İzmir Depremi Sonrası Afet Yönetimimize Bakış

30 Ekim 2020, Yunanistan'ın Samos Adası açıklarındaki M 7.0 depremi sonrası Afet Yönetimi açısından yine çok fazla olumsuzluklar gördük. Ülkemizin Afet Yönetimi açısından durumunu tekrar kısaca özetlemek isterim.

  1. Afet sonrası süreçte yerel düzeydeki her türlü faaliyetin koordinasyon ve yönetiminde yaşamsal öneme sahip görev ve sorumluluklar yüklenen mülki idare amirlerinin söz konusu görev ve sorumluluklarının gerektirdiği bilgi ve deneyime sahip değildir.
  2. Mevcut personel yasaları ile büyük illerin dışındaki il ve ilçe belediyelerinde yapı denetimi ve ruhsat verme görev ve sorumluluğunu yüklenecek uzman personel istihdamı mümkün olmamaktadır.
  3. Her afetten sonra sorumluları belirleyecek ve cezalandıracak geçici özel ihtisas mahkemeleri kurulamamaktadır.
  4. Doğal ve insan kaynaklı afetlere yönelik planlama çalışmalarının “afete ilk müdahalenin afetin olduğu yöreden yapılması” şeklindeki temel mantığı değiştirilerek “afete ilk müdahalenin her bölgede o bölgeye makul bir uzaklıktaki başka bir bölgeden yapılacak şekilde planlanması” yoluna gidilmelidir.
  5. Kurtarma ve ilkyardım hizmetlerinde yerel düzeydeki çok başlılık giderilerek tüm sorumluluk ve bütçe olanakları mülki idare amirlerine verilmelidir.
  6. Kamu binaları ile özel şahıslara ait binaların afetlere karşı dayanıklılıklarının denetlenmesinde etkin görevler üstlenmeleri beklenen Bayındırlık il müdürlükleri ile belediyelerin bu sorumluluklarını yerine getirecek yeterli eleman ve donanım gereksinimleri karşılanmalı her iki kurumun teknik ve yönetsel sorumluluklarını gereken ciddiyette yerine getirip getirmedikleri sürekli denetlenmeli, ihmali görülen yönetici ve personele kişisel sorumluluk ve ağır cezai müeyyideler getirilmelidir.
  7. 1999 Marmara depremi sonrasında uygulamaya başlanan “Zorunlu Konut Sigortası” bütün toplum kesimleri tarafından benimsenmesi ve işlerlik kazanması için çeşitli stratejiler geliştirilmelidir.
  8. Afetlerin yol açtığı can ve mal kayıplarının önemli nedenlerinden “mühendislik hataları”nın en aza indirilmesi için inşaat sektöründe çalışan mühendis, tekniker, kalfa, usta, işçi vb. bütün bireyler afetlerle ilgili olarak eğitilmelidir. Bu konuda yapılacak faaliyetlerde “Mimar ve Mühendis Odaları”nın etkin olarak yer alması gerekir.
  9. Çoğunlukla önceden öğrenilemeyen, öngörülemeyen ve kesinlikle engellenemeyen afetlerin gündelik yaşamın bir parçası olarak kabul edilmesi ve afetlerle birlikte yaşama kültürünün toplumda yerleştirilmesi gerekir. Bu da ancak tüm toplum kesimlerinin afetler konusunda eğitimden geçirilmesi ile mümkün olacaktır. Bu amaçla gerçekleştirilecek eğitim seferberliğine kamu ve özel bütün kurum ve kuruluşların katkıda bulunması gerekir.
  10. Eğitim acil olarak anaokulu döneminden başlayarak, tatbikatlarla desteklenerek, tekrarlanarak verilmelidir.
  11. Afette ilk etkilenen yer “Acil Servisler”dir. İlk vakalar acil servise ulaşır. Çoğu hasta kendi imkanları ile gelen “yürüyen yaralılar”dır. İlk başvuranlar genelde durumu en iyi olanlardır. 112 kayıtları toplam başvuru sayısını tahminde yetersizdir.
  12. Hastanelerimizde Hastane Afet Planı sadece kağıt üstünde bulunmaktadır. Yıllık HAP tatbikatları yetersiz ve sadece masa başı tatbikatlarıdır.
    Türkiye’de afetler politikasına çekidüzen verilmesi gereği vardır. Bunun yeniden yapılandırılmasında yeni uluslararası politikanın getirdiği ilkelerin öncelik kazanması, risk azaltma (sakınım) hedefinin egemen olmasını sağlayacak kurumsal ve yasal düzenlemelerin temel alınması zorunludur. Bu açıdan bir ‘Ulusal Platform’un oluşturulması ön adım olacaktır. Ulusal Platform, yalnız yönetim birimleri ile değil, ilgili STK temsilcileri ve Üniversite ve araştırma kuruluşlarının temsilcileriyle oluşturulmalı ve afetler politikasının ulusal savunma gibi bir özellik tanıdığı gözetilerek bu kuruluşa siyaset üstü bir çalışma yeteneği kazandırılmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kubilay Kaptan Arşivi