çıkan, betona direnen beyaz yakalı gençlerin, kentli küçük burjuvaların protestosu olan Gezi eylemlerini bile ‘kalkışma’, ‘isyan’ olarak gören zihniyet, halkın ve onların gerçek dostlarının protestolarına bir demokratik hak olarak bakmayacaktır.

TUĞLAYI ÇEKİN; DUVAR YIKILSIN
Bu yıla damga vuran olay bence; Sedat Peker’in ifşaları ve suçlamalarıdır. Bir dönem kol kola olduğu insanların ülkenin başına ördüğü duvarı bir güzel anlattı. Türkiye İşçi Partisi de Peker’in iddialarından yola çıkarak tarihe önemli bir not düşecek raporu yayımladı. Raporun anlamlı bir adı var; DUVAR…
TİP milletvekili ve gazeteci Ahmet Şık ile gazeteciler Bahadır Özgür, Ertuğrul Mavioğlu, Hakkı Özdal ve Timur Soykan’ın araştırmalarından oluşan ve ‘DUVAR’ adı verilen kitabı okumadan yaşadığımız bu günleri anlamak biraz zor.
Bu kitap AKP’nin kısa tarihidir, aynı zamanda AKP’yi doğuran 12 Eylül sürecinin de tarihi bu rapor. Ülkeyi sarsan skandallar, cinayetler, kara para ve uyuşturucu trafiğiyle ilgili belge ve bilgiler; ne ararsan var…
Halka bir şey anlatılacaksa böyle anlatılır…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cengiz Erdil Arşivi