İlk 100 Hayali…

Prof. Dr. Melih Bulu’nun Boğaziçi camiasına yaptığı ilk açıklamada şu sözler yer aldı: “Uluslararası üniversite sıralamalarında … Boğaziçi’nin artık ilk 500’ün dışına düştüğünü görüyoruz. Bunun en önemli sebeplerinin başında, gerileyen uluslararası yayın performansımız var maalesef. Benim hedefim 4 yıl içerisinde Boğaziçi’nin ilk 100’e giren …” Burada Prof. Bulu’nun haklı olduğu sadece bir nokta var: Boğaziçi Üniversitesi THE sıralamasında 2016’da 401-500 aralığında yer almış iken, 2019’da 501-600 aralığına, 2021’de ise 601-800 aralığına düşmüş.
Yayın performansında düşüş yok
THE sitesinde üniversite sıralamalarına baz teşkil eden puanların nasıl oluşturulduğu açıklanıyor. Toplam sıralamada ağırlığı %30 olan yayın kriterinde Boğaziçi Üniversitesi’nin puanı son 4 yılda 21,4 - 22,5 - 21,2 ve 21,8 olmuş. Dolayısıyla, Prof. Bulu’nun iddiasının aksine, Boğaziçi’nin yayın performansında bir düşüş yok. Diğer iki önemli kritere bakıldığında, eğitimde bir artış görülürken, atıflarda bir düşüş görülüyor. Boğaziçi’nin toplam puanı 2016’da 30,3 iken 2019’da 35,2’ye kadar yükselmiş, ama 2021’de 31,7’ye düşmüş.
Diğer üniversitelerimize ne olmuş?
Toplam puanlarında ciddi bir değişme olmamakla birlikte, en tepedeki 8 üniversitemizin 7’si sıralamalarda en az yüz basamak aşağılara düşmüşler. Boğaziçi 6 yıldır devlet üniversiteleri arasında en yüksek puana sahip olan iki üniversiteden birisi! Demek ki üniversitelerimizin sıralamalarını düşmesinin nedeni performanslarının bozulması değil, sıralamaya her yıl daha fazla üniversitenin katılması ve özellikle gelişmekte olan ülkelerin üniversitelerinin performanslarının hızla iyileşmesi (örneğin 2016’da ilk 500’e 11 Çin üniversitesi girmiş iken bu sayı 2021’de 22’ye çıktı). 2016 yılında sadece 400 üniversite THE tarafından sıralanmış iken, 2021’de 1500’den fazla üniversite sıralandı. Sıralanan üniversite sayısı arttıkça rekabet de artıyor ve yukarılarda sıralanmak zorlaşıyor.
İlk 100 mü dediniz?
Boğaziçi’nin THE sıralamasında 2021 toplam puanı 31,7 iken ilk 100’e girebilmek için gereken puan 61,8 ilk 300’e girebilmek için gereken puan ise 48. Durum bu iken Boğaziçi’nin 4 yıl içinde ilk 100’e (hatta ilk 300’e) girebileceğini iddia etmek hiç gerçekçi değil. AA sitesindeki bir demecinde Prof. Bulu “İlk 100 hedefim var benim. Yaparım, ben burada iddialıyım.” demiş. Bir üniversitenin sıralamasını rektörü değiştiremez, akademisyenleri değiştirir. Rektör sadece üniversite camiasının moralini ve motivasyonunu yükseltebilir ve akademisyenleri teşvik edebilir. Görebildiğim kadarıyla Prof. Bulu’nun atanmasının Boğaziçi’ne etkisi tam ters yönde oldu. İlk 100’e sokacağım diye gelen Prof. Bulu Boğaziçi’nin sıralamalarda daha da aşağılara düşmesine sebep olabilir.
İlk 100’e nasıl girilir?
Prof. Bulu’nun konu ile ilgili yazmış olduğu bir makalede sıralamalarda yükselmek için şöyle bir öneri var: “Örneğin Nobel ödülü almış akademisyenleri üniversite kadrosuna dahil etmek …” Nobel ödüllü hocanın yıllık maaşının milyon dolar seviyesinde olduğunu bir kenara bıraksak bile böyle bir hoca özgürlüklerin kısıtlandığı, üniversite otonomisinin olmadığı ve rektörlerin üniversite paydaşlarına danışılmadan atandığı bir ülkeye gelmez. İlk 100’e böyle girilmez. Nasıl girileceği ise bellidir: Boğaziçi kendisinden çok daha büyük Amerikan üniversitelerini geride bırakmayı başarmış bir kurum! Yani Boğaziçi’nin akademik kadro kalitesi ilk 100’e girmek için yeterli. Fakat Boğaziçi’nin yıllık bütçesi 60 milyon dolar civarında iken, ilk 100’e giren üniversitelerin çoğunun bütçesi 1 milyar doların çok üzerinde. Başka söze gerek var mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Erhan Erkut Arşivi