İzotop seviyesi yaşam seviyesine karşı

Maddenin yapı taşı sayılan atomlar proton ve nötronlardan oluşmaktadır. Eğer maddenin yapı taşı içerisinde bulunan nötron sayısı proton sayısından fazla ise kararsızlık oluşur. Ve fazla nötronlar parçalanır. Parçalanma sırasında ortaya çeşitli ışınlar çıkar. Bunlar alfa, beta ve gama ışınlarıdır. Bu ışınlara ise radyasyon adı verilmektedir.
• • •
Radyasyon doğada kendiliğinden bulunan ve insanlar tarafından alet ve makinelerden yayılan radyasyon olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Uzaydan dünyamıza yansıyan kozmik ışınlar doğal bir radyasyon kaynağıdır. Fosil yakıtların yakılması ile içerilerinde bulunan radyoaktif ışınlar doğaya salınması düşük dozlu bir doğal radyasyon kaynağıdır. Yer kabuğunda bulunan radyoaktif elementler de doğal birer radyasyon kaynağıdır.
• • •
Günümüzde üretilmiş ve geliştirilmiş pek çok teknolojik alet ve makinalar çevresine yüklü miktarda radyasyon yaymaktadır. Ayrıca yapılan nükleer araştırmalar, silahlarda yüklü miktarda radyasyon barındırmaktadır. Sağlık alanında kullanılan röntgen, tomografi cihazları, teknolojik gelişme sonucu ortaya çıkan bilgisayar, telefon vb. cihazlar birer suni radyasyon örneğidir.
• • •
Bu kadar fazla teknik bilgi paylaşmamın sebebi ise şu: İsveç’in başkenti Stockholm’de yer alan radyasyon ölçüm cihazları, cuma günü (26 Haziran 2020) Baltık Denizi üzerinde ya da yakınlarında normalden yüksek izotopların aktif olduğunu tespit etti. Açıklanan rapora göre izotopların zararsız seviyelerde olduğu bildirildi. Viyana merkezli Nükleer Denemelerin Kapsamlı Yasaklanması Antlaşması Örgütü (CTBTO) sözcüsü, nükleer bir reaktörde ısı üreten atomik zincir reaksiyonuna atıfta bulunarak, “Bunlar büyük olasılıkla sivil bir kaynaktan tespit edilen nükleer fisyon ürünleri” dedi.
Bu tür haberler duyulduğunda gözler genellikle Rusya’ya döner. Bu son olayla ilgili Rusya’dan alışılagelmiş yorum gelmekte gecikmedi: Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, Baltık Denizi’nde nükleer parçacıklar tespit edilmesiyle ilgili bilgi sahibi olmadığını söyledi.
• • •
28 Kasım 2017: Rusya’daki Mayak nükleer tesiste sızıntı olduğu iddia edildi ve yüksek oranda rutenyum-106’ya rastlandı. Ural Dağları üzerinde tespit edilen radyoaktif izotop rutenyum-106’nın yoğunluğunun ‘yüksek tehlike’ arz ettiği belirtilse de tesis yetkilileri bu iddiayı yalanladı.
• • •
01 Temmuz 2019: Modeli resmen açıklanmayan bir Rus nükleer denizaltısında 1 Temmuz akşamı yerel saatle 20.30 sularında Barents Denizi’nde derin dalış sırasında çıkan yangın sonucu 14 mürettebat hayatını kaybetti. Bununla beraber son 19 yılda Rusya’ya ait üçüncü denizaltı batmış oldu.
• • •
14 Ağustos 2019: Rusya Meteoroloji Dairesi Rosgidromet, Beyaz Deniz kıyısındaki Severodvinsk kentinde geçen Perşembe bir askeri tesiste nükleer roket denemesi sırasında meydana gelen ve en az 5 kişinin ölümüne yol açan patlamada radyasyon seviyesinin normalin 16 katına çıktığını açıkladı.
• • •
Bunlar sadece son üç yılda basına sızan nükleer kazalar. Son on beş yıldır Rusya’nın Kuzey Buz Denizi’nin güneyinde ve Kuzey Atlantik’deki etkisi giderek artıyor ve bu istek nükleer enerjinin kullanımını zorunlu kılıyor. Konunun politik kısmını bir kenara bırakıyorum. Sadece bunun yaşamlarımız üstündeki olumsuz etkilerini tartışmak istiyorum.
