İşi basitleştirelim

Enflasyon yüksek ise vatandaşlar ellerindeki parayı enflasyona ezdirmemek için TL varlıklarda değerlendirmek yerine başka enstrümanlara başvuruyor. Gidiyor döviz ya da döviz bazlı ürünler alıyor. Şu halde dövize talep artıyor, ilk iktisat dersinde öğretildiği gibi arz sınırlı, talep fazla ise fiyat artıyor.

Artan döviz, girdi maliyetlerini artıyor. Girdi maliyetleri üretici fiyatlarını, bu da maliyet enflasyonunu arttırıyor.
Üretici, fiyatlardaki artışı, tüketiciye yansıtıyor. Hoooooop tüketici enflasyonu yine artıyor.
Enflasyonu tutmak için faiz silahını çekmek istemeyen ekonomi yönetimi, dövizi tutmak için döviz satışı ile dövizde düşüş sağlamak istiyor.

Döviz satınca rezervler eriyor. Rezerv erimesinin önüne geçmek için çeşitli swap anlaşmaları yapıyor, Brüt rezervleri artırdık diye mutlu oluyoruz. Sonra dönüp netti, brüttü tartışıyoruz. Son açıklanan rakamlara göre, Merkez’in cebinde hiç parasının olmaması için yaklaşık 37 milyar dolara ihtiyacı var. Ama başka bir bakış açısıyla 122 milyar dolar brüt rezervi var.

Hem rezerv eriyip hep döviz yükselmiş hem de enflasyon yukarı yönlü seyrini korumaya devam ediyorsa, maalesef en tanıdık silaha yeniden faize başvuruluyor.

Görüldüğü üzere bu bir sarmal.
Sarmaldan çıkmanın yolu, yöntemi nedir peki?
-Her şeyden önce siyasetin dili yumuşamalı.
-Öngörülebilirlik olmalı. Yani kurumların karar alıcı kadrolarının hangi görevde ne kadar kalacağını, hangi kararı nasıl alacağını, hangi strateji ile ilerleyeceğini bilmeliyiz.
-Hukukun üstünlüğü, tartışmasız bağımsızlığı olmalı.
-Herkesin her şeyi bildiği halden uzmanlığın olduğu liyakatin olduğu şekle geçilmeli.
-Çocukluğumuzdan beri söylenegiden şu yapısal reformlar hayata geçmeli.
-Kamu bankaları kuruluş felsefelerine dönmeli ve kim için kuruldularsa onları desteklemek üzere faaliyet göstermeliler. Mesela Ziraat Bankası sanayici için değil çiftçi için var olmalı.
-Kentten köye dönüşü destekleyecek önlemler alınmalı.
-Sanayi birkaç şehirde toplanmamalı, hele ki bu şehir İstanbul ve çevresi asla olmamalı.
-Acilen meslek liselerine dönüş sağlanmalı.
-Devlet Planlama Teşkilatı yeniden faal olmalı.

Yarın Merkez Bankası’nın Para Politikası Toplantısı var. Merkez ne yapar sorusunun cevabı önceki hafta sorulsa “pas geçer” olabilirdi. Ama bu sorunun bugünkü cevabında genel konsensüs 50 baz indirim olacağı yönünde. Bu indirim yeniden bir döviz yükselişi anlamına gelebilir.

Bir diğer önemli nokta ise varlık alımlarında azaltıma gideceğini hali hazırda açıklamış olan Amerika Merkez Bankası Başkanı Powell’ın açıklamasının ardında durup durmayacağı. Azaltmaya başlarlarsa zira dolar tarafından bir güçlenme için bir destek de buradan gelir.
Umarım Powell sözünün eri değildir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mine Uzun Arşivi