HÜZÜN ÜSTÜ AZ UMUT

Bir sezon daha bitti. Sezon sonundaki ikinciliğe, elbette başarı demek zor. Fenerbahçe şampiyon olmadıkça başarıdan söz edilemiyor. Ali Koç dördüncü başkanlık yılını şampiyonluktan uzak tamamlıyorsa taraftarın mutlu olması zor. Ancak sezonun gidişatına bakılırsa lig ikinciliği ve şampiyonlar ligine katılma şansını küçümsemek de mümkün değil. Ezeli rakipler Galatasaray ve Beşiktaş’ın çok gerilerde kaldığı, Trabzon’un hangi desteklerle ligi Fenerbahçe’nin önünde bitirdiği gözönüne alınırsa, ikincilik için “iyidir, iyidir” denebilir.
Unutmayalım sezona, ikinci kez İstanbul’a gelenen Vitor Pereira ile başladı Fenerbahçe. Ancak Portekizli’nin kafasındaki, gönlündeki sistem beklenen galibiyetleri getirmeyince çabuk vazgeçti Ali Koç, arkasında durmadı Pereira’nın. Oysa yeni bir sistem, tribünlerin çok istediği ofansif futbol iddiasıyla gelmişti. Üçlü defans, Mesut Özil sorunsalı, takıntıları, inatları falan filan. İlk gelişinde yaptığı hataları yine yaptı. Yine olmadı. Bin kere de gelse yine olmaz. Fenerbahçe’de üç ayda rayına oturmayan hiçbir sistem arayışı başarılı olamaz. Fenerbahçe’nin hiçbir dönem uzun beklemeye tahammülü olmadı, şimdi hiç yok.
Bunu bilen İsmail Kartal, tıpkı geçen yıl Emre Belözoğlu’nun yaptığı gibi tüm yenilik girişimlerinden vazgeçip, “herkes klasik yerinde, bildiği gibi oynasın” diyerek başarıya ulaştı. Evet Fenerbahçe için başarılı demek zor ama İsmail Kartal için başarısız demek mümkün değil. Ama İsmail Kartal’ın bu başarısı seneye takımın başında kalmasına yetmeyecek gibi görünüyor. Dört yılda ikisi geçici 9 teknik direktörle çalışan Ali Koç başkanlığının ilk yıllarında olsa Kartal’la devam edebilirdi ama artık kimsenin en ufak bir başarısızlığa tahammülü kalmadığını bildiği için riske girmek istemiyor.
Jesus mu olur, başkası mı bilmem ama kim gelirse gelsin sezon başından itibaren başarılı olmak zorunda. Şampiyonlar Ligi elemelerinde başarılı olamayan Hoca ilah olsa yaramaz.
Malatya maçına gelirsek. Beşiktaş evinde Konya’dan 9 gol yemedikçe, lig ikinciliğini garantilemiş Fenerbahçe ile haftalar önce düşen Malatya arasındaki karşılaşmanın elbette hiçbir cazibesi yoktu.
Çok sayıda eksiğe rağmen Malatya ilerde ve orta sahanın merkezinde baskı yapamayınca Fenerbahçe birkaç haftadır yaşadığı sıkıntıdan kurtuldu. Rakibin 23 dakikada on kişi kalması işi daha da kolaylaştırdı. İlk yarıda İrfan Can, Ferdi ve Mert Hakan üçlüsünün sağ kanattan yaptığı ataklarla Fenerbahçe çok sayıda pozisyon yarattı. Bunlardan sadece birini Serdar Dursun gole çevirmeyi başarabildi.
Mert Hakan her maçın en öfkeli, en agresif ismi olmayı sürdürüyor. Sakin olmayı öğrenmek zorunda. Tüm hakemlerin çoktan dikkatini çekti, hatta “sorunlu adam” damgasını yemeye ramak kaldı. Bu maçta da, Serdar Dursun’un faul gerekçesiyle VAR uyarısıyla iptal edilen golünde yaptığı şiddetli itiraz ve Malatyalı Barış’la dalaşması tatsızdı. Bu tavırları Mert Hakan’ı sevmeyi zorlaştırıyor. Oysa her hafta yükselen form grafiği, İrfan Can’la yakaladıkları uyum çok yukarılara taşıyabilir Mert Hakan’ı.
Malatya 23. Dakikada eksilmesine rağmen kadroda ve oyun planında değişiklik yapmayan Kartal, ikinci yarıya da aynı isimlerle çıktı. İkinci golle Malatya için maçın bittiğini söyleyebiliriz. Fenerbahçe Valencia ile golleri bulurken, oyuna son on dakikada giren Arda Okan, “bu takımda ben de varım” dedi.
Zaten bu yıldan geriye kalan genç umutlar oldu. Arda Güler, Arda Okan, Ferdi, Muhammet gibi isimler geleceğe umutlu bakmamıza neden oldu. Bu gençler Fenerbahçe’yi kanatlandırabilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ümit Sezgin Arşivi