• • •
Fukuşima’da reaktörlerin erimesi ve patlamasının asıl nedeni deprem değil, elektrik kesintisiydi. Felaket sonrasında radyasyon bulutları büyük arazileri ve okyanusları etkisi altına aldı. 150.000’in üzerinde insan, evlerini, köylerini, çiftliklerini ve onlar için kutsal olan, ailelerinin mezarlarının bulunduğu bölgeleri bir daha geri dönmemek üzere terk etmek zorunda kaldı.
• • •
26 Nisan 1986 tarihinde henüz gün ağarmadan, o dönemde nüfusu 50 bini bulan Pripyat’ın 3 kilometre kadar güneyinde bulunan Çernobil Nükleer Santrali’nin dört numaralı reaktöründe patlama oldu. Bu patlamada 2 kişi yaşamını yitirdi. Radyasyon zehirlenmesinden 28 kişi daha yaşamını yitirecek ve kısa süre içinde ölü sayısı 30’a yükselecekti. Binanın hurdaya dönen iskeleti on gün boyunca yandı ve Kuzey Ukrayna’da, Güney Belarus’da ve Rusya’nın Bryansk bölgesinde 142.000 kilometre karelik bir alana radyasyon yaydı.
• • •
Hiroşima’da yayılan radyoaktivenin 400 kat fazlasına ulaşan radyoaktif serpinti, yaklaşık 300 bin kişinin evlerini terk etmesine neden olurken çocukları etkisi altına alan bir tiroit kanseri salgınını da tetikledi ve izleyen yıllarda sağlık ve temizlik giderleri, tazminatlar, üretkenliğin azalması gibi ekonomik kayıplar yüz milyarca dolara ulaştı. Dört numaralı reaktörün radyoaktivesi yüksek kalıntıları, kazadan sonra hızla inşa edilen -ve lahit olarak adlandırılan- mezarın altında için için yanmaya devam ediyor.
• • •
Nihai etkinin ne olacağı konusunda kimse tam olarak bir şey söylemese de geçtiğimiz yıl yayımlanan güvenilir bir rapor Çernobil ile ucu yakılan kanser fitilinin 4.000 kişinin ölümüne neden olacağı tahminini öne sürüyor. Yine de Çernobil’in ardında bıraktığı en sinsi miras, harap olmuş evlerinden kaçanların ve radyasyonlu topraklarda yaşamlarını sürdüren birkaç milyon kişinin taşıdığı psikolojik yaralar.
• • •
8 Aralık 1986: 1983-1987 yılları arasında Turgut Özal’ın başbakanlık döneminde Sanayi Bakanlığı görevini yürüten Cahit Aral, Çernobil’de meydana gelen nükleer kaza sonrasında Doğu Karadeniz’in radyasyondan etkilenmediğini göstermek için, objektifler önünde çay içti. Aral, gazetecilere yaptığı açıklamada, “Ben her gün 7-8 bardak çay içerim. Biz radyasyonlu çayı eski çayla harmanladık ve radyasyonu düşürdük. Demlenen çayda radyasyon düşüyor” demişti.
• • •
11 Şubat 2018: İzmir Gaziemir’de 1940’ta kurulan, altı yıl önce arazisine gömdüğü radyoaktif madde içeren tehlikeli atıklar nedeniyle tarihin en yüksek cezası kesilen kurşun fabrikası kaderine terk edildi. Konunun tek yetkilisi Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK), ‘arazi sahiplerinin yapısındaki değişiklikten dolayı’ çalışmaların durduğunu açıkladı. Çocuklar okula gitmek için atıkların gömüldüğü araziden geçiyor, mahalledeki kadınlar yemek için ot topluyordu. Ölçüm cihazı, normalin tam 219 katı radyasyon seviyesi gösteriyordu.
• • •
Gördüğünüz gibi geçen 32 yılda yetkililerin bu olaylar karşısındaki tepkisi zerre değişmemiştir. Rus yetkililerinin yaptığını yapmaktadırlar: Önemsememe, örtbas etme, oluruna bırakma…
• • •
Bu adamsendecilik sayesinde çok değerli dostum Kazım Koyuncu dahil pek çok vatandaşımız hayatını kaybetti, kaybetmeye devam ediyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kubilay Kaptan Arşivi