İncinmemek için Öfkeliyim!

İncinmemek için Öfkeliyim!
Öfke, tüm olumsuz atfedilmiş duyguların son ortak yoludur; çok fazlanın sonu, aşırılık ve yoğun sıkıntıdır. Aşırı ışık, aşırı gürültü ya da aşırı ağrı bebeği öfkelendirirken, yetişkin için sıkıntı veren...

Öfke, tüm olumsuz atfedilmiş duyguların son ortak yoludur; çok fazlanın sonu, aşırılık ve yoğun sıkıntıdır. Aşırı ışık, aşırı gürültü ya da aşırı ağrı bebeği öfkelendirirken, yetişkin için sıkıntı veren aşırı duygulardır. Aşırı korku, aşırı utanç, aşırı değersizlik hissi ya da aşırı ilgisizliğin, aşırı yokluğun sonucudur. “Çok fazla” içsel ve dışsal uyaranı işlemeye ve benliğe katmaya çalışırken kaygı bulutundan uzaklaşmak için farkında olmadan sığınılan sığ ve kayalarla kaplı kıyılara benzer öfke. Her an hasar alma, batma veya karaya oturma riski vardır.

Rahatsızlık veren duygunun örtbas edilmesi için öfkeye başvurmanın ardından kazanılmayan farkındalık zamanla duygusal kaynakların tükenmesine, ego gücünün yitirilmesine ve kaçınılmaz öfke kontrol problemlerinin yaşanmasına neden olur.

Öfkeyi kontrol etmek için önce zırhın içinden çıkarak tehlike altında hissetmeyi, acı çekmeyi, hüzünlenmeyi, hayal kırıklığına uğramayı ve hepsiyle yüzleşmeyi kabul etmek gerekir.

Öfkeli bir duruşu var adamın. En başta kendi kendine mi söyleniyor, yoksa kulağında yeni nesil dedikleri, kendini pek belli etmeyen kulaklıklardan mı var, anlayamıyorum. Aralıklı diyaloglardan, bazen de uzun süreli monologlardan telefonda olduğuna kanaat getiriyorum. Yarım saati geçmiş olmalı telefon konuşmasına başlayalı ve yarım saati geçmiş olmalı derin sessizliklere gömüleli. Belli ki bir ayrılamayış konuşması ve bir kavuşamayışın öfkesi; kendi yarısını bırakmaktan korkuyor gibi. Ayrılamadığı kim acaba? Eşi, sevgilisi, geçmişi, geleceği, kendi? Acıdan mı kaçıyor, yastan mı korkuyor yahut eleminden mi kopamıyor? Öfkesinin yatıştığı bir ara üzülmek istemediğini, mutlu olmak istediğini mırıldanıyor. Fısıltısı karşı tarafa ulaştı mı, bilmiyorum; ancak ona göre kendi üzüntüsü düşman, mutluluğu ütopya olmalı. İnsanların vaat edilmiş topraklara, yani mutluluğa ulaşabilmesi için hüznün harp meydanında bozguna uğratılması gereken bir düşman olduğu ilan edileli ve kabul edileli epey zaman oldu. Öfkesi baskın adam, mutlu olmanın ne demek olduğunu kendi dünyasında konumlandırmadığından ve hüznü azletmeye çalıştığından sıkıştığı arafta olumsuz atfettiği tüm duygulardan kaçabileceğini sanıyor belki de?

Sert ve kalın bir zırh

Sürüncemede kalmak ve sürüncemede kalındığı için öfkelenmek, acıyla karşılaşmaktan ve hüzne yer açmaktan daha kolay. Öfke sınırları sert ve kalın, köşeleri sivri, darbelere karşı dayanıklı görünen bir zırhtır. Öfkenin sesi, şekli ve duruşu bellidir; diğer duygulara kıyasla daha tahmin edilebilir ve daha rahat anlaşılabilir. Vücudun neresinde, nasıl hissettireceğine dahi alışılır. Başka duyguların yaratabileceği zayıf ve kontrolden çıkmış hissetmenin aksine; yenilmezlik duygusunu besler. Yetersizlik, hayal kırıklığı veya hüzün, öfke zırhının içinde korkusuzluğa ve başatlığa dönüşür. Öfkeye bürünmek, rahatsız hissettiren duygular ve durumlar karşısında yüksek bir kontrol duygusu sağlar. Sahte bir adrenalin patlamasının verdiği yenilmezlik duygusu, rahatsız eden duyguları susturmuş gibi göründürdüğünden sahibiyle arasında örtük bağlanma, hatta bağımlılık yaratabilir. Öfke ne kadar çok açığa çıkarsa, incinmelerimiz, korkularımız, hayal kırıklıklarımız, huzursuzluk yaratan tüm duygularımız adrenalin patlamasının altında o kadar örtbas edilebilir. Öfke, birincil duygumuzu bastırarak açığa çıkandır. Başka bir deyişle, tek başına değil, başka duygunun yolundan geçerek taayyün edendir.

Öfkenin sahibini sıklıkla ele geçirmeye başlamasının altında öfkeye olan bağlılık ya da bağımlığın yanı sıra duygusal zekanın önemli ölçüde körelmesi de yatar. Zira yaşanması gereken tüm duyguların üzerinde aşırı bir baskı vardır. -Özellikle sürat ve tüketim çağında- bastırılmadan hissedilme hakkı bir tek mutluluğa verilir. Mutluluk ve diğer duyguların birbirinin bir parçası olduğu göz ardı edildiğinden ve mutluluğun tek başına hissedilmesi için baskı oluşturulduğundan daimî mutluluk arzusu da öfkeyi beslemeye başlar. Kişi yeterince mutlu olamadığı için öfkelenir, mutlu olmadığından suçlu hisseder, bir daha mutlu olmayacağını için korkar, mutlu olduğu günlerin kıymetini bilmediği için pişmanlık duyar; sonra bütün bu delimsirek duyguları bastırmak için yine öfkeye sığınır.

Öfke aslında nedir?

Öfke, tüm olumsuz atfedilmiş duyguların son ortak yoludur. Aslında öfke, çok fazlanın sonudur; aşırılık, yoğun sıkıntıdır. Aşırı ışık, aşırı gürültü ya da aşırı ağrı bebeği öfkelendirirken, yetişkin için sıkıntı veren aşırı duygulardır. Aşırı korku, aşırı utanç, aşırı değersizlik hissi ya da aşırı ilgisizliğin, aşırı yokluğun sonucudur. “Çok fazla” içsel ve dışsal uyaranı işlemeye ve benliğe katmaya çalışırken kaygı bulutundan uzaklaşmak için farkında olmadan sığınılan sığ ve kayalarla kaplı kıyılara benzer öfke. Her an hasar alma, batma veya karaya oturma riski vardır.

Başkasının öfkesi ötekine sızdığında da karşı taraf aynı aşırılığı yaşamaya başladığından için öfkelenebilir. Ötekinin öfkesi, diğerinde sıkıntı artışa neden olur; zira dış uyaranlar artmış, içerde rahatsızlık vermeye başlamıştır. Trafikte sürekli kornaya basan şoför ya da fasulyenin kılçığından öfkelenen eş karşısındakinin sıkıntı düzeyini arttırarak öfkelerini bulaştırabilir.

Zırhı çıkarmayı kabul etmek

Rahatsızlık veren duygunun örtbas edilmesi için öfkeye başvurmanın ardından kazanılmayan farkındalık zamanla duygusal kaynakların tükenmesine, ego gücünün yitirilmesine ve kaçınılmaz öfke kontrol problemlerinin yaşanmasına neden olur. Öfkelendirenin ne olduğu hakkında farkındalık kazanmak için yenilmez hissettiren zırhın içinden çıkmak gerekir. Neyin kamufle edildiği ancak zırh bir kenara konulduğunda, yenilgi kabul edildiğinde görülebilir. Lakin kamufle edilen duyguyla karşılaşmak zorlayıcı ve acı verici olabilir. Zira karşımıza çıkan duyguyla da başa çıkmak ve onu işlemek, benliğimize katmak lazımdır. Zırhın altından yoğun değersizlik duyguları çıktığında, değersiz olunmadığına emin olmak için gerçekli yollar bulmak, değersizliği perçinleyenlerden uzaklaşmak, belki yalnız kalmak, belki çoğalmak ama bir yol bulmak icap eder. Öfkeyi kontrol etmek için önce zırhın içinden çıkarak tehlike altında hissetmeyi, acı çekmeyi, hüzünlenmeyi, hayal kırıklığına uğramayı ve hepsiyle yüzleşmeyi kabul etmek gerekir.

Öfkeli duruşu yumuşamaya başlayan adam üçüncü kahvesini iptal etti; bir çay istedi. Diyaloglarına üçüncü bir seyircinin katıldığının hala farkında değil. Sigarasını sarıyor. Hazır olunca çayı elinde dışarı çıktı. İnce bir camdan kurulmuş dördüncü duvardan oyuna dahil olan seyirci gibi onu hala izleyebiliyor ve duyabiliyorum. “Misilleme yapmamam lazımdı” diyerek yeni bir monoloğa başlıyor. “…İncinmemek için çocuksu öfkeme sığındım, dürtülerime kapılmaya izin verdim, güçlü olurum sandım. Sadece sensizlikten ve sensizliğin acısından korktum. Öfkemin sebebi senin yokluğunun baş edemediğim düşüncesiydi.” diyor. Aynı anda, biraz önce kahveleri getiren hanımefendi, biraz önce adamın oturduğu masada yere dökülmüş zırh parçalarını süpürüyor.