Hukuk devletinde bunun adı ne?

Hukuk devletinde bunun adı ne?
İstanbul Taksim’de düzenlenen 19. Onur Yürüyüşü’nü takip ederken polis tarafından boğazına bastırılarak gözaltına alınan AFP Foto Muhabiri Bülent Kılıç serbest bırakıldıktan sonra ANKA’ya açıklamalarda bulundu.Kılıç,...

İstanbul Taksim’de düzenlenen 19. Onur Yürüyüşü’nü takip ederken polis tarafından boğazına bastırılarak gözaltına alınan AFP Foto Muhabiri Bülent Kılıç serbest bırakıldıktan sonra ANKA’ya açıklamalarda bulundu.
Kılıç, polisin sert müdahalesi sırasında yaşadıklarını, “Dört polis üstümde, bir tanesi boynuma bastırıyor, nefesim kesildi. Orada bir gazeteci öldürülmeye çalışıldı. Orada o insanlar tepki vermese benim oradan cesedim çıkardı” sözleri ile anlattı.
Bülent Kılıç, gözaltına alınırken yaşadıklarını şöyle anlattı.
‘NEFESİM KESİLDİ’
“Bir anda polis, kameramı kaldırıyordum, bileğimden tutup kamerayı yüzüme vurunca ben de sinirlenip sakin olması gerektiğini söyledim. O da bana kimliği sordu. Elimi çantama attım, fırsat vermeden bir anda barikatın öbür tarafına, yan sokağa sürüklemeye başladılar. Elimdeki kameraları kırılmasın diye boynuma takmaya çalışırken polis elimden kamerayı alarak yere fırlattı. Kamera yere fırlayınca ben bu işin kontrolden çıkmaya başladığını anladım. Orada kontrolsüz dehşet bir şey var, saldırganlık var. Yere yatırdılar, hava çok sıcak, ağzımda maske var, yerde dört polis üstümde, bir tanesi boynuma bastırıyor, ‘ben gidiyorum’ dedim. Nefesim kesildi. Herhangi bir insan bu yaşananın çok da önemli olmayan, üzerinde düşünülmeyen bir şey olduğunu iddia ediyorsa spor olsun diye dört kişiyi alsın sırtına nefessizlik neymiş, ‘eyvah gidiyorum’ hissi neymiş onu anlatsın bana.”
‘ODALARINDA ÖZÜR DİLEDİLER’
Bindirildiği gözaltı otobüsünden kendisini almaya İl Emniyet Müdür Yardımcısı ve Beyoğlu Emniyet Müdürü’nün geldiğini söyleyen Kılıç, “Bu getirdikleri şiddet düzeyi kontrolden çıkıyor. Beni otobüsten almaya İl Emniyet Müdürü Yardımcısı, Beyoğlu Emniyet Müdürü geldi. Çıkardılar odalarına özür dilediler. Bu çok tehlikeli bir düzeye geldi, onlar da gördü. Onur Haftası’nda bir gazetecinin öldürülmesinin altından hangi emniyet müdürü kalkabilir? Bunu gördüler, bunu anladılar” diye konuştu.

Dört bakan yardımcısı polis şiddetini savundu: ZORBALIK DEĞİL

CHP’nin Bülent Kılıç paylaşımının ardından İçişleri bakan yardımcıları Twitter hesaplarından CHP’ye yanıt verdi. Mehmet Ersoy “İzinsiz gösteri sırasında polise direnenleri gözaltına almak zorbalık değildir… Esas zorbalık, toplumda iktidara tepki uyandırmak adına, hiçbir sınır tanımadan kurumlarımıza fütursuzca, her türlü yalana sarılarak saldırıp sonrasında özür dileyecek erdemi gösterememektir” dedi.
İsmail Çataklı “Asıl biz vatandaşın huzur ve güvenliği için çalışan polisimize “zorba” diyen zihniyeti şiddetle kınıyoruz” paylaşımını yaptı.
Tayyip Sabri Erdil, “Maalesef uzun süredir kontrol edemedikleri siyasal öfkeyle, devlete isyan eden ve başkaldıranlara kadar düşen… Ve görevini yapan Polise zorba diyen bu zihniyeti kınıyoruz… Emniyet teşkilatının hedef gösterilmesini de kınıyoruz” dedi.
Muhterem İnce de şu paylaşımı yaptı: “Kanuna, hukuka vandallıkla direnenleri değil, kanunu uygulama sorumluluğunu yerine getiren polisimizi zorbalıkla itham eden bu hukuk dışı zihniyeti kınıyoruz.”
Sedat Peker’in iddialarının ardından sessizliğe gömülen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da dört yardımcısının attığı tweetleri kendi hesabından paylaşarak destek oldu.