HOŞGÖRÜYLE GELİP HOR GÖREREK GİTMEK

HOŞGÖRÜYLE GELİP HOR GÖREREK GİTMEK
Utanmanın kaybolduğu günleri yaşıyoruz. Ahalinin dertlerinden uzaklaşmış, kibir kulelerinden yükselen sesler, kendini gazete sananların attıkları manşetler, köylüsünü hor gören siyaset ve bambaşka bir dünyadan haber veren...

Utanmanın kaybolduğu günleri yaşıyoruz. Ahalinin dertlerinden uzaklaşmış, kibir kulelerinden yükselen sesler, kendini gazete sananların attıkları manşetler, köylüsünü hor gören siyaset ve bambaşka bir dünyadan haber veren ajans.
Pahalılıktan inim inim inleyen millete bakın ne öğütler veriyorlar;
“Alışverişe tek başına ve tok karnına çıkın. Çocuklar olmasın. Pahalı ürün göz hizasındadır. Yukarıya ve aşağıya bakın. Ürünlere dokunmayın. Sahiplik duygusu almaya zorlar. İkramları geri çevirin. Dilinize değdiği an tuzağa düşersiniz.”
365 gün “Emekliye zam”, “Türkiye ekonomisi şahlanışta” yalanıyla çıkan gazete, “Utanmıyor musun?” diye tepki gösterenlere de “Okuduğunu anlamayanlara beyin nakli lazım” diye başlık atıyor.
Herkes okuduğunu çok iyi anlıyor, beynin kime lazım olduğunu görüyor. Oturduğunuz kibir kulelerinden, üst perdeden seslenişlerinizi pek güzel duyuyor, endişe etmeyin.
“Türkiye’nin sesini dünyaya duyuracaktır” şiarıyla yayın yapan Anadolu Ajansı ise ilginç bir habere imza attı.
Ülkesinin sesini dünyaya duyurmaktan çok uzaklaşan, milletine kör hale gelmiş, parti organı gibi yayın yapan bu kurum, Japon esnafının pandemi sürecindeki feryadını duyurdu geçen gün abonelerine. Bu Allah’ın belası pandemi bizim esnafı teğet geçerken, Japon esnafının perperişan hali hepimizin yüreklerini dağladı. Büyük iş çıkardılar doğrusu.
Ve çiftçiler ve köylüler. Parti yöneticisi “Bizi mahvettiniz” diyen köylünün cebinde 24 ay taksitle alınmış 3500 TL’lik cep telefonu olduğunu söylüyor gerine gerine. Yani demeye getiriyor ki, “Cep telefonun var, ne mahvolması?”
Böyle bir aşağılama, hor görme olur mu? Ne zamandan beri cep telefonu belirli bir zümrenin, sınıfın, tabakanın kullanımına sunuldu. Siz nereden geldiğiniz unutuyorsunuz da millet unutmuyor. Millet nereden gelip, nelere sahip olduklarınızı da pek güzel görüyor. Zat-ı şahaneleri acaba kaç liralık telefon kullanıyor?Milletin vergilerinden ne ödeniyor muhteşem hizmetleri karşılığında? Kaç liralık kol saati takıyor? Takım elbisenin fiyatı nedir? Açıklasa da gurur duysak onunla.
Milletin perişanlığını hor göreceğinize şunlara hele iki kelam edin;
320 milyar metreküp doğalgaz müjdesinden sonra doğalgaza 2 kere zam geldi, elektrik büyük lüks oldu.Niye?
Dolar düştü benzin-mazot düşmedi. Niye? Yola,köprüye, talebelerin sınav ücretlerine yapılan zammın resmi enflasyon oranınızdan farklı olması nedendir?
TÜİK, rakamlarıyla enflasyonu düşüremiyor, İŞKUR işsizliğe çare bulamıyor. Açıklanan rakamların yalan olduğunu, sahte olduğunu herkes biliyor. Memura, işçiye, emekliye yapılan zamları bir ay dolmadan geri aldınız misliyle.
Ama başka işleriniz var. İtiraz edeni terörist ilan edecek, doğruyu yazanı hapse atacak, çocuğunu kaybeden anneden özür dileyeceğinize ceza keseceksiniz. Ve sizden cesaret alan, bırakın ilahiyat fakültesinde hocalık yapmasını tımarhanede kontrol altında tutulması gereken sözde bir hoca IŞİD ağzıyla öğrencileri tehdit edecek.
Ayıp, ayıp.
Bu ülke hepimizin ülkesi. Çok acılar çekti bu toprakların insanları.
Daha fazla kıymayın. Hoşgörü diyerek geldiğinizi çoktan unuttunuz da bari hor görmeyin.
Size bir türkü hediye edeyim rahmetli Müslüm Gürses’ten, kulağınıza küpe olur belki.
“Yakarsa dünyayı garipler yakar…”