HAZAR’IN İKİ YAKASI

Son Güncellenme Tarihi: Eylül 8, 2020 / 07:58

Mavi Vatan saldırı altında…
Fransa’nın/Macron’un başını çektiği “Şer İttifakı” Yunanistan’ı yine üzerimize saldırtıyor.
Biz bu filmi daha önce seyretmiştik. Geçen yüzyılın ilk çeyreğinde; Birinci Dünya Savaşı sonrasında, yıkılan devletimize leş kargaları gibi saldırdılar; İtalya, Fransa ve İngiltere yurdumuzu işgal ettiler; Ancak, tutunamadılar; bitti/öldü sandıkları Türk Milleti’nin tokadını yediler; “geldikleri gibi geri gittiler”.
500 yıllık Balkan Yurdu’nu daha önce parçalamışlardı; Yunan, Sırp, Bulgar çeteleri milletimizi Balkan dağlarında acımasızca katletmişlerdi. Sıra Anadolu’ya gelmişti; Ermenileri, Kürtleri, Arapları, tahrik ettiler, teşvik ettiler. Kürt soylu kardeşlerimiz bu oyuna gelmedi. Ermeniler cesaret edemedi, Ancak, Müslüman kardeşlerimiz(!) Araplar malum; bizi arkadan hançerlediler; unutmadık, affetmedik…
Sonunda Yunanistan’ı üzerimize saldılar; Yunanlıların Anadolu’da yaktıkları vahşet ateşini 9 Eylül 1922’de İzmir kıyılarında Ege’nin serin sularında söndürdük.
Batı’da şeytanlık/Türk düşmanlığı bitmez;
Bu defa Lozan’da bu günlere zemin hazırladılar; Ege adalarını Yunanistan’a bıraktılar. Yetmedi, 1947 Paris Antlaşması ile Ege’de kalan son 12 adayı da Yunanistan’a verdiler. Sonra, Güney Kıbrıs Rum bölgesini AB’nin kuruluş hukukunu çiğneyerek bir devlet olarak AB’ye aldılar; Doğuakdeniz’e sınırdaş oldular. Lozan’da açık hüküm olmasına rağmen(Gayri Askeri Statü) EGE adalarını silahlandırdılar, hatta kıyılarımızda bulunan küçük adalara da Yunan bayrağı çektiler. Bunlar asla tesadüf olamaz.
Sonuçta bu gün, Batı İttifakı; (Fransa – ABD – AB- NATO) bizi yeniden tehdit ediyorlar; Yunanistan’ın karasuları, kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgesini bahane ederek Türkiye’yi Akdeniz ve Ege’de kıyılara hapsetmeye çalışıyorlar. Açık denizlere çıkamaz hale sokmaya çalışıyorlar.
Asılında, Yunanistan bahane Doğu Akdeniz’in kaynaklarını çalacaklar…
7100 kilometre uzunluğundaki deniz sınırlarımızın bize tanıdığı hukuki haklarımızı ve ekonomik çıkarlarımızı korumak için bu gün bir milli mücadele mahiyetinde egemenlik savaşı vermekteyiz.
Türkiye, bu düşmanca tavra karşı diyaloğu ve diplomasiyi öncelikle takip etse de bu defa her zamandan farklı olarak sahada da çok kararlı ve güçlü bir duruş ortaya koymaktadır; Yunanistan’ın dayatmalarını “savaş sebebi” gördüğünü ve gereğini tereddütsüz yerine getireceğini ilan etmektedir.
Ülkeyi yönetenlere bu konuda milletin desteği tamdır. İktidar/muhalefet tüm siyaset, sivil toplum kısacası Türkiye, meseleye bir Milli Mesele olarak bakmaktadır.
Geri adım atılmamalıdır!
Haklıyız, kazanacağız!
Akdeniz’i ve Ege’yi hakça paylaşmaya hazırız.
Silahlar değil diyalog ve diplomasi yoluyla hukuk konuşsun istiyoruz.
Aksini düşünenler sonuçlarına katlanmaya ve bedel ödemeye hazır olmalıdır.
Artık, yüzyıl öncesinin dünyası ve Türkiye’si çok gerilerde kaldı.
Müttefiklerimiz(!), “Lider Ülke Türkiye” gerçeğini kabul etmek zorunda kalacaklar!
Türkiye ile Yunanistan arasında yaşanan ve kökleri eskilere dayanan sorunun hukuki mahiyeti ve tarihi seyri, uzmanları tarafından televizyon programlarında çok yönlü tartışılıyor.
