“Hep çok zorlanmış olsam da benim yolum müziktir”

Son teklisi ‘Al Beni Yak’ı yayınlayan Emir Bermuda, şu ana kadar yayınladığı şarkılarındaki arayışın, denemenin, farklı kanallara sızmanın meyvelerini topluyor. Şarkısına pop, hip-hop, indie’den birer tutam katan sanatçı sözleriyle de iyice ‘pişmeye’ başladığını ilan ediyor.

Emir Bermuda’nın ilk yayınladığı şarkı ‘El Borcum Yok’ bir rap-r&b parçasıydı. Sonra ‘Bonibon’ ile indie sularına kaydı. ‘Dada’ ile tekrar rap’te gezinmeye başladı. Sonrasında gelen ‘Dans’ ise yine sınırları hayli geniş bir alanda tınlıyordu. Devamında yayınladıkları şarkıları –özellikle ‘Paralel Evren Günceleri’- ile kafaları hepten karıştırdı. Genç sanatçıyı ilk dinleyenler için bu kadar kısa zamanda bu kadar fazla değişim ‘yolunu tutturamamış’ yorumuna sebep olabilir. Ancak alakası yok. Zira Emir Bermuda, deneyen, arayan ve bunları yapmaktan vazgeçmeyerek elinde fener yerine tuttuğu söz ve besteleriyle en doğru olanı, kendi sevdiği işi yapıyor. Son çıkardığı ‘Al Beni Yak’ da Bermuda’nın müzik fenerinin ışığının ısrarla yanmaya devam ettiğini gösteriyor.

‘Al Beni Yak’ aslında Emir Bermuda’nın yukarıda bahsettiğim deneylerinin bir sonucu. Pop, hip-hop, indie bir arada ve hiç rahatsız etmeden dinleyiciye direkt ulaşıyor. Bermuda’nın bu duruma getirdiği ‘gendre-bender’ tanımı tam oturuyor. Sözlerde de diğer şarkılarındaki gibi dinleyiciyi samanlıkta iğne aramaya göndermiyor. Bu da sanatçının iyice pişmeye başladığının ayrı bir göstergesi. Emir Bermuda’yla müzik hayatını ve yeni şarkısını konuştuk.

Müziğe Green Day’in ‘Bullet in a Bible DVD’sinin gazıyla başlamışsın. Sonra gelen Hürriyet Liselerarası Genç Nota Müzik Yarışması’nda gelen En İyi Beste ve Gelecek Vadeden Erkek Vokal Ödülü var. Gelecek ‘vaat ettiğini’ düşünüyor muydun o zaman?

Düşünüyordum aslında. Ancak o zamana kadar şarkı söyleyebildiğimi tescilleyen başka bir merci olmadığı için bir yandan da iyi gelmişti bana. Küçüklüğümden beri şarkı söyleyebildiğimi, beste yapabildiğimi, en basit anlamıyla müzik ile bir şeyler yaratabileceğimi her zaman biliyordum ve içimde hissediyordum. Kimse size aleni bir biçimde inanmazken sadece kendi içsel motivasyonunuzla yönlendirdiğiniz bir şeyin gerçekleşmesi paha biçilemez bir his tahmin edersiniz ki. İşte yarışmada kazanılan bu ödüller, grup arkadaşlarımla da birlikte ilk defa somut bir şekilde kendimi müzik kulvarında gerçekleştirebilmemi sağladı benim. Çok büyük bir özgürleşme ve var olma anıydı benim için bu.

Yolunu müziğe göre mi çizmiştin?

Bu benim kendimle baş başa kaldığım ve hayatım üzerine düşündüğüm o anksiyeteli anlar silsilelerinin en büyük konusu oldu yıllarca. Hala da öyle olmaya devam ediyor. Yoluma hiçbir şekilde nihai bir yön veremediğim için bu, benim iki başlı, hibrit bir yaşam kurmama sebep oldu. Bir yandan yetiştiriliş ve hayatın beni doğal olarak içine yerleştirdiği tünel sebebiyle akademik olarak başarılı, iyi bir işe sahip bir insan olarak yaşıyorum. Diğer yandan ise kendi çabalarımla her zaman ülkemiz toplumunun ben ve benim gibilere bir hançer vururcasına imkânsız gördüğü hayallerimi gerçekleştirmeye çalışıyorum. Nereden baktığımıza göre değişebilecek bir şekilde hem çok korkak hem de cesaretliyim diyebiliriz sanırım. Kimine göre bir hiçken, kimine göre çok şey olabilmemiz gibi. Sonuç olarak soruya net bir yanıt vermek ve kendime de dönük bakabileceğim bir not bırakmak istiyorum: Yolumu çizmekte şu ana kadar hep çok zorlanmış olsam da benim yolum müziktir.

2019 yılında ‘Dada’yla “Genç bir rap şarkıcısı geliyor” diye düşündürtüyorsun. Sonrasında ise tamamen farklı tarzda şarkılar üretiyorsun. Nasıl oldu bu değişim?

Dada hip-hop bir şarkı, evet. Bunun sebebi ise benim ilk okul yıllarından bu yana durmaksızın rap/hip-hop dinlememden kaynaklanıyor. Yaşadığım birçok diyalogda her zaman söylemekten çekinmediğim bir şeyi de belirtmek istiyorum: kendimi kesinlikle bir rapçi olarak görmüyorum. Kültürün içinden tanıdığım arkadaşlarımın yıllar boyu kendilerini ve üretimlerini var etmek için vermiş olduğu emeklere bakarak benim bir rapçi olduğumu söylemem imkansız. Zaten bir müzisyen olarak geliştirmiş olduğum ve bana ait olan teknikler bir rapçinin kendini geliştirdiği yolculuktan oldukça farklı. Üretimlerimin farklı tarzda olmasının sebebi, bir tarz değişikliğinden çok o an içimden gelen duygu ve düşüncelerin hangi formda dışarı çıkmak istediğiyle ilgili bir durum. Gelecekte yine hip-hop’tan beslenen şarkılar yapmam çok olasıyken, farklı alanlardan beslenen şarkılar da elbette ki gelecektir.

Şarkılarında sözleri anlamak için epey kafa patlatmak gerekiyor. ‘Al Beni Yak’ diğer şarkılarına göre nispeten daha kolay kavranıyor. Neden bu kadar derinlikli anlatmayı tercih ediyorsun? Kimler eşlik ediyor sana bu sözleri yazarken?

Processed with VSCO with g6 preset

Bir şarkının sözlerini yazarken, o şarkıda anlatmak istediklerim tek katmanda anlatılamayacak kadar çok ve derinlikli olduğu için böyle oluyor diyebilirim. Parçalarımdan rastgele birini seçsek ve beraber üzerine derinlere dalarak bir yolculuğa çıksak anlatmaya çalıştığımı daha net gösterebilirdim sanırım. Ama bunu ne yapmak ne kadar doğru olurdu? Olmazdı muhtemelen. Sanatın birçok alanında olduğu gibi benim direkt olarak ne anlatmak istediğimden çok, parçayı dinleyen bir sürü bambaşka insanın oradan kendine dair ne çıkarttığı daha değerli olacaktır. Biri sözlerimden bir anlam çıkartıyorsa eğer, emin olsun ki düşündüklerimiz bir yerde paralel, bir yerde birbirine dokunuyordur. Gelecekte bir konserde, çoğaldıkça büyüyen bu anlamlarda bir araya gelip birbirimize şifa olabilirsek ne mutlu.

Parçaları yazarken bana kimlerin eşlik ettiğini çok iyi bildiğimi düşündüm bir an. En azından bazılarını… Orhan Veli, Nazım Hikmet, Ahmet Haşim eşlik ediyor bir kulvardan. Diğer yanımda Mabel Matiz, Halil Sezai, Alex Turner var. Lirikal evrenimi kurmamda bana çok şey katmış hayranı olduğum sanatçılar bu insanlar. Tabii bu liste kapsamlı bir liste olmaktan uzak ve başkalarının bana eşlik etmediği anlamına gelmiyor. Bazen yaşadığım olaylar, bazen hayatıma dokunmuş figürler, bazen de tanıdıklarımın hayatına etki etmiş karakterler geliyor aklıma söz yazarken.

‘Al Beni Yak’ yayınlandı. Hikayesi nedir?

Al Beni Yak’ı bundan yaklaşık üç sene önce, büyüdüğüm evde gitar çalarken tek gecede yazdım. Daha ufakken gece herkes uyuduktan sonra karanlıkta, yalnızca bir sokak lambasının aydınlattığı salonda gitar çalmayı çok severdim. Yine öyle bir anda, çok duygu ve acı yüklü olduğum bir anda hislerimin yansıması olarak ortaya çıktı parça. Aşk ile ilgili ve sadece var olmakla ilgili hayat gerçekliklerinin bünyede/zihinde yarattığı acılara karşı “inadına yaşama” cesaretini hissettiğim özel bir andı.

“Hayat bi’ sahne çokça acımasız derlerdi/Dinleyemedim çok zor yoldan öğrendim” diyorsun. Bu senin geçtiğin yolları mı anlatıyor?

Geçtiğim yolları salt anlatan ifadeler olarak görmüyorum bunları. Hayatın acımasızlığı klişeleşmiş bir öğreti ögesi olmasına rağmen, birçok kişi gibi uzun süre bazı konularda toz pembe taraflara odaklanmış olabilirim. Değinmek istediğim bir nokta var ki aslında bu görüşüm hayatım boyunca değişken olmuştur. Birçok anlatıda insanların belli bir noktadan sonra değiştiğini, hayatın acımasızlığını öğrenip ona göre kendilerini değiştirdiklerini duyarız. Benim vakamda ise bariyerlerimi bazı dönemlerde indirdiğimi, bazı dönemlerde ise yükselttiğimi ve güçlendirdiğimi hissediyorum. Zor…

Processed with VSCO with hb2 preset

‘Paralel Evren Günceleri’ bültenin ‘Gendre-bender tanımı kullanılıyor. ‘Gendre-bender’ı müziğinle nasıl ilişkilendiriyorsun?

Genre-bender mevzusu Dada’yı konuşurken yaptığımız farklı tarzlar konusuyla direkt olarak ilişkili aslında. Kendilerini belirli tarzlarda geliştirip o belirli genre’larda müzik yapan ve yapmayı tercih eden insanlardan farklı olarak benim kendimi ait hissedebildiğim spesifik bir genre yok. Dinlediğim müzik spektrumunun genişliği gibi yapmak istediğim genre gamı da oldukça geniş. Belirli bir tarz üzerine odaklanamayacak kadar iştahlı ve heyecanlı hissediyorum kendimi çoğu zaman. Geçenlerde bir arkadaşım dedi ki: “Sürekli farklı tarzlarda ürettiğin için belirli tarzlarda müzik dinleyen spesifik kitlelere ulaşamıyorsun. Artık bir tarz belirlemelisin.” Belki de bu benim için bir engeldir. Ancak tek bir tarz dinlemeyen bu kadar çok insan varken, farklı genre’ları benim duygu ve düşüncelerimin filtresinden dinlemekten keyif alacak insanlar da olduğunu umarak yoluma devam ediyorum. Hayatta her şey bir sorumluluk, her şey bir görevken, hayallerimi yaşamaya çalıştığım dünyada özgür olmak benim ilkem.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Burak Soyer Arşivi