HDP’yi kapatsak ne olur bir düşünün

Son Güncellenme Tarihi: Mayıs 6, 2020 / 02:39

HDP Eş Genel Başkanı Sancar, Ahmet Şık’ın partiden istifasına ilişkin, “Elbette bir eleştiri varsa bu eleştiriye kulak kabartılır. Ben Ahmet Şık’ın eleştirilerini parti içerisinde dile getirmesini tercih ederdim” dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Radyo Karakutu’da yayınlanan Bidebunuizle programında, gazeteciler Yavuz Oğhan ve Mehmet Tezkan’ın sorularını yanıtladı. 7 Haziran’ın Türkiye tarihinin çok özel dönemlerinden birisi olduğunu belirten Sancar, “Bu 5 yılda büyük bir erozyon mu oldu?” sorusuna, “(7 Haziran) Türkiye’nin en önemli baharlarından birisiydi. Ama maalesef kısa sürdü. Daha doğrusu o bahar havasına ağır darbe indirildi. 7 Haziran’dan sonraki seçimlerde de Meclis’te yine tartışmalar vardı. İşlevlik vardı, çok sert tartışmalar olsa bile orada siyasi alan şimdiki kadar dar değildi. Bakanların Meclis’e karşı sorumlulukları vardı. Ardından 15 Temmuz geldi. Sonrasında da AKP-MHP yeni bir sistem için görüşmelere başladı. Biz 2015’in 7 Haziran’ından sonra ortak bir komisyonla yeni anayasayı tartışabiliyorduk. Sonrasında her şey AKP-MHP çoğunluğunun kontrolüne girdi. Sonra referanduma gidilecek sistem fiilen kuruldu. Meclis işlevselliğini yitirdi” sözleriyle yanıt verdi.
BAŞARIYI TTB’YE BORÇLUYUZ
Korona salgınında açıklanan rakamların Tabipler Birliği güvenilirliğine dair ciddi şüphelerin olduğuna dikkati çeken Sancar, “Türkiye’de bugün eğer salgınla mücadelede tedavi anlamında başarı varsa, tamamen Türk Tabipleri Birliği’nin bunca yıllık ruhuna uygun yetişmiş, çok güçlü ve etik kaygıları yüksek hekim ve sağlık emekçisi kadrosuna borçluyuz” ifadelerini kullandı.
HDP ŞİDDETİ REDDEDER
Sancar, HDP’den istifa eden Ahmet Şık’ın istifasına ilişkin de değerlendirmelerde bulundu. “Elbette bir eleştiri varsa bu eleştiriye kulak kabartılır” diyen Sancar “Sıkıntılar yaşanabilir. Daha somut eleştiriler olsa daha açık konuşabilirim. Biz eleştirilere kapalı siyasi kültürün içerisinde değiliz. Eksiklerimiz olabilir. Bu eleştiriler içeride konuşmaya bana göre engel değildi. Üstelik yeni kongre yapıldı. Yeni kongreden sonra partiyi sıfırlamıyoruz elbette. Her yeni kongre bir tür yeni başlangıçtır. Henüz kongreden çok az zaman geçmişken, biraz daha beklemesini, eleştirilerini parti içerisinde dile getirmesini beklerdim” dedi. Şiddete yaklaşımlarının belli olduğunu söyleyen Sancar, Ahmet Şık’ın “PKK” eleştirileriyle ilgili olarak, şunları söyledi: “HDP şiddeti reddetmektedir. Bizim burada tutumumuz ikircikli değil. Her türlü saldırıdan sonra hemen bir açıklama yapılır. Bu açıklamalar bölünmez.”
Türkiye’de bir şiddet ve çatışma gerçekliğinin olduğunu söyleyen Sancar, çatışmanın çözüm yollarının ise belli olduğunu dile getirdi. “Sorun 100 yıllık, çatışma 36 yıllık” diyen Sancar, “Şiddeti bitirebilmenin en önemli yollarından biri siyaseten çözebilmenizdir. Bunun için de bu sorunu siyaseten temsil eden aktörün siyaset yapmasına izin vereceksiniz. O da HDP’dir. Biz Kürt partisi değiliz. Çünkü HDP kurulurken Türkiye partisi olarak kuruldu ama Kürt sorununun en önemli sorun olduğunu söyleyerek kuruldu. Kürt sorununun demokratik çözümünü en güçlü temsil eden parti HDP’dir” değerlendirmesinde bulundu.
ÇÖZÜM SÜRECİ 2015’TE BİTTİ
Çözüm sürecinde Abdullah Öcalan’la görüşmelerin bir anda kesildiğini söyleyen Sancar, “Çözüm süreci dediğimiz şey fiilen 5 Nisan’da bitti. Öcalan’la görüşmeler kesildi. Herkes biliyordu; sürecin yönetilmesinde en dinamik adres İmralı’ydı. Peki neden 5 Nisan’da kesildi? Biraz geriye dönelim. 28 Şubat 2015 tarihi, Dolmabahçe Mutabakatı. O 10 madde birdenbire hayata geçirilmeyecekti. Geleceğe dönük yol haritasıydı. Bağımsız İzleme Heyeti kurulup, devlet heyeti ve HDP heyetiyle İmralı’ya gidilecekti. Bir görüşme yapılacaktı. Bunu bizim heyetimiz sürekli anlattı ama sesi kesildiği için kamuoyu yeterince göremedi. Öcalan Kandil’e silah bırakma kongresi toplama çağrısı yapacaktı. O ara yapılan diplomaside, Kandil’in bu çağrıyı kabul edeceği devlet heyetine iletilecekti. Peki bunlar neden kesildi? Bu soruların tartışılmasına izin verilmedi. O sürecin muhasebesini Türkiye halkları yapmak zorunda” dedi.
PKK’nın 7 Haziran’dan sonra yayımladığı “Çatışmasızlık ortamı bitmiştir” bildirisini doğru bulmadığını vurgulayan Sancar, dönemin Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Kasım seçimleri ilan edildikten sonra Kandil’e “Çatışmaları tek taraflı durdurun” çağrısı yaptığını söyledi. Sancar, “Silahın sesi yükseldikçe, siyasetin sesi daralır. Çatışma başladıkça, en muhalif olanın ve sorunun çözümünü temsil eden bizlerin hareket alanı daralıyor. Silahlı mücadeleyi yürüten bir örgüt var. Esas mesele şiddeti bitirecek yöntemleri geliştirmek. Biz ‘Çatışmasızlık ilan et’ diyebiliriz. Tamam bu çağrıyı yapalım. Ama silahlar sustuğunda nasıl yol izlenecek?” dedi.
İKTİDAR AÇIKLASIN
Darbe tartışmalarına ilişkin de konuşan Sancar, iktidarın bir şey biliyorsa kamuoyuyla açıklamasını gerektiğini ifade etti. Sancar, “Toplumda kafa karışıklığı yaratarak yeniden mağduriyet algısı yaratarak bu konu tartışılamaz. Bu çok hassas ve tehlikelidir. Varsa bir tehlike toplumun bunu bilmeye hakkı var. İktidar bunu yapmıyorsa kötülük yapıyor. Ortada bir darbe tehlikesi varsa bile bunun ciddiye alınmasını engelliyor demektir. Darbeye zemin hazırlayan bir tutum içerisindedir demektir” dedi.
iyi polis kötü polis
“HDP-PKK ilişkisi iyi polis kötü polis meselesidir” algısını yıkacak şey ne? sorusuna ise Sancar “İktidar bu algıyı yaratıyor” diyerek şu yanıtıverdi:
“HDP siyaseti canlı tutuyor. Siyaseti canlı tutmak şiddetin siyasetle bitirileceğinin umudunu canlı tutmaktır. Açık konuşayım; HDP diye bir parti olmasın, kapatalım gitsin, yenisi de kurulmasın. Pek çok öfkeli insan var. Kimlik talebi var, hak talebi var, statü talebi var, yoksulluktan kaynaklanan büyük bir öfke var. Nereye akıtacaksınız bu talebi, bu enerjiyi? Ateşle oynuyorlar. HDP’yi böyle sunanlar bu ateş topunun büyümesini sağladıklarının farkında değiller.
İkincisi hadi biz diyelim ki bu kadar iyi polis, kötü polis… 2015’ten bu yana hakkımızda yapılmayan propaganda, açılmayan dava, söylenmeyen söz kalmadı kötülemek için. Biz bugün 6 milyon insandan oy alıyorsak oturup sorgulamak lazım. Bu teröristtir, bu PKK uzantısıdır denilen bir ortamda 6 milyon oy veriyorsa “Kardeşim neyin uzantısıysa ben ona oy veriyorum” diye mi kabul edeceksiniz? Bunu kabul etmeye hazır mısınız? Onlara soruyorum.
Biz öyle demiyoruz, biz diyoruz ki 6 milyon insan bize siyasi çözüm umudu için oy veriyor. Biz barış siyasetini düşündüğümüz için oy veriyor. Barışın siyasetle geleceğine, demokrasiyle geleceğine inandığı için bütün tutuklamalara rağmen oy veriyor.
Bizim cezaevindeki parti çalışanı arkadaşımızın sayısı 5 bin. Ama butün teşkilat çalışıyor, niye çalışıyor? Siyasi çözüm umudu, demokrasi ve barış umudunu burada gördüğü için bedel ödüyor. HDP barışın ve demokrasinin sigortasıdır. Bu sigortayla fazla oynanması başka karanlıklara yol açar.”

Gazete Pencere'yi Google'da Takip Et

Scroll to Top