Yunanistan, kendini bir adalar ülkesi olarak tanımlamakta ve BM 1982 Deniz Hukuku Sözleşmesi 3.Maddesindeki “çıkarabilir” sözcüğüne dayanarak karasularını 12 mile çıkarmak istemektedir. Her adanın karasuları 12 mile çıkarılırsa değil Ege Bölgesi kıyılarımız karalarımız üzerinde bile hak iddia edebilirler; tam bir deli saçması… Kaldı ki biz bu uluslararası sözleşmeye imza atmadık; taraf değiliz; Bizi kimse bu sözleşme hükmüne uymaya zorlayamaz; zorlarsa savaş çıkar…
Türk Milleti’nin büyüklüğü(veya zaafı); düşmanına kin duymaz, yaşadığı acıları, ihanetleri çabuk unutur, barıştan yanadır.
Yıllarca “Ege’nin iki yakası” diye güzellemeler yaptık, şarkıları söyledik, şiirleri yazdık.
Sezen Aksu, Nükhet Duru ve Soner Olgun’un “kalbim Ege’de kaldı” şarkısı eşliğinde az sirtaki oynamadı bu millet…
Bülent Ecevit’in şiirinde olduğu gibi ham hayaller kurduk;
“aramızda bir mavi büyü, bir sıcak deniz,
Kıyılarında birbirinden güzel iki milletiz,
Bizimle dirilecek bir gün Ege’nin altın çağı,
Yanıp yarının ateşinden eskinin ocağı”
Yunanistan her zora düşünce, komşumuz dedik imdadına yetiştik; NATO’nun askeri kanadına dönüşüne “efendilik bizde kalsın” aymazlığı ile Kenan Evren yönetimi onay verdi. Karşılığında Ermeni Asala Örgütü’ne ve PKK’ya kol kanat geren yine Yunanistan oldu, Türkiye’nin AB üyeliği sürecine her zaman engel çıkardı. Dışişleri Bakanımız Sayın Çavuşoğlu bunların niyetlerini herkesten daha iyi bilir…
Yani biz dostluk türküleri söylerken Yunanistan her fırsatta bize düşmanlık yaptı; Malum kuyruk acısı…
Fazla tevazu ve aşırı hoşgörü yanlış anlaşılır.
Deneme/yanılma metodunun çok ağır bedelleri olur.
Ayrıca, akıllı insan aynı çukura iki defa düşmez.
BENCE
Ege’nin iki yakasını bir araya getirme çabasından vazgeçmeyelim, ancak Yunan’la dost Yunanistan’la müttefik olmak hayali/yalanı peşinde daha fazla oyalanmayalım.
Ağababaları bunlara müsaade etmez…
Ey siyasetçiler!
Yanılgılarınızla bu millete daha fazla bedel ödetmeyiniz. Buna hakkınız yok!
Batı’nın Türk ve Müslüman düşmanlığını ne verirseniz verin, ne yaparsanız yapın BİTİREMEZSİNİZ. Denenmişi denemek akıllı adamın işi olamaz.
GELİN,
“Kazanımlarımızdan ve bağlantılarımızdan” vazgeçmeden, kimselere düşmanlık yapmadan yüzümüzü, kendi gerçeklerimize, gerçek dostlarımıza, kardeşlerimize, ata yurdumuza dönelim;
HAZAR’IN İKİ YAKASINI BİR ARAYA GETİRELİM.
Neden ve nasıl?
Cevap, gelecek yazıda, İnşallah…

Mehmet Şandır, 1947’de Kantara’da doğdu. Babasının adı Hasan, annesinin adı Atika’dır.

Orman Yüksek Mühendisi; İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesini bitirdi. Yüksek lisansını aynı fakültede matematik istatistik konusunda yaptı.
Orman Bakanlığı ile Gümrük ve Tekel Bakanlığında Kontroller Kurulu Başkanı olarak görev yaptı. Serbest ticaretle uğraştı. Suriye Bayır Bucak Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanlığı, Türk Ocakları Merkez Yönetim Kurulu Üyeliği, Türkiye Türkmenistan Dostluk Derneği Kuruculuğu ve 2. Başkanlığı görevlerinde bulundu.Dönemde Hatay, 23. Dönemde Mersin Milletvekili seçildi. 23. Dönemde Türkiye Suriye Dostluk Grubunun Başkanı oldu.

Orta düzeyde İngilizce ve Almanca bilen Şandır, evli ve 3 çocuk babasıdır.

Gazete Pencere'yi Google'da Takip Et

Scroll to Top