HDP’yle konuşmak

Cumhur İttifakının gücü anayasa değişikliğine yetmiyor. Akape başörtüsü serbestliğini ve “aile kurumunu tehdit eden sapkınlıklar” olarak adlandırdığı lgbti karşıtı düzenlemeleri kapsayan anayasa değişikliği için destek arıyor kapı kapı.

Aradığı desteği sağlaması zor. “O zaman millete gidelim” diyerek referandum öneriyor.

Altılı masa ne başörtüsünün ne lgbti’lerin aile kurumuna sözde tehdidinin anayasa meselesi olmadığı konusunda hemfikir görünüyor.

Zaten bir anayasa değişikliği yapılacaksa da bunun son kullanma tarihi yaklaşan meclis tarafından değil, şurada altı-yedi ay kalmış seçimlerle yenilenecek parlamento tarafından yapılmasının daha doğru olacağını söylüyorlar.

Başörtüsü serbestliğinin temel hak ve özgürlükler kapsamına girmesi nedeniyle referanduma konu edilemeyeceği de altılı masada genel bir kabul görüyor.

Akapeli cumhurbaşkanının prompter yazıcıları da fikir değiştirmiş olacaklar ki kabine toplantısı çıkışında “Prensip olarak temel hak ve özgürlüklerle ilgili konuları halk oylamasına götürülmesini doğru bulmuyoruz” dedirttiler Şahsıma. O da dedi demesine de “Milletimize sözümüz gereği, meclis denkleminde başka bir mecburiyet ortaya çıkarsa onun gereğini yapmanın da boynumuzun borcu olduğuna inanıyoruz” diye ilave etmeyi ihmal etmedi.

Akape’nin destek için çaldığı kapıların biri de HDP. Normal bir demokratik süreçte son derece doğal bir hamle bu. Akapenin son dönemde yaptığı ender doğru işlerden biri…

Doğal olmasına doğal da, başta Akape içinden olmak üzere tepkilere yol açtı bu temas. Her fırsatta terör örgütüyle işbirliğiyle suçladıkları partinin ayağına gidip destek istemenin yanlış olduğunu seslendirenler oldu.

Biri “AK Parti, HDP’ye nasıl bakıyorsa o düzlemde ilişkisini yürütmelidir. PKK’nin siyasi uzantısı ve kapatılması gereken bir partiyse, onlarla niye Anayasayı konuşuyoruz? PKK ayrı HDP ayrıysa aynılaştıran dil ve üsluba niye ihtiyaç duyduk?” diyor.

Bir diğeri “Bundan sonra HDP’ye dair söylenecek her söz, bu fotoğrafa çarpıp geri dönecek” diyor. Adalet bakanı başkanlığındaki Akape heyetinin HDP yetkililerini ziyaretlerinde çekilen fotoğrafı göstererek.

O adalet bakanı ki görüştüğü o üç HDP milletvekilinin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusundaki fezlekelerin altında imzası var.

Geçen akşam bir televizyon programına bir vatandaşımız “HDP’yi kapattırmak için Anayasa Mahkemesine başvuranlarla Anayasayı değiştirmek için HDP’ye başvuranlar aynı insanlar” diye bir mesaj gönderdi. Ne güzel yakalamış.

Erdoğan 2012 yılında “Barış Süreci” kapsamında BDP milletvekillerine siyaset için meclis yolunu göstermiş, “Mecliste siyaset yaparsanız sizinle masaya oturacak bir iktidar bulursunuz” demişti. Başbakan yardımcısı da ‘Dağdan inin düz ovada siyaset yapın” çağrısında bulunmuştu.

Bugün HDP’yi kriminalize ediyor, kapattırmaktan bahsediyorlar. Genel başkanlarının prompterinde “HDP eşittir PKK eşittir vay-pi-ci eşittir pi-vay-di” yazıyor. Düz ovada siyaset yapmaya çalışan HDP’ye gidildi diye kıyametler kopuyor.

Eleştirenlerin bir bölümü HDP’nin zinhar konuşulmaması gereken bir parti olduğunu savunuyor. Ama esas eleştiri Akapenin bu ikiyüzlü pragmatizmine, çelişkisine, tutarsızlığına.

Bu olay hayırlı bir sonuca da yol açtı aslında. Gerçekten de “Bundan sonra HDP’ye dair söylenecek her söz, bu fotoğrafa çarpıp geri dönecek”.

Altılı masanın ‘Akape ve MHP üzerinde tepinir’ korkusuyla HDP konusunda “O varsa biz yokuz” demekten başlayıp, aynı fotoğrafta görünmekten kaçınmaya kadar uzanan çekingenliği demokrasiyle bağdaşan bir duruş değil. HDP çağdaş bir sosyalist - sosyal demokrat programı benimsemiş olan, Türkiye’de bir demokrasi sorunu olduğunu savunan, kuvvetler ayrılığı, insan hakları, hak, hukuk, adalet gibi değerleri öne çıkaran, bunlara ilaveten ademi merkeziyetçilik, anadilde eğitim gibi yerel ihtiyaçlara da çözüm arayan bir siyasi parti.

Bu partiyi hiçbir mahkeme kararı olmadığı halde sürekli bir şekilde terörle özdeşleştirmek haksızlık, insafsızlık. Varsa suça karışmış parti üyeleri yargı gereğini yapar. Ama Akapenin yargısı bile bir türlü kuramadı HDP’nin terörle bağlantısını.

Altılı masanın etrafındaki partilerin ve de özellikle İyi Partinin HDP’yi şeytanlaştırma siyasetinin karşısında durmaları demokrasimiz açısından çok değerli olur. Bunu tabanlarına izah etme liderliğini de gösteriversinler bir zahmet.

Unutmayalım ki altılı masanın HDP ile paylaştığı çok önemli bir amaç var. O da bugünkü kötü yönetime son verip zaaflarından arındırılmış, yani güçlendirilmiş bir parlamenter rejim tesis etmek.

HDP’nin TİP ve diğer bazı sol oluşumlarla kurduğu Emek ve Özgürlük İttifakı da “Cumhur İttifakı’nın yarattığı yıkımı durdurmak, tek adam rejimine son vermek, halkın çalışma ve yaşam koşullarını iyileştirmek, demokratik hak ve özgürlükler temelinde değişim sağlamak” hedefiyle yola çıktığına göre bir bütün olarak bu ittifakla bir diyalog kanalı oluşturmak akılcılık gereğidir.

Bugünkü iktidarın bir dönem daha başımızda kalmasına yol açılırsa laik, demokratik ve sosyal hukuk devletinin helvasını yeriz artık.

Zaten HDP’siz ne adayınızı cumhurbaşkanı seçtirebilirsiniz ne mecliste kanun çıkaracak çoğunluğa erişebilirsiniz…

Aklınızı başınıza toplayın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kaya Türkmen Arşivi