İthalatla büyüme, YİD ve yap-sat

Son Güncellenme Tarihi: Mayıs 11, 2022 / 08:23

Gündemde hızla yer edinen sığınmacılar konusu, temel sorunun tartışılmasını belki bir süre gözlerden kaçırdı. En azından geleneksel ve sosyal medyadaki yansımalar böyle. Ne var ki bu algı yönetimi denemeleri, ekonomik durumun her gelir gurubunu derinden etkilediği gerçeğini değiştirmeye yetmedi.

Ülkenin temel sorunu; AKP’nin 20 yıl boyunca uyguladığı, muhalefetin köklü bir değişimi vurgulamakta yetersiz kaldığı, ekonomi politikasının iflasıdır. Bölgedeki siyasal coğrafya değişikliğini amaçlayan uluslararası politik destekle, iktidarını iki on yıl çoğunluğu elde tutarak sürdüren AKP karşısında, seçmene gerçeği açıkça ifade eden bir programla çıkılamıyor.

AKP Türkiye’de çok partili siyasal hayatın, darbeler dâhil gelenekselleşen, ortalama 10 yılda değişen iktidarlar dönemini, ikiye katlayarak ezberleri bozdu.

Oysa yaklaşımı karmaşık ve komplo teorilerini çağrıştıran özelliklerden çok uzaktı. Dış desteği yeterince sağlayınca, içeride siyasal İslamcı hareketlerin geleneksel davranışlarını hatırlatan bir yol izledi:

İslamcılık ve Batı aleyhtarlığı.

Bu yanıyla Hürriyet ve İtilaf Fırkası siyasal kimliğine çok benzeyen çizgiden uzak değildi.

Destekçilerin hedefi; nüfusları 80 milyonun üzerindeki, aralarında Türkiye’nin de yer aldığı birkaç ülkenin pazarlarını ele geçirmekti. AKP önce bu ülkelerin ekonomilerini teslim almayı hedefleyen Batı ülkelerinin amaçlarına kolayca ulaşmalarını sağladı.

Görece yüksek faizler ödenerek, ancak Türkiye ekonomisine göre ucuz dış kaynağa dayalı ithalatla sağlanan, hormonlu büyüme modeli, önceleri kamuoyunda başarı algısı yarattı. Özellikle tüketici finansmanı yoluyla, AVM’lerde ödeyemeyecekleri ölçüde borçlandıklarını fark etmeyen, her şeyin yolunda gittiğini sanan “geçici memnunlar kitlesi” ortaya çıktı.

Bu süreçte çağdışı yasalarla, kazanan yerine, tüketenden vergi alınarak fonlanan; yap, işlet, devret modeli yatırımlar, dar bir çevrenin olağanüstü zenginleşmesine yol açarken, “Türk Lirası’nın” çöküşü hazırlandı.

Bozulan dengeler; banka mevduatlarındaki -öncelikle- dövizin kaçışını önlemek amacıyla icat edilen, KKM -kur korumalı mevduat hesapları- ile piyasa ortalamasının çok üzerinde ödemeler, AKP’nin beklentilerinin gerçekleşmesini sağlayamadı.

YİD -Yap, İşlet, Devret- modeli aslında; Hazine garantisiyle dış borçlanma olanağı veren, olağandışı gelir taahhütleriyle, sadece kayırılanları kollayan bir uygulamaydı.

Son olarak; düşük faizlerle sadece “yap satçıları“ gözeten son karar ise AKP’nin ekonomi politikasının, köprüden önceki son çıkışı da kaçırdığının göstergesi.

İthalata bağımlı hale getirilerek, yok edilen üretim gücü, YİD modeli ile tüketilen kamu kaynakları ve yap sat modeliyle ekonominin kurtulabileceğini sananların, gelişmelerden ders almadıkları anlaşılıyor.

Kamuoyunu etkilemek için ekonomik araçlar tükendi.

Sırada sığınmacılar ile başlatılan yeni bir süreç var. Dünya kamuoyunda tartışılan haksız mahkûmiyet kararlarının ardından, büyük olasılıkla parti kapatmalarına varacak bir dönemin başlaması kimseyi şaşırtmamalı.

Bahattin Yücel (1949, Nazilli, Türkiye), Türk siyasetçi.

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nü bitirdi. Türkiye Seyahat Acenteları Birliği Yönetim Kurulu Başkanlığı, XIX. ve XX. Dönem İstanbul Milletvekilliği ile Turizm Bakanlığı yaptı. Evli ve iki çocuk babasıdır. Ayrıca Okan Üniversitesi Danışma Kurulu üyesidir.

Gazete Pencere'yi Google'da Takip Et

Scroll to